“Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti / Yoruldun, ama buldun ey kalbim emaneti” (Adil Erdem Bayazıt) Anlamak ve inanmak, sadece beynin yapacağı işler midir? Size, kalbin de beyin gibi düşünebileceğini…
Yazılarn yazarı: “Oğuzhan Okuyucu”
Akşamüstleri nadiren yaptığım yürüyüşlerden birinde: “Edebiyat neye düşmandır?” diye sordum kendime. Bu soruya verilecek çok cevap vardı tabii ama en çok edebiyat parçalamak meselesi kurcaladı zihnimi. Edebiyat parçalamak, yani öznelliğe…
Yaklaşık beş günlüğüne Bosna-Hersek’teydim. Burada yaşadıklarım ve hissettiklerim; ağlamakla anlamak arasındaki bağ, hayallerle gerçekler arasındaki ince çizgi ve telaşla uyanılan bir rüyanın ürperişi kadardır. Geç gelen ve insanı tümüyle sarsan…
Aşkın sığdığı tek yer insanın kalbidir. Bunun içindir ki, bir kalbi kırmak aşkın mabedini yıkmaya teşebbüs hükmündedir. Kırılan kalp sahibine yüz çevirmez, bırakıp gitmez insanı. Ümitsizliği ve nihai eylemleri bünyesinde…
Söz, fikirlere ve hislere vücut bulma imkânı veren bir vasıtadır. Muallakta kalmaz. Bir ateşi söndürebilmesinin yanında, ateşten gömlekleri giymeye de sebebiyet verebilir. Susmak, kalbin sözüne fırsat tanımak; sevmek, ruhun yorgunluğunu…
Hayatın kaçınılmaz olan ölümümüzle yok olmayacak bir manası var mıdır? Tolstoy’un “İtiraflarım” adlı eserinde sorduğu bu soru, insanlığın zihnini daima meşgul etmiştir. Maalesef, düşünme kabiliyeti elinden alınan ve aklı mutlak…
Haysiyet, ruha en güzel giysiyi giydirebilmektir. Sevmeyi bilen bir kimsenin yegâne vasfı, insan olabilmenin başlıca gereğidir. Öz bilgisidir. Benlik haritasıdır. Fikirde zarafet, kalpte inceliktir haysiyet. Başkasından alınamayan, başkasına verilemeyendir. Ve…
Ağlamak, maruz kaldığımız sorunlara karşı bünyemizin gösterdiği bir tepki midir sadece, yoksa bundan çok daha fazlası da olabilir mi? Aslında pek çok işlevi vardır ve birçok şey sebebi olabilir ağlamamızın.…
Sorular cevapsız, yaşamak manasız ve tüm koşturmacalar lüzumsuz geliyor bugünlerde. Gökyüzünden yağmur yerine kan yağıyor; ruhunu kaybedenlerin kanı, özünü unutanların ve köklerinden koparılanların kanı… Yıllar evvel, herkesin “toprak kaybettik” dediği…