İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yazıların kategorisi: “Anlatı”

Yeni Yaş Sözleşmesi

Bugün bir yaş daha büyüdüm, en azından takvimler öyle söylüyor. Daha bir yıl önce hayatımın yolunda olduğunu sanıp koca bir yalana sarılmış yaşıyordum. Vakit öldürüyordum sadece. Hep bu sefer farklı…

Gar

Trendeyim. Garip bir şeyler var. Sanki bir zaman bükücü gibi zamanı doğrusal olmaktan çıkarıp onu elinde lastik gibi çeviriyor ve zaman birden döngüsel bir hal alıyor. O andan sonra zaman…

Bu Kalbin İstanbul’u

Gözlemler: “Şehrin Gölgesi” Tarihin, yaşanmışlığın hüznü var bu şehirde. Her yolcusuna az az sunduğu, muhatabını kendinden parçalarla buluşturduğu kalbe dokunan sesleri, geçmişin ortak dertlerinin, sevinçlerinin havada asılı kalan gölgeleri var.…

İzmir Seyahatnamesi

Az önce Instagram’da İzmir imzasına dair bir paylaşım yaparken, “Edebiyatın en güzel tarafı kilometrelerce uzaktaki insanları yakınlaştırması ve kaynaştırmasıdır,” dedim. Bu sözümde ne kadar haklı olduğumu yola çıkma sebebimden anlayabiliriz.…

Bulutların Arasında Bir Homeros

“Bazı kuşların gözleri daha güzel ötsünler diye kör edilir.’’ Friedrich Nietzsche Sokrates, kendisini idam etmek isteyen Atinalılara suçsuz olduğunu ispatlamaya çalışırken kendisinden daha bilge olup olmadıklarını soruşturmak için ozanların, el…

Yazık

Düşünüyorum da ne için çalışıyorum ki? Ne için güzel uykumdan ediyorum kendimi? Saatlerce, günlerce uyuyabilirim. Hiç kalkmadan, şu koltukta bütün ömrümü tamamlayabilirim. Kendi kendime çürümek varken, ne diye dışarıda, başkalarının…

Hilafta Kaybolmak

“Pardon, siz şair misiniz? Size diyorum, pardon!” Bana mı diyordu gerçekten? Etrafımızda başka kimse yoktu. İyi de, dünyada bir sürü insan hatta insan sayısıyla eşdeğer kendini şair sayan kişi vardı.…

Son Ütücü

Sabah öğle ve akşam hoş görüyoruz ama hoş görmediğimiz anlar da var tabii. Hangi anlar, oraya girmeyelim, kimi anlar kimi anlamaz. Rüzgârın şişirdiği yelken gibi meydan okuyacaksın hayata. Sanki o…

Şiirge

İnsafsız Havva aracı gibi bir şeydi kâinatta. Mütemadiyen ve ekseriyetle; dahası az kullanılan bütün kelimelerle karşı çıkıyordum kendime. Beni buraya kim getirmişti ya da buradan kim götürecekti? Bir bilgim yoktu;…

Ama Anlatamadığım Kadar

Çünkü ben, iyi anlatmanın ne olduğunu bilmem. Bir şeyler anlatmak gelir içimden, anlatamam. Anlatmasam daha iyidir, dinlemeseniz. Dinledikçe çoğalır acılar ve acılar çoğaldıkça çaresiz kalırım. Bunu istemiyorum. Bir şeyler anlatabildiğim…