Yazar: 10:30 Kitap İncelemesi

Ülkemizin Gündemini Mizahla Anlatan Kitap: Anasuni Uzay Gemisi

Eksik Parça Yayınlarından çıkan, bilimkurgu fantastik mizah öyküleri Anasuni Uzay Gemisi, okurlarla buluştu. Daha önce yine aynı yayınevinden çıkan Ruhban kitabıyla tanıdığımız Ozan Ertürk, bu kez yine aynı türdeki eserine Atilla Ertürk’le birlikte imza attı.

Kitabın girişinde samimiyetle yazılmış “okuma rehberi” bulunuyor. Öykülere başlamadan önce bu dili her okurun tanıması gerektiği düşüncesindeyim. Okur, birkaç cümlede, baba – oğulun birlikte yazmış olduğu bu eserin, bir dayanışma ürünü olduğunu da düşünebilir, zıt fikirlere saygıyla yazılmış bir eser olduğunu da.

Anasuni Uzay Gemisi’nde 11 öykü bulunmakta. Bunlardan üç öykü birbiri ile bağlantılı, diğer öyküler bağımsız. Ancak hepsi, gerilimden uzak, gülümseten ahenkle ilerlemekte.

Kitabın tamamına bakıldığında, baba-oğul yazarın bu çalışmadan hayli zevk aldığını, yazarken kahkahalara boğulduklarını hissetmek mümkün. Sonra kurguya tekrar girip, okur için ciddiyetle çalıştıklarını hayal etmek de. Zira öyküler bu ritimle ilerliyor. “Ankara Teknolojisi”, “Tanrı Gözü”, “İnterpol” adlı öyküler, tam da böyle. Yüksek tempoyla fantastik atmosfer yaratılmış. Gezegenlerden ve galaksilerden oluşan mekânda Ankara’nın üzerine yapışmış o bildiğimiz yöresel dil ve her Türk’ün çalışmayan cihaza gösterdiği “şefkati” hatırlayıp, tebessümle ilerliyoruz. Bu üç öyküde zaman, beş binli yıllar. Okur, o günlerin teknolojisi ile ütopik bir mekâna giriyor. Türk Polis Teşkilatı’nın başarısına, Türk ırkının ayrıcalığına vurgu yapan, yöresel isimlere göndermelerle dolu. Öykülerin merkezinde argo ve küfür var. Showlarda izleyenleri güldüren mizahi argo bu kez fantastik kurguyla edebiyatta.  Eseri mizahi yapan dil bu. Baba- oğul yazarın, toplumumuzdaki mizahi kültürün nabzını iyi tutuğunu düşündürüyor.

Diğer türlerde olduğu gibi, bilimkurguda da yazarın eserine kendinden bir şeyler kattığı aşikâr. Karadeniz’e hayran olduğunu düşündüğüm baba- oğul yazarın “Anasuni Uzay Gemisi” adlı kitaba adını veren öyküsünde kahraman Karadenizli olunca, uzay gemisinde neler olur, nasıl konuşulur? Yine mizah yönü güçlü argo ve küfürle güldüren, düşündüren fantastik öykü.

 “Karadeniz” adlı diğer öyküde de çok güçlü bir gönderme yapıyor baba-oğul. Öyle ki “kitap hedefini bulmuştur,” diye düşünmeli okur. Uzaylı, Karadeniz’e gelip orada sele kapılırsa ne olur? Dünyanın kaderi orada değişebilir mi?

Kitabın güldüren ütopyası gelecek zamanlarda distopya olabilir mi? Her şey bu kurguda olduğu gibi sevimli kalabilir mi? Kim bilir? Hiçbirine “olmaz, olamaz,” diyemeyiz. Beş binli yıllarda belki de bu okuduğumuz kurgunun benzerini yaşayabiliriz, edebiyat biraz da habercidir.

 “Çukur” adlı çalışma,iyi bir öykü okurunun içinde sonsuz gönderme bulabileceği türden. Ormanda hafızasını yitiren arkadaşların başından geçen olaylar, günümüz Türkiye’sine uyarlandığında taşlar yerine oturur kanısındayım. Bu anlamda bu öyküyü diğerlerinden ayrı bir başlıkta incelemek mümkün.  

Eserde tüm öykülerin olağanüstülükleri okuru başka bir dünyaya götürüyor. Gelecek zamanda dünya nasıl olur sorusuna ışık yakarken baba-oğul yazarın mizahi gücü hiç bitmiyor. Bilimkurgu fantastik türünün arasına mizah da girince sanırım edebiyatın yeni gözde türü, yükselişe geçmiş oluyor.

Gülmek için, gelecekten varsayımları duymak için, gelecekte “ihtimal” de olsa düş dünyamızı zenginleştirmesi ve ülkemizin gündemini mizahla anlamak için yazılmış bir kitap Anasuni Uzay Gemisi.

Editör: Melike Kara

Nilgün Çelik
Latest posts by Nilgün Çelik (see all)
Visited 39 times, 1 visit(s) today
Close