Yazar: 19:00 Anlatı

Olamaz mı?

Belki de bu deli rüzgârlardır her şeyin sebebi.  
Beni onlar büyütmüşler, benden hiçbir şey beklemeden.
Belki bu yüzdendir kasıp kavuruşum çevremi. Belki de bu yüzdendir, uzun süre durup bir anda yıkmak isteyişim her bir şeyi. İşe yaramayan birinin kafasına isabet etmeyi, hiç hak etmediğini sanıp haram yiyen birinin midesini yakıp kavurmayı,  hatta oraya yerleşip oturmayı, gelebilecek her bir fırtınaya hazır olmayı onlar öğretmişlerdir bana.
Olamaz mı?

Suçlu arıyorsa birileri belki de bu panayır rüzgârlarıdır.
Ben o zaman doğmuşum.
Bu coğrafyada deli eser, tek bir mevsim de değil, hep öyle deli eser. Burada doğan çocukların ninnileri o deli rüzgârlar, beşikleri ise ipe sapa gelmez dalgalardır çünkü. Belki, benim beşiğimi o panayır rüzgârları sallamıştır.
Olamaz mı?

Çünkü öyle bir eserler ki o panayırlar; çatı baca uçurur, tezgâhta mal, başta akıl bırakmazlar, dile ne gelirse söyletirler, başka mevsime bırakmazlar asla.
Nereden gelip nereye gittiğini anlayamazsın.

Belki beni annem değil, bu deli rüzgârlar doğurmuştur.
Belki de tutmuştur onun duası.
“Seni doğuracağıma taş doğursaydım’’ dediğinde taşa dönmüşümdür.
Taş gibi durmam öğretilmiştir bana. Konuşamadığımdan yazmayı seçmişimdir.
Bu yüzden kalbimden ağzıma geleni yazabilmişimdir hep.
Önemsenmemişimdir onca yazanın arasında,

Beklemişimdir bir başka baharı, başkasının rüzgârlarla, güneşle suyla, sütle büyümesini. Kendim gibi sanmışımdır onları da. Deli dalgalarla kıyıya vurup, aradığını kıyıda bulanamayınca derinlere gitmekten korkmayan, sonra çaresiz geri dönen köşeli bir deniz taşıyımdır. Gelip gitmekten yosun tutmaya vaktim kalmamıştır.

Kırk beş bahardır. Derine git, kıyıya gel. Hep aynı. Söyleyemediklerim kalmamıştır başkaları gibi içimde. Yuvarlanmış sanmışlardır köşelerimi. Oysa hak edene sivrilir, görememişlerdir.

Deli dalgaların, deli denizlerin kıyılarının taşıyımdır ben.  Bazen denizin kıyısında, bazen derininde bazen deli bir dalganın kıyıya vurduğu o kararsız denizlerin kendini bilmez taşıyımdır.
Olamaz mı?

Sabır taşı olamamışımdır.  Deli gibi sabretsem de, istememişimdir.
Fenerin altında deli dalgaların sağını solunu, başını aşağısını az biraz yuvarlatabildiği bir taş olabilmişimdir sadece. Özlediğim o kasabanın deli rüzgârları ise biriktirmiştir dökemediği yaprakları, kıyıya vuramadığı dalgaları tutmuştur göğsünde. Kara kışa saklamıştır başkaları için bütün yaz kıyıda beklettiği taşları. O sakin sonbaharda da biri beni gelip almıştır o kıyıdan. Bir işe yararım belki diye.
Olamaz mı?

Hatıra diye kitaplığına koymuştur bir ara. Uzun süre beklemişimdir orada. Deli rüzgârları, ayarsız dalgaları beklemişimdir. Çok özlemişimdir. Beni büyüten deli divane ne varsa her şeyi.
Olamaz mı?

Belki bir kadın işine yarar bulmuştur beni. Tutup atmıştır plastik bir torbanın içine. Rengârenk boyamak istemiştir önce. Asla kenar köşesi olmak istememişimdir anlamıştır. Eminim.
O vazgeçememiştir benden.
Bir kadın.
Ve ne olur bir kadın olsun o vazgeçmeyen benden.
Bir şeyler yapmaya çalışsa diye beklemişimdir belki.
Boyanıp, kelebek veya uğur böceği olmak istemediğimi anlamıştır. Kadındır.
Anlamıştır.
Karışamam ki ne olacağıma. Benle ne yapacağına karar verememiştir. Kenarda tutmuştur. Oracıkta durup dururken batmamışımdır ona.
Olamaz mı?

Ağır başlı duruşuma bakıp bir turşu bidonunun üstünü kapatmaya karar vermiştir en fazla. Son turfandaların başı olmuşumdur bir bidonun ağzına. Sonum bu mu olsun?
Vazgeç be kadın benden. Salsana beni. Ne işlere yararım?
Belki bir gün boş bir kafa yararım.
Olamaz mı?
Yapamaz mıyım?

Turşu bitince, kış da geçince işim bitmiştir. Bidona nasıl koyduğuna şaşırıp çıkaramamıştır beni oradan. Bidonla beraber yeni yerim, bir çöp konteynırının yanı başı olmuştur. Bir kedi, bir köpek kurtarmıştır belki o içinde az kalmış turşu bidonundan.
Çöplerden yiyecek uman bir yoksul kavuşturmuştur belki panayır rüzgârlarına.

Bir taş nasıl açığa çıkarsa çıkmışımdır bir şekilde işte.
Açığa çıkmayı istemişimdir. Çok istemişimdir.

Bir sabah güneş doğduğunda, panayır rüzgârlarına kavuşmayı beklerken, deli dalgaların kenara attığı delil torbasındaki kanlı taş olmak istememişimdir. Hep bekledim. İşe yaramayı bekledim. Suçlu ben değilim ki.

Belki bu deli rüzgârlardır her şeyin sebebi.

Olamaz mı?

Editör: Melike Kara

Gökçe Çiçek Gönülaçar
Latest posts by Gökçe Çiçek Gönülaçar (see all)
Visited 26 times, 1 visit(s) today
Close