Yazar: 14:55 Röportaj

Polisiye Sesler: Su Tunç

Su Tunç, üç kitaplı bir yazar. Peki ya başka? Kendinizi nasıl anlatırsınız ?

Tabii! Ben 31 yaşındayım. Eğitim hayatımın bir kısmını İstanbul’da, bir kısmını ise Brüksel’de geçirdim. TRT Brüksel’de çalıştıktan sonra gazeteciliğin zor olduğuna karar verdim ve memlekete dönüp beyaz yaka hayatına başladım. Pazarlama uzmanı ve sosyal medya yöneticisi olarak başladığım bu serüveni pazarlama müdürü olarak sonlandırdım ve sonra kendi sosyal medya ve dijital pazarlama ajansımı açtım. Daha çok yeni! Aynı zamanda Türkçe- İngilizce- Fransızca yeminli tercümanım. 2023 yılında o dönem çalıştığım firmadan “Yılın En Motive Çalışanı” ödülü aldım. Şimdiyse hayatım İstanbul- Podgorica arası mekik dokuyarak geçiyor. Ajansımın lansmanı üzerine çalışıyorum. Öyle işte.

Yazın hayatına Kore’de Bir Aşk Mevsimi ile başladınız sonra neler oldu? Polisiyeye adım atmaya sizi iten sebep ne oldu? 

Aslında Kore’de Aşk Mevsimi ilk yazdığım değil, ilk basılan kitabım. Öncesinde yazmış olduğum dört adet daha kitap mevcut. İlk ikisi biraz neo-klasik tarzda olsa da diğer ikisi, yani yayımlanmayanlar, bilimkurgu- polisiye türündeydi. Aklımda o zaman ne konu varsa, hangi hikâye dönüp duruyorsa ve ben o hikâye kitap haline gelmiş, raflarda hayal ediyorsam onun üzerinden ilerledim açıkçası. Konu gözetmedim.

Hatırla- Bir Savcının Anıları kitabı 2020 yılında yayınlandı, Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nden “İlk Polisiye Roman” ödülünü aldı. Çalışmalarınıza nasıl devam ettiniz? 

Kristal: Lanetli Kan çıktı geçen sene. Kristal‘in devam kitabını da bitireceğimi düşünüyorum yakın zamanda. Ancak ne zaman okuyucuyla buluşur onu bilemiyorum henüz.

Su Tunç, 2022 yılında Kristal: Lanetli Kan kitabını çıkardı. Kitap günümüzde geçen bir İstanbul polisiyesi. Psikolojik çerçeve özenle çizilmiş, karakterlerin ayakları yere basıyor ve kurgu detayları okuyucuyu içine alıyor. Kitapta en fazla dikkat çeken şey incelikle yazılmış psikolojik detaylar.  Bir polisiye yazarı olarak olaylara, karakterlere nasıl çalışıyorsunuz? 

Çok teşekkür ederim öncelikle. Ben karakterleri ve kurguyu ayrı ele almıyorum. Şöyle açıklayayım: “Aklıma bir fikir geldi, bu fikre uygun karakterler bunlar olabilir, uzun boylu kaytan bıyıklı olur,” diye ilerlemiyorum. Ben yazmaya başladığımda zaten kafamda tüm kitap şekillenmiş oluyor. Karakterler, kurguyla birlikte şekilleniyor.  

Polisiye kitap yazarlarını en fazla zorlayan unsur nedir?

Polisiye yazarlarına özel bir zorlanma durumu olduğunu düşünmüyorum. Genel olarak tabii ki kendimce fikirlerim var. Örneğin kitap yazmanın kitabı bastırmaktan çok daha kolay olduğunu düşünüyorum. Yayınevleri tarafından beğenilen bir kitap dahi yazdıysanız basım süreçleri ve sonrası, yani tanıtım dönemi gerçekten yazarlar için yıpratıcı olabiliyor. 

Sizce polisiye neden diğer türlere göre daha az ilgi görüyor? 

Polisiyenin her daim niş bir kitlesi olmuştur. Son dönemde özellikle suç belgesellerine bir ilgi görüyorum. Özellikle Z kuşağının ilgisi çok fazla. Şimdi belki de bu genel popülariteye henüz yansımamış olabilir ancak, birkaç seneye polisiye türünün adının çok daha fazla duyulacağına inanıyorum.

Polisiye yazmak isteyen yazar adayları nasıl bir çalışma yapmalı sizce? Siz polisiye türüne geçiş yaparken nasıl çalıştınız?

Özel bir çalışmam olmadı. Türlerin aralarında çok keskin bir biçimde ayrıldıklarını düşünmüyorum. Polisiyede aşk da olur, bilimkurgu da. Siz yeter ki isteyin ve yayınevinizi ikna edin.

Genç bir polisiye yazar olarak polisiye yazar adaylarına önerileriniz neler olur? 

Mutlaka bileğinizde en az bir tane daha başka bir bilezik olsun. Bir yandan çalışıp bir yandan pekâlâ kitabınızı da yazarsınız. İnsanın istediğinde yapamayacağı şey yok. Bu söylediklerime katılmıyorsanız da benimle iletişime geçin, size özellikle ilk kitaplarımı hangi koşullarda yazdım anlatayım heheh.

Editör: Elif Türkoğlu

Visited 68 times, 1 visit(s) today
Close