Yazar: 21:00 Anlatı

Huluppu Ağacı’nın Gölgesinde: Lilith ve Kabil

Yaradılışta yemiştir bilme meyvesini kadın. Kadın bilmek, öğrenmek, yaşamak ister. Kadın rahminin bereketi soyu devam ettirmiştir, yeryüzü yaşamıştır. Yaşasın yeryüzü! İyi ve kötü, Kabil ve Habil, Lilith ve Havva, Adem.

Bakireler Tanrıçası, güçlü özne, lanetlenmiş Lilith’in günümüzde “Albastı, Alkarısı” adıyla bilinen, loğusa kadınların korkulu rüyası “cin, şeytan” olarak var oluşu, Tanrı – devlet – erkek egemenliğin korkusu mu? Yok canım, Anadolu’mun loğusa depresyonunu motifleyişi.

Lilith, Adem’e aşıktır, Adem de Lilith’e. Bir gün canı sevişmek ister Adem’in, yeryüzü yaşasın diye. Koskoca Lilith, sor bakalım o isteyecek mi?

“Ey Adem: Ben de birim seninle, sen de birsin benimle.”

“Sen çöpten yaratıldın Lilith.”

“Bu devirde ne çöpü Ey Adem! Ambalajından çıkacak, çürüyecek ne var?”

“Sen kaburgamdan yaratıldın Lilith.”

“Öyleyse neden istiyorsun benden çocuk? Kaburgalarını ufala toprağa serp. Gök yarılsın, soyun yürüsün!

Adem, ikna edemedi Lilith’i. Lilith sinirlendi Adem’e. Aldı bavulunu gitti babasının evine. Üç melek gitti peşinden, dönmedi Lilith yeryüzüne. Adem özür dileseydi…

Tanrı’ya karşı geldi, lanetlendi Lilith. Ölecekti Lilith’in doğacak çocukları, sonsuza kadar. Bu yüzdendir Lilith’in kurutuşu Adem’in soyunu. Aman ha! Gece vakti hele, asma tele yeni doğmuşların donunu!

Eski sevgilisinin yeni sevgilisini gördü Lilith yüzyıllar önce, başka geçmiş zamanda, başlıca gelecek zamanda. Bilme Ağacı’nın meyvesinden ona da tattırdı kanmasın Adem’in böbürlenişine diye. Zavallı Adem, geldi iki kadının oyununa, bilip bilmeden!

Kırıldı kalbi Lilith’in. Huluppu Ağacı’nın köklerine saklandı. Çikolata Kavanozu Başperisi’yle görüştü bir tek. Derler ki Lilith’ten gelir çikolata krizi, kadınları deliye döndüren. Bir adam geldi bir gün. Huluppu’nun gölgesinde soluklandı. Lilith, kimsenin bilmediği bir yerde olduğunu sanmıştı. Yine kalbi kırıldı, sinirlendi. Lanetledi Adem’in soyundan gelen kadınları, bir ömür sığınacak limanlar arasınlar diye. Bir tas ayran içti adam. Duydu homurtuları Lilith:

“Habil benimle alay ediyor, Tanrı benimle alay ediyor, Habil benimle alay ediyor, Habil beni öldürecek, Tanrı beni öldürecek.”

Çıktı deliğinden Lilith:

“Bu yabancı da kim?”

“Ben Kabil, Adem’in oğlu, Havva’nın oğlu, Adem’in oğlu.”

“Hoş geldin Kabil, üzülme.”

“Üzülme mi? Kardeşim beni kıskanıyor. O kıskanmasın diye hasadımı köylülere dağıtıyorum. Bu kadar çıktı diyorum. Habil beni sevmiyor.”

İyice uzandı Lilith, Huluppu’nun dibinden. Dolandı Kabil’in boynuna.

 “Ağlama Kabil, gözyaşların düşmesin toprağa.”

“Neden?”

“Kötü bir ağacın sebebi sen olursun.”

“Sahi sen?”

“Ben mi, ben Lilith. Baban benden bahsetmedi mi?”

“Babam geçmişten bahsetmez.”

“Peki ben geçmişten değilsem?”

“O zaman ben de burada oturmuyor olurum.”

“Evet Kabil, sen burada oturmuyorsun. Sen Habil’i ikna etmeye çalışıyorsun.

“Edebilecek miyim?”

“Edersen Kabil, kimse bizden söz etmez.”

“Ben, bilmiyorum.”

“Biliyorsun Kabil, toprağa sarıl. Toprağa ek tohumunu. Toprak ol, yılanlar yuva yapsın. Ademoğlu doysun. Kanı emip, kötülüğü kurutsun.”

“Seni öpebilir miyim Lilith?” dedi Kabil, yanakları al al, ilk kez kabaran açlığıyla.

“Beni öpüyor diye bir adam, ben vadedilen şanı, şöhreti, soyu bıraktım Kabil. Ben istemeden öpüyor diye bir adam…”

“İstiyor musun?”

Lilith öptü Kabil’i. Huluppu Ağacı’nın köklerine yuva yaptı yılanlar. Toprak tohumları büyüttü. Ademoğlu doydu. Kanı emdi toprak.

Bir çocuk doğurdu Lilith. Adem’in oğlu Kabil’den olma. Habil koydu adını. Tanrı öldürdü Habil’i, gitti Habil, ölü kardeşlerinin diyarına. Anzu Kuşu saldı haberi yeryüzüne:

“Evcilleşmeyen yılan, başkaldıran, lanetli Lilith’in insandan olma çocuğu, öldürdü Adem’in oğlunu!”

Adem gördü Lilith’i, Bilme Ağacı’nın gövdesinde. İtaat etseydi Lilith, yılan olmayacaktı. Rahattı Adem’in içi. Söylemedi Havva’ya, onu tanıdığını, korudu Havva’yı, ısırdı elmayı. Anlamadı Havva olanları, işledi ilk günahı.           

Der ki Ademoğlu:

“Yılandan korkmam, yalandan korktuğum kadar!”

Visited 39 times, 1 visit(s) today
Close