Yazar: 22:00 İnceleme, Kitap, Kitap İncelemesi, Roman

Fantastik: Edebî Türe Yapısal Bir Yaklaşım

Tzvetan Todorov, “Fantastik Edebi Türe Yapısal Bir Yaklaşım” isimli eseriyle fantastik edebiyatın muhtevasına ilişkin oldukça kıymetli bir çalışma yapmıştır. Metis Eleştiri dizisinden çıkmış ve çevirmeni Nedret Öztokat olan bu kısa eser, türe dair soruları olan herkes için bir başlangıç Kitabı niteliğinde.

Kitap bölümlere ayrılıyor ve bilgiler sırasıyla aktarılıyor, dolayısıyla yapısı oldukça anlaşılır. İlk olarak “edebî türler” üzerine giriş yapan yazar, daha sonra “fantastiğin tanımı” üzerinden devam ediyor. Akabinde “tekinsiz ve olağanüstü” türlerden bahsediyor ve fantastiğin okunmasında “şiir ve alegori”nin rolüne değiniyor. Devamında “fantastiğin söylemi” konusuyla ilerledikten sonra, “fantastiğin izlekleri” meselesine giriş yapıyor. Burada “ben izlekleri”ni ve “sen izlekleri”ni iki ayrı başlık olarak ele aldıktan sonra, “fantastiğin izlekleri sonuç” kısmına geliyor. Nihayetinde “edebiyat ve fantastik” bölümünde yaptığı değerlendirmeler ve çıkarımlarla da eserin sonuna geliyoruz.

Todorov, oldukça entelektüel ve kıymetli bir yazar. Eserine başlarken işi en temelinden alıyor ve bilimsel yaklaşımın ne olduğundan başlıyor. Bu noktada bir olgunun betimlenebilmesi için ona ilişkin tüm örneklerin gözlemlenmesinin gerek olmadığından bahsediyor. Bilimsel yaklaşım tümdengelime başvurularak çalışır ki bu yüzden fantastik edebiyatın incelemesi yapılırken alana dair tüm eserlerin okunması gerekmez. Sınırlı sayıda vakaların saptanması ve bunlardan bir varsayım çıkarılması, ardından da başka yapıtlar üzerinde doğrulanması geçerli yoldur. Bölümün devamında bilimsel sınıflandırmanın ne olduğundan, kategorizasyonların nasıl ve hangi şartlara riayet edilerek yapılacağından bahseder. Tür kavramının kökeninde doğa bilimleri olduğunu vurgular ki burada belirtmek gerekirse bir türe tabi olan canlı türün tanımını değiştiremeyeceği gibi, bir eserin genel çıkarımlar üzerindeki etkisi de pek azdır.

Yazar devamında, genel olarak edebiyatın ne olduğuyla, kuramların ve eleştirilerin nasıl oluştuğuyla ilgili bir anlatı yapıyor. Geniş manada edebiyata dair gerekli noktalara değindikten sonra artık dar anlamda fantastik edebiyata doğru geçiş yapıyor. “Gerçeklik mi? Düş mü?” işte bu soru geçiş aşamasının en önemli noktasını teşkil ediyor. Herhangi bir olanaksızlık dâhilinde gerçekleşen anlatı, nihayetinde okuyucuyu bir kararsızlık sürecine hapseder. Anlatılan olaylar; ya duyulardan kaynaklanan bir yanılsama, bir hayal ürünüdür ve doğa yasaları aynen geçerlidir ya da gerçektir, olaylar gerçekliğin bir parçasını teşkil eder ve doğa yasaları bildiğimiz gibi değildir. İşte bu noktaya gelip bu soru sorulduğunda, mecbur bir yanıt seçmek gerekir. Sizce hangi yanıt bizi fantastik edebiyata ulaştırır?

E) Hiçbiri.

Eğer anlatının düş mü yahut gerçeklik mi olduğuna dair sorulan soruya yanıt verilirse, fantastik edebiyattan uzaklaşılacaktır. Fantastik, kararsızlık sürecinde yer alır. Seçim yapıldığı anda; ya tekinsiz türe ya da olağanüstü türe giriş yapmış olursunuz. Fantastik, kendi doğa yasalarına tabi olan ve tabii olarak bunlardan başka yasa tanımayan öznenin anlatıdaki doğaüstü olaylar karşısında yaşadığı kararsızlık halidir. Gündelik düzenin ve bildiğimiz doğa yasalarının karşısında, fantastik bizlere kabul edilemez fenomenler sunmaktadır. Tabii bunlar anlatı içinde tamamen rasyonel sebeplere de bağlanabilir.

Fantastik edebiyat, okuyucuyu hikâyenin evrenine dâhil olmaya zorlar. Anlatılan olaylar kesinlikten uzak bir şekilde algılanır, okur başından sonuna kadar dikkatle takip etmesi gereken bir sürecin içindedir. Metinler okuru doğal yahut doğaüstü açıklama yapma girişimine sürükler. Bu kararsızlık hikâye kişisinde de hissedilir ki okur kendini karakterle özdeşleştirir. Fantastik, süreç içinde okura hem olayları algılayıp algılayamadığını, algıladıysa da bunun gerçek mi yoksa düş mü olduğunu sorgulatır. Hikâyenin sonunda karakter yapmasa da okuyucu bir seçim yapar ve fantastiğin dışına çıkar.

Fantastikten çıkıldığı zaman, tekinsiz-fantastik yahut olağanüstü-fantastik türe girilir. Tekinsiz alttür, anlatıda geçen doğaüstü fenomenlerin rasyonel sebeplere bağlanması, mantıklı açıklamaların yapılması (rüya, delilik, uyuşturucu vb.) seçeneklerinin seçilmesini ifade eder. Örneğin; cin, peri, hayalet vs. zannedilen doğaüstülük aslında kostüm giymiş, insanları korkutmaya çalışan gerçek kişilerdir veya hikâye sonunda karakter gözlerini açar ve yaşadığı her şeyin bir rüya olduğunu görür. Bu noktada tekinsizin de türevleri olduğunu belirtmek gerekir. Kabaca, olayların hiç gerçekleşmemiş olması (rüya vd) ve gerçekleşmiş fakat mantıklı sebepleri olması (hile vd) şeklinde belirtebiliriz. Olağanüstü alttürü ise, anlatı sonunda doğaüstü olarak gerçekliğinden şüphe edilen fenomenlerin gerçek olması ve bilinen doğa yasalarının üzerine çıkılmasını ifade eder. Masallar ile doğrudan ilişkilidirler ki Todorov bunun üzerinde epeyce durur. Tabii olağanüstü türde kendi içinde ayrılmaktadır. Bunlardan ilki hiperbolik olağanüstü (abartılı), yani iki yüz metrelik dev hamamböceklerinin olduğu bir kurgu buraya dâhildir, bu türde kurgulananlar o evrenin gerçeklikleridir. İkincisi ise egzotik olağanüstüdür, burada asıl önemli olan nokta yiğitlik görüntüsü ve kişinin olayları yahut gerçekleştiği yerleri bilmemesidir. Üçüncü tip enstrümental olağanüstü, birtakım nesnelerin doğaüstü niteliklere sahip olmasıdır, nesneler dış itibariyle normal olsa da içlerinde büyük bir güç saklarlar. Son tip ise bilimsel olağanüstüdür ki bugün bilimkurgu denilen türün kökü buradadır. Buradaki temel nokta doğaüstünün akılcı bir çerçevede açıklanmasıdır. Peki neden tekinsiz değil? Çünkü burada doğaüstünü açıklamak için kullanılan argümanlar çağdaş bilime referanslı fakat ona yabancı yasalardır.

Fantastiği tanımlayan bir diğer nitelik ise, alegorik ve şiirsel okumalara kapalı olmasıdır. Burada alegorik ve şiirsel, tekinsiz ve olağanüstü gibi birer tür değil fakat okurun göstereceği tepki türleridir. Alegorik okuma, metindeki doğaüstülüğü düzanlamla değil, bir başka gerçekliğin ifadesi olarak okumaktır. Şiirsel okuma ise, gerçeklik veya kararsızlık durumlarıyla ilgilenmeyip metni yalnızca söz zinciri olarak görür; metin düzanlamla okunur ama şiirselliğin metnin düzanlamının kırılmasından geldiği de bilinir.

(Ayrıca küçük bir not, Todorov eserin sonlarında Kafka’ya özel bir yer veriyor, Kafka severler kaçırmamalı.)

Kitap oyunca pek çok eserden gerek alıntılar gerek özetlerle akıcı bir şekilde ilerleyen eser, içinde H.P. Lovecraft’tan E.A. Poe’ya kadar pek çok ismi anıyor. Yapısalcı çalışmaların en kıymetlilerinden olan bu eser iki yüz sayfa bile olmamasına rağmen çok fazla şey aktarıyor. Her sayfasında dikkate değer bir tespit yahut tetkik bulunduğu için her birine değinmek mümkün değil. Genel itibariyle bu şekilde vermek yeterlidir kanaatindeyiz. Özetle yazar, eserde fantastik edebiyatın ana hatlarını ve genel özelliklerini belirtir, bir tür olarak tasnifini yapar. Şüphesiz bu özelliklerin dışında, farklı niteliklere sahip eserler de vardır yahut her eser bu sınıflandırmaya göre değerlendirilemez. Todorov’un yaptığı, fantastik edebiyatın karşılaştığı ne, nasıl, neden gibi soruları yanıtlamak ve türün ciddiyetini ortaya koymaktır.

Oğuzcan Acar
Latest posts by Oğuzcan Acar (see all)
Visited 12 times, 1 visit(s) today
Close