Yazar: 22:00 Eğitim, İnceleme, Kitap, Kitap İncelemesi

“Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı” Kitap İncelemesi

Eğitime aşık olan ve okula da aynı derecede kin besleyen, eski bir öğretmenin; John Taylor Gatto’nun, kendi deyimiyle, yaptığı bir davet… “Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı” her türlü olumsuz durumu okula bağlayabilecek ve her çeşit suçu okulda bulabilecek eski bir öğretmen tarafından yazılan, okuyucuyu zorunlu eğitimin karanlık dünyasında yolculuğa çıkaran bir kitap.

Yazarın bir önceki kitabı olan Dumbing Us Down (Bizi Aptallaştırıyorlar) 100.000 adetten fazla sattı. Yazar bu kitabında da Amerikan eğitim sisteminin bir öğretmeni olarak, ABD üzerinden örnekler vererek olayları ve düşüncelerini anlatıyor. Gatto iki eserde de okula karşı çıkıyor ve yerine “Evde eğitim”in esas alınması gerektiğini vurguluyor. Aile ortamında, ruhuna baskı hissetmeden, yaşlılar dâhil herkesin bir şeyler öğreneceği eğitimi savunuyor. Her iki eserde de, tabiri caizse sisteme çomak sokan yazar, çeşitli sorunlar yaşıyor, engellenmeye çalışılıyor. Bu nedenle yazar; sistemi inceden inceye deldiğini anlatan bir kitabı yazarken, hapse atılmamak için, takma ad kullanmayı düşündüğünden bahsediyor.

Eğitim: Bir Kitle İmha silahı kitabı; John Taylor Gatto’nun, modern okul eğitimine karşı yaptığı bir eleştiri. Gatto, kitapta okulun öğrencilere zarar verdiğini ve bu zararın bilinçli bir şekilde verildiğini savunuyor. Gattoya göre modern okulların esas işlevi nüfusu kontrol altında tutmak ve yönetilebilir kılmak. Bundan kurtulmanın da ancak farklı bir sistemle olabileceğine inanan yazar, “Açık Kaynak Öğrenme” fikrinden sıkça söz ediyor. Mevcut eğitim sistemine dair şüpheleri içinde barındıran herkesin ilgisini çekecek olan kitapta yazar, zaman zaman oldukça sert sözler de kullanıyor. 

Yazar başarının okula gitmekle eş anlamlı ya da ona bağlı olmadığını ancak yıllarca böyle olduğunun insanlara aşılandığını ifade ediyor. Okulu bireyleri standartlaştırıp kontrol altında tutmaya yarayan, bireyin özgünlüğünü bitiren bir kurum olarak görüyor. Günümüz eğitim sisteminin amacını; vasat, düşünemeyen, fikir üretemeyen zihinler yetiştirmek, bireylerin liderlik vasıflarını elinden almak olarak tanımlayan yazar, kısaca amacın nüfusu idare edilebilir kılmak olduğunu iddia ediyor. Okulun çocukları düşünmemeye doğru ittiğini ve onları her şeye bağımlı hale getirdiğini savunuyor. Tüm bunları, çeşitli yapıtlar ve şahıslardan da yararlanarak ortaya atan yazar, genel manada kitapta tecrübelerinden yararlanıyor.

Okula karşı bu kadar net ve sert bir duruşu olan Gatto, kendine göre iyi bir taraf da buluyor ve bunu da kitapta belirtiyor, modern okul sisteminin mantığının kavrandığında buna karşı önlemlerin daha rahat alınabileceğinden, tuzaklardan kurtulabilmenin ve ailelerin çocuklarını yetiştirebilmelerinin kolaylaşabileceğinden bahsediyor.

Okulların birer hücre hapsi olduğunu, kişinin özgünlüğünü elinden aldığını iddia eden yazar, bundan kurtulmanın; metinler ve testler konusunda daha esnek davranıp, öğrencileri yetkin kişilerle tanıştırarak, gereken durumlarda riskler de alarak, öğrencilere gerekli özerkliği vererek gerçekleşebileceğini anlatıyor. Bu uygulamaların onları cesaretlendireceğini ve kapasitelerini kullanmalarını kolaylaştıracağını savunuyor.

Yazar, kitabın giriş bölümünde P. Cubberley’in “Administration” kitabından örnek veriyor, Cubberley’in okullarda çocukların bir fabrikada şekillendirilir gibi, belli kalıplara sokulduğunu savunduğu düşüncesinden faydalanıp kendi düşüncesini destekliyor. 

Yine kitabın giriş bölümünde “…Okul genç zihinlerin denek olduğu bir laboratuvardır, bir şirkete dönüşmüş toplumun ihtiyaç duyduğu alışkanlıkların ve davranış kalıplarının üretildiği bir imalathanedir” diyen yazar zorunlu eğitimin çocuklara ancak kazara faydasının olabileceğini savunuyor. Zorunlu eğitimin uşaklar yetiştirdiğinden de söz eden yazar, okuyucusuna çocuklarının eğitiminin zorunlu olandan bir gün bile uzun sürmemesini öğütlüyor.                                                                          

Taylor Gatto, kitabın başından itibaren, okula karşı geliştirdiği argümanları sunuyor. Gatto bunu yaparken “Okulun büyük yalanlarından kaçınmayı başarabilmiş” diye nitelediği, başarıyı okulda eğitim almadan yakalayabilmiş kişilerden yararlanıyor. Düşüncelerini sağlam temellere ve örneklere dayandırmak adına pek çok meseleden bahsediyor.

Yazara göre okul; gelişme halinde olan bireyin hayatını tek tip hale getiriyor, zihinlerin kullanılmasına engel oluyor, daha sert bir tabirle öğrencileri aptallaştırmaya çalışıyor. Yazar, öğrencilerin zihinlerinin kontrol edildiği, yapay bir şekilde uzatılmış çocukluk ve ötelenmiş yetişkinliğe neden olduğunu düşündüğü okula, ciddi bir düşmanlık besliyor. Hatta o, okul için bir hapishane benzetmesi dahi yapıyor. Kitabın giriş kısmının bir bölümünde “…hem öğrenciler hem de öğretmenler için hücre hapsinden başka bir şey olmayan okullarımızın, sanal çocuksuluk fabrikalarından başka bir şey olmadığını düşünmemi gerektiren çok sayıda olay yaşadım.” diyen yazar, nitekim bu olayları da kitabında detaylarıyla anlatıyor. Kitapta çokça bahsedilen bir diğer mesele de tüketim ekonomisi. Yazar modern okulların ekonomiye yön vermek için kullanılan ve bunun en iyi yapıldığı kurumlar olduğunu ve bu durumun yanlışlığını da irdeliyor.

Yazar, esasında bir eleştiri yazısı yazmak ya da alay etmek niyetinde değil. Başlı başına bir “davet” demek çok daha doğru olur yazarın yaptığına. Çünkü o, herkesten, kimsenin kuklası olmamasını, kendi yorumlarını yapmasını ve kendi aklını kullanmasını istiyor. Bu kitap için: “Kendini asıl eğitimle günümüzdeki okul eğitimi arasındaki farkı açıklamak için didinen eski bir öğretmenin tecrübeleri.” denebilir. Yazar kendi hikâyelerinden, tecrübelerinden fazlasıyla yararlanıyor. Bunun yanında, düşüncelerini sağlam temellere dayandırmak için farklı örneklerden de faydalanıyor.

Yazar, kitaba gerek kronolojik, gerekse problematik açıdan yaklaşmış. Bazı eserlerde bunlardan birini seçmek yeterli ya da gerekli olabilir, fakat bu kitap için her iki yaklaşımında birlikte yer alması açıkçası çok yerinde bir tercih. Çünkü yazar, bir yandan davette bulunurken, konulara açıklık getirirken ve kendine göre doğru olan düşünceleri anlatırken, bir yandan da bunu tecrübelerinden ve hayat hikâyesinden yararlanarak yapıyor. 

Eğer detay meselelere de değinmek gerekirse, kitap için seçilen ismin bir değerlendirmesiyle işe başlanabilir: Kitabın isminin anlatılmak istenenle uyumlu olduğu, doğru bir başlık seçildiği söylenebilir. Yazar; okul eğitiminin doğru şekilde işlemediğini, okulun kitleleri ele almak için, kitleleri kontrol etmek ve ilerlemelerine, kendi kendilerine düşünmelerine engel olmak için çabalayan bir kurum olduğunu iddia ediyor. Okulu, kendi kendine düşünüp yorum yapan kişilerin önünde bir pranga olarak görüyor. Nitekim kitaba seçilen “Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı” ismi, yerinde bir isim denilebilir. Ancak yazar Gatto’nun sık sık belirttiği nokta şu ki; okul eğitimiyle gerçekte olması gereken eğitim, yani “Açık Öğrenme” birbirinden farklı şeylerdir. En başta da belirtildiği üzere yazar, eğitime aşkla bağlı olan, fakat okula düşman bir şahıs.

Bununla beraber, yazar için, bu kitapta görüşlerini gerekçelendirme hususunda da başarılı diyebiliriz. Yazar sık sık tekrarlara düşse de (Aslında bunun da farklı örnekler dahilinde gerçekleşmesi, bu durumun, düşüncelerin sağlamlaştırılması adına yapıldığını gösteriyor) kitapta bahsedilen her düşünce, kabul edilse de edilmese de başıboş bırakılmıyor ve gerekçeler belirtiliyor.

Yazarın vermiş olduğu bilgiler ve kullandığı dil oldukça açık ve net. Tekrarlara düşmesinden dolayı her şeye rağmen eleştirebileceğimiz kitaptaki bu tekrar eden durumlar, nihayetinde anlatılan olay ve olguların doyurucu olmasına katkı sağlıyor. Kitaptakilerle ulaşılmak istenen amaca ulaşılıp ulaşılamadığı meselesi ise şimdilik yeterince net değil. Çünkü bu kitap açık açık bir uyarı ve bir davet. Dolayısıyla bu husus her türlü gelişmeye açık.

Birinci hedefinin öğretmenleri ve öğrencileri etkilemek olduğunu söyleyebileceğimiz kitap, ailelere de oldukça önem veriyor. Nitekim yazar eğitimin açık olması gerektiğini ve aileden başladığını sık sık vurguluyor. Kitap kaynak kullanma konusunda da alanındaki eserler içinde en başarılılarından biri… Yazar görüşlerini belirtirken ve davetini gerçekleştirirken farklı eserleri okuyucuya önermekten de kaçınmıyor, amacına ulaşma yolunda her türlü çabayı gösteriyor.

Kitapta sorunlar gözler önüne seriliyor fakat kendisine benzeyen pek çok eser gibi elle tutulur çözüm önerileri sunmuyor. Ancak yine de modern eğitimin geldiği bu olumsuz durumdan kurtulmanın yollarını nispeten anlatıyor. Özellikle kitabın son bölümünden “Bartelby Projesi” kısmı örnek verilebilir. Yazar bu kısımda testlerden söz ediyor. Test yoluyla gerçekleştirilen sınavların ve bu yola tabi tutularak sınava giren öğrencilerin işlevsizliğinden söz ediyor. Daha sonra ise bunu yok etmenin bir yolu olduğunu iddia ediyor ve bunu açıklamaktan da çekinmiyor. Kitabın tam da bu bölümünde yer alan “…Biz görüyoruz ki, testlerde başarılı olanlar, geleceğin liderlerinden çok sirk köpeklerine benziyor” cümlesi; sert olduğu kadar düşündürücü de bir cümle. Aynı zamanda Gatto’nun testlere karşı bakış açısının da ne denli net olduğunu gözler önüne seriyor. Testlere böyle bakan, okulu öğretmenler ve öğrenciler için bir hücre hapsi diye nitelendiren yazar, eserinde zorunlu eğitimin karanlık dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor okuyucuyu. Bir taraftan düşündürüyorken diğer taraftan da üzüyor. Amerikan eğitim sistemini geçmişten günümüze kadarki evreleriyle birçok konuda ele alıyor. Pek çok noktada ülkemiz eğitim sistemine benzerlik gösterdiğini söyleyebileceğimiz bu sistem; yazara göre, gelecek adına hiç de hoş sinyaller vermiyor.

Otuz yıl öğretmenlik yapan ve ödüller alan eski bir öğretmenin, kendi tecrübelerinden yararlanarak yazdığı bu kitap; modern eğitim sisteminin bilinmeyenlerini öğrenmek isteyenler için oldukça ideal.

Oğuzhan Okuyucu
Latest posts by Oğuzhan Okuyucu (see all)
Visited 601 times, 1 visit(s) today
Close