Değişen dünya, insan ve sanat… İletişimin bu kadar açık ve yoğun bir şekilde gerçekleştiği dijital çağda, sınırların duvarların ortadan kalktığı bir dünyada insanın yaşadığı ya da şahit olduğu her şey sanata da yansıyor. Yaşarken görmediğimiz, gördüğümüz ama farkında olmadığımız konuları, durumları bize aktaran sanatçı bakışı eserlerde nasıl ortaya çıkıyor? Hayata, sanata ve bilime karşı taşıdığımız merak duygusu estetikle birleştiğinde nasıl bir karşılaşma gerçekleşiyor? Sanatçının malzemesi, yaratım tecrübesi, imkânları oldukça çeşitlenmiş ve farklılaşmışken bir sanat galerisine gittiğimizde eserleri yorumlamaya, sanat tarihi açısından bakmaya çalışarak, sanatçının bize söylemek istediğini ve bunları nasıl aktardığını görerek modern sanatı anlamaya çalışıyoruz. Artık bir esere pek çok açıdan bakmamız gerekebiliyor. Eserler genellikle bir uyarı niteliği taşıyor, insanın görmek istemediği ya da farkında olmadığı durumları farklı şekil ve yollarla göstermeye çalışıyor. Galeriler, müzeler, sergiler geçmişten günümüze hem sanatsal gelişimi ve değişimi hem de günümüzün yaklaşımlarıyla oluşmuş çok daha kapsamlı eserleri içeriyor. Hatta sanatçı gelecekten bir bakışla bugüne bakmamızı isteyebiliyor. Yani sanata bakışımızı bile tekrar sorgulamamızı gerektiren ve bizi şaşırtan, meraklandıran eserlerle karşılaşabiliyoruz. İnsan durduğu yeri, bulunduğu noktadan dünyaya nasıl bakması gerektiğini ya da baktığı halde göremediği şeyleri bu eserlerde tekrar düşünmek durumunda kalıyor. Günümüz sanatında izleyici de bu yaratım sürecinin bir parçası artık. Sanatın genel yaklaşımı, hissettiğimiz, hissettiğimiz ama farkında olmadığımız durumlarla bizi yüzleştirmesidir. Bu gelişmeler farklı coğrafyalarda yaşayan, farklı anlayışlara sahip sanatçıların anlatımlarıyla bir sergiye dönüşmüş İstanbul Modern Sanatlar Müzesi’nde izleyiciyle buluşuyor.
“Zamansız Meraklar” sergisinde, bir eserin karşısına geçtiğimizde ve sanat içinde zaman ve mekânı unuttuğumuzda bu yüzleşmeleri yaşıyoruz. Sanatçının ortaya koyduğu düşünce, malzeme, performans, yaklaşım, eser yoluyla bizi anlatılmak istenenle baş başa ve yüz yüze bırakıyor. İşte bu anı iyi değerlendirmek gerekiyor ki her şeyi görebildiğimiz, öğrenebildiğimiz, hissedebildiğimiz bir zamanda algılarımızı kapatıp görmezden geldiğimiz ya da ciddiyetini önemini tam kavrayamadığımız bazı durumların bize gösterilme çabası karşılığını bulabilsin. Eserlerdeki konular ve temalar zamansız. Her ne kadar imkânlar, malzemeler, sunum, estetik yapı ve anlayış değişse de tüm zamanlar içinde önemi değişmiyor. Bu yönüyle “zamansız”lığı, zamanın dışında ve bütün zamanları kapsayan anlamlarıyla değerlendirebiliriz.
Doğa, tarih, mimarlık, kent, kimlik ve toplum gibi başlıklara odaklanan “Zamansız Meraklar”, bilgiyi işleyerek, farklı yöntemlerle sanat eserine dönüştüren sanatçıların farklı ve yeni üretim alışkanlıklarını da bir arada görebilmek açısından güzel bir imkân oluşturuyor.
Üç boyutlu kil baskı, jeneratif yöntemler, dijital baskı ve teknolojileri, veri tabanlı haritalama, iki kanallı video, nesnelerin ve mekânların fotoğraflar üzerinden metrik olarak ölçülmesi ve işlenmesi, kentsel mekândan alınan seslerin koordinat düzleminde sayısal verilere dönüştürülmesi, grafikleri görselleştirme, ses topografyaları oluşturma gibi farklı disiplinler ve çalışma yöntemlerini bir arada çok katmanlı bir anlatıyla sunan eserler; incelenirken sanatın ve bilimin en temel özelliği olan merak duygusunu yoğun bir şekilde hissettiriyor. İnsandan bağımsız sanat üretilebilir mi, bireylerin var oldukları evrenle ilişkisi nedir gibi sorular üzerinden izleyicinin keşif sürecini önceliklendiren sanatçılar, yaratıcılığın ve sanat üretim imkânlarının sınırlarını zorluyor. İzleyicisinin zihninde oluşan sorgulamaların içinde bu sanat anlayışları ve eserleri, dijital çağın sanata getirdikleri üzerine de yeni soru işaretleri oluşturuyor. Alışılmışın dışında eserlerle karşılaştığımız sergi, “Sanat nedir?” sorusunu yeniden cevaplama ihtiyacı doğuruyor.
“Zamansız Meraklar” sergisinde bizimle konuşan interaktif bir karakterle de karşılaşabiliyoruz, yüzyıllar öncesinde karşılaştığımız bir fosil yerine çağımızın, yaşadığımız anın gelecekte bir fosile dönüşecek unsurlarını da görebiliyoruz. Anın içinde gelecekten bu güne bakabiliyoruz. Sanatçı, izleyicisini zamanda başka bir noktaya götürüp oradan şimdiye bakmasını sağlayabiliyor. Çarpıcı ve etkileyici eserlerle karşılaşmak için zamansız bir merak duygusuyla bu sergiyi ve eserleri mutlaka görmeli bu deneyimi yaşamalısınız.
Yenilikçi ve yaratıcı iş birliklerinin somutlaştığı, mutlak sonuçlara ulaşmak yerine sorgulamaya ve yeni diyaloglar geliştirmeye önem veren bir yaklaşıma sahip sanatçıların eserlerinden oluşan “Zamansız Meraklar” 11 Ağustos’a kadar İstanbul Modern Sanatlar Müzesi’nde görülebilir.
Sergide yer alan sanatçılar:
Cem A., Atıf Akın, Ozan Atalan, Kerem Ozan Bayraktar, Mehmet Berk Bostancı, Cihad Caner, Yasin Arıbuğa-Toprak Fırat, Beste İleri, Alican İnal, Yelta Köm, Ebru Kurbak, Oddviz, Özcan Saraç, Ahmet Rüstem Ekici-Hakan Sorar, Meltem Şahin, Berkay Tuncay
Küratörler: Nilay Dursun, Ümit Mesci
Editör: Mete Karagöl
- “Zamansız Meraklar” Üzerine - 19 Temmuz 2024
- Bahar Gerçek Doğru Söyleşisi - 23 Haziran 2024
- Tutunamayanlar, Don Quijote ve Hamlet’te “Ben” İmgesi - 30 Mayıs 2023