Yazar: 22:19 Şiir Eki, Şiir Eki 2

Salıncaktaki Çocuğu Bıraktım Düşlerine

eksik bir gülümsemeydi
ben hiç düş görmedim ki
karaydı gecem
gündüzüm de 
ne zaman yatılırdı düşe
ben hiç bilmedim ki
diye düşündü Sevim 
ben hiç gün yüzü görmedim 
çile çekmekle geçti ömrüm 
-ki ne demekti gün yüzü görmek
belki umuttu 
belki de bir hayal

ömür dediğin ne uzunmuş
almadığı yok
dolmuyor da
Sevim 
akli melekeleri eksik 
Yusuf’un annesi 
Yusuf elinde kırık bir oyuncakla 
sokak sokak 
kapı kapı dolaşır
ve konuşmuyor
konuşmazdı kimseyle
uzaktan bakar güler 
kendince eğlenir 
bir şey verilirse alır yer
bakmaz
kimseyle de göz göze gelmezdi 

elinden 
kırık oyuncak alındığında ağlardı
bir de unuttuğunda bir yerlerde
ağladığını gören de 
hiç olmadı 
babası öldüğünde de ağlamadı
bilmedi 
ölmek ne demekti
kırık bir oyuncaktan başka 
ne kaybedilirse ağlanırdı 
hiç bilmedi
öğrenmedi ağlamayı
öğrendiği de yoktu hiçbir şeyi 
oynuyordu o kırık oyuncakla
ağlayanlara bakarak
ve anlamsızca 

biri Yusuf’a bakıyordu
ama anlayarak 
biz en son ne zaman ağladık 
ve ne için 
bir penceremiz olsaydı 
bahara bakıp şenlensek
sonbaharda ağlasaydık 
biz en son ne zaman ağladık 
ve ne için 
incelmiş bir ışık geçiyor gözlerimizden
aydınlığı kayıptı yüzlerimizin
dilimizde pas tadı 
gözlerimizde
buğulu bir bakışı 
kaybedeli çok olmuş 

sisli bir gece 
her gün aynı yerden 
yaslanıyor ömrümüze 
bütün ömürleri uykuya yatırdım 
bir çocuk bıraktım salıncakta 
herkesin düşüne

sabah 
kimine ışık 
kimine karanlıktı 
kimin de 
bardakların şıngırtısı duyulur masalarda
kimin de bardaklar ayrı 

biz ne zaman sustuk
bir aşka 
ve en son ne zaman ağladık 
ve kimin için 
ne için

Sevim 
çoğu zaman unuttu 
diğer çocuklarını
öldü kocası
Yusuf ilk defa yattı 
babasının yanında
yazılar vardı
sabah
kimine ışık
kimine karanlıktı
ve bardaklar suskun
birbirinden
hep ayrı

bir penceremiz olsaydı 


Ek Editörü: Yiğit Kerim Arslan

Visited 55 times, 1 visit(s) today
Close