Yazar: 12:52 Röportaj

Elif Doğan ile 5 Soru – 5 Cevap (Ne dersiniz)

“Elif Doğan” denince aklıma müthiş işler geliyor; okyanus ötesinde başlayan annelik deneyimini “Blogcu Anne” ismiyle başka bir düzeye getiren, 2013 yılında Annelik Toz Pembe Değil kitabını okuyucularına kavuşturan, her sene düzenli şekilde yapılan “Dijital Topuklar” da farkındalığın sıçramasını sağlayan -Peri Hanım’ı da unutmadım elbette-  bu kadın kimdir demeyeceğim de bunca yoğunluk arasında ikinci kitabını nasıl yazdı diyeceğim?

 
Teşekkür ederim. İkinci bir kitap fikri yaklaşık yedi sene önce aklıma düşmüştü. Sonra planlı, plansız bir sürü sebepten dolayı ertelendi. Yeniden yazmaya yaklaşık 3-4 sene önce başladım. En aktif yazdığım dönem pandemiye denk geldi ve çok zordu. Bir yandan da bu zorluk yazma ihtiyacımı tetikledi sanırım. Hem eve kapanmamız, bu sırada şehirlerarası taşınmamız, belirsizliğin verdiği kaygının yükselmesiyle baş etmek için yazıya sığındım.

Kadınlık, annelik, ebeveynlik üzerinden yürüyen uzun uzun tartışmalar var. Diğer taraftan ebeveynlerin yorgunlukları ve dijital dünya düzeneği var. Sizde durumlar nasıl ilerliyor? Yazarlık ya da benim tabirimle yazan kişi olmak, bu kadar okunmak, dijital dünyada takip edilmek, sevilmek… Siz denklemi nasıl kurdunuz?


Yazmak ve okumak beni en çok iyileştiren şeyler… Dış dünya gerçekten zorlayıcı. Ebeveynlerin yorgunlukları, hele de Türkiye gibi, sosyo-ekonomik sürprizlerle dolu bir ülkede giderek artıyor. Dijital dünya tüketici; bağımlılığı tetikleyen yumuşak karnımıza oynuyor. Merak ettiğim konularda okumak, yazmak istediğim türden metinleri, kitapları incelemek beni hem besliyor hem iyileştiriyor.

Sizin sıkı takipçinizim, eğitimli, eğitimsiz bir sürü okurunuz var ve okurlarınız yeni kitabınız Meğer Ben Feministmişim’i müthiş bir duygu ile kucakladı. Yayıneviniz ile ilk iletişimi nasıl kurdunuz? Planlarınız arasında kurgu kitap var mı?


Meğer Ben Feministmişim’i
tamamlayana kadar kurgu kitap yazmaktan çok uzaktım; kesinlikle bana göre olmadığını düşünürdüm. Ancak her ne kadar kurgu bambaşka türden bir çalışma gerektirse de, belirli teknikler hakkında en azından denemeye cesaret edebilecek kadar fikir edindiğimi düşünüyorum. Yine de kurgu kitap “plan” olmaktan henüz uzak; uzun zamandır aklımda olan bir çocuk kitabı fikrini önceliklendireceğim.

“Dijital Topuklar” gibi kuvvetli bir hareketi çocuklar için de düşünüyor musunuz? Mesela suça itilen çocuklar için etkinlikler yapmayı düşünür müsünüz?


“Dijital Topuklar”da her yıl çocuklara da değen bir içeriğimiz mutlaka oluyor. Özellikle de çocuk hakları etrafında masaya yatırdığımız bir konumuz her sene bulunuyor. Sadece çocuk özelinde bir “Dijital Topuklar” henüz kısa vadeli planlarımızda yok, ancak düşünmediğimizi de olmayacağını da söyleyemem.

Yazmak isteyen, ama o motivasyonu sağlayamayan ebeveynler için neler önerirsiniz? Elif Doğan gün içinde ne kadar yazar, buna nasıl vakit ayırır, ne şekilde yazar? Bize biraz anlatır mısınız?


Benim yazıya oturmam için çok fazla koşulun bir araya gelmesi gerekiyor ya da uzun süre ben öyle zannediyordum. İşte, çocuklar evde olmayacak, ev derli toplu olacak, evin içinde yapacak çok fazla (ev)iş(i) olmayacak, yazı dışında bekleyen acil işlerim olmayacak, gibi… Uzun bir dönem kendime ait bir odam ve o odanın içinde de kocaman, dilediğim gibi dağıtabileceğim bir çalışma masam olmasının hayalini kurdum. Bu hayalin gerçek olmayacağını anladığım noktada, yatak odamın köşesine iliştirdiğim küçük yazı masamın, çocuklarım içeride oynarlarken kulağıma taktığım son ses müziğin eşliğinde, ideal olmasa da yeterli olduğuna kanaat getirdim. Kimseye nasıl motive olacağını söyleyemem ne yazık ki, çünkü bence bu herkese göre değişen bir şey. Ancak yazmak isteyen çocuklu insanlara tavsiyem, mükemmel koşulların oluşmasını beklemesinler. Ve yazmaya oturunca, her gün, kısa da olsa mutlaka yazsınlar. Metinden kopmamak için çok gerekli bir çaba bu.

Editör: Onur Özkoparan

Visited 15 times, 1 visit(s) today
Close