Yazar: 21:08 Röportaj

Bir Yazar – Beş Soru: Nihan Özant

Sayın Nihan Özant, “Bir Yazar Beş Kısa Soru” isimli yazı dizimize katıldığınız için teşekkür ederiz. Yazı dizimiz önceden belirlenmiş ve isim ayırt etmeksizin yazarlara yönelttiğimiz beş kısa ve net sorudan oluşuyor.

1- Nihan Özant kimdir?

Psikolog, anne, hayvansever, kitapsever, okur ve yazar. Karantina adlı romanın yazarı. İstanbul Üniversitesi’nde psikoloji, aynı zamanda radyo televizyon ve sinema okudum. Çocukluğum Ankara’da geçti. Üniversite öğrenimim için geldiğim İstanbul’a aşık olup bu şehirde kaldım. İstanbul’da yaşıyor, psikolog olarak çalışırken bir yandan da edebiyatla olan ilgimi diri tutmaya çalışıyorum.

Nihan Özant

2- Karantina isimli romanı neden yayımladınız?

Karantina yurdunda kendi kendimize vakit geçirmeye çalışırken kendi kendimize akşam partilerine başlamıştık. Parti için için abur cuburlar, içecekler vazgeçilmez olmuştu. Yakınımızdaki market sadece havale yoluyla ödeme ile sipariş kabul ediyordu. Sanki yurttan hiç çıkmayacak ya da alışveriş yapmazsak yaşamsal faaliyetlerimiz devam etmeyecekmiş gibi her gün belli sepet tutarında koridor sakinlerinden biri sipariş veriyor, isteyenler de ona ek çıkıyordu. Yurt içinde insan olduğumuzu unutmamak için temizliğe sarmıştık. Günde bir kutu çamaşır suyu bitirenler, marketten sabun, deterjan, çamaşır suyu sipariş edenler vardı; üstelik odamızda pek çok malzeme vardı. Çamaşır suyu en büyük dostumuz olduğunda bu süreç ölümsüzleşmeli diye düşündüm ve salgın savaşındaki insan hallerini haykırmak istedim.

Çocukluğumdan beridir yazma hayalim. Bir kitap kaleme alabilmek ve okunmasını beklemek. Lakin kendimi olay örgüsü kurma konusunda hep eksik hissederdim. Pandemi hepimiz için beklenmedik ve hayat değiştiren sonuçlara ev sahipliği yaptı. Beni de Avrupa’dan ülkeye dönmeye zorladı. Sonra, kendi kendime konuştum. Bu nadir ve hayat değiştiren olay neden benim kitabımın da konusu olmasın. Karantina bana olayı verdi, ben de Asya karakterine can verdim.

3- Neden okuyorsunuz?

Çünkü her okuduğumda yeni bir ufuk keşfediyorum. Sanki o uzakta olan ufuk çizgisinden onlarca var ve ben her birine tek tek dokunabiliyorum. Büyüyorum, inanıyorum, şaşırıyorum ve bazen öfkeleniyorum okuduklarımdan. Karantinada da pek güzel geçer bahsi, kendimi hissediyorum insan gibi. Yeni bakış açılar keşfederken yeni kelimelerle büyülenirken kendimi kalemin ihtişamına bırakıp yazabiliyorum.

4- Neden yazıyorsunuz?

 Ses olmak istiyorum tüm suskunlara, hatta bir çığlık belki. Bir nefes, bir rayiha.. En sevdiğim kelimelerden biridir rayiha… Aksın istiyorum kelimeler dilden öte kağıda. Aksınlar ki uçmadan kalabilsinler orada. Yazıyorum çünkü seviyorum. Edebiyatı, şiiri, sanatı ve var olmayı. Ya sanat için ya insan, fark etmez ya. Yazmalı ya da çizmeli bu dünyada, şakımalı belki ya da oymalı tüm taşları. İnsanlar bir şekilde sanatla konuşmalı..

5- Sizce hayatın amacı ne olmalı?

“Bir çağın vicdanı olmak, idrakımıza vurulan zincirleri kırmak, duvarları yıkmak, yalanları yok etmek…” der Cemil Meriç. Ben de yürekten ısınırım bu sözlerine. Farkında yaşamak belki ölümü ve hayatı. Bir kere yaşıyormuş gibi değil de Nietchize nin dediği gibi aynı hayatı tekrar tekrar yaşıyormuş gibi. Nereye kadar dayanabilirdiniz o zaman? Bunun farkında yaşamak belki ve ona göre adım atmak, yol almak hayatta. Sıkıca sarılmak bağımlı olmadan tüm sevdalara…

Hazırlayan: Hacer Aktaş

Visited 13 times, 1 visit(s) today
Close