Yazar: 13:01 Şiir

Beniadem

Sis dağılıyor Davut, biraz hızlı oku
zar atışlarımız hava pusluykendi.
kuraktı, kaç pınar suyumuz var bak!
Bundan sonra inanmak en kolayı.

İnanmak,
florin
ve kaimelerin kaidesine…
İnanmak,
derin ve cüsseli hendeselere düşer.
Yak bu ahitleri de artık
güneşli günlerin kasidesine gerek yok
Davut, biraz hızlı oku.
Çapa etmem gereken bir yürek var.

Demiri bir yün gibi eğirmeyi öğrettin
ya zırhımı büken bu çırpıntı
nasıl durur?
Çamur kanırtan yay senin sesinde gerili,
öyle bir şey söyle ki,
yeniden ağlamayı bileyim.

Uzun süredir yağmur yağmıyor Davut
dirilt beni yalvarırım
dileğim yürümek içimdeki dârâya
avut beni yalvarırım.

Bütün tapalar kayıp diyedir cevrimiz
dökündüğümüz her yer mihman
sonra bu başakta pinhan ne var
dokunduğumuz her yer vatandan uzak
uzak,
epey uzak.

Bana payanda kır şu demirden
eşkin kıl atımı
aşır, Kızıldeniz’in ve Nil’in üstünden
aşır beni Kenan dağlarına
Bünyamin tanıyor beni hiç değilse
inan edeyim ona
Sen Davut,
inanılacak şeyler söylemiyorsun
nasıl inanayım içimde bir dal olduğuna.

İşte bu zeytin ağacı, bu hurma
bu başaklar gibi savrulan sümbüller
bir yarım çerağ, bir sönük kandil
alnımın teri kurma bir şaraba dönerken
istimlak edilirken tulumum
-ve dahil ailem-
Ne söyleyeyim kan ağırtan dileklerime
nefsimi nasıl iki büklüm edeyim?
Ben de okunmayı biraz olsun hak ettim
ama yavaş oku Davut.
Beni İsrail değil, beni Adem
beni oku Davut!
Ama yavaş oku.

Editör: Melike KARA

Kaan Burak Atay
Latest posts by Kaan Burak Atay (see all)
Visited 10 times, 1 visit(s) today
Close