Traktörün römorkuna kurulmuş iki yolcu, birbirlerine ne kadar yollarının kaldığını sorarak başladılar söyleşmeye. Kendilerini ilçeye dek bırakacak olan köylüye bir soru daha sormaktan çekindiklerinden ve artık bu bitmek bilmeyen yolda…
Yazılarn yazarı: “Varol Mengüverdi”
Benim bir derdim var. Bilen bilir. İnsanın derdini ve sevincini anlatmak, ruhunu yansıtmak. Oturdum, yazdım. Yıllarca. Sırf bunun için. Peki insan, anlatmayı geçtim, anladı mı benim derdimi, sevincimi? İyi olmak…
İki sarhoş, yalpalaya yalpaya yürüyor, bir yandan da bağrışıp duruyorlardı. Anlamsız, boş sözler söylüyor, bununla birlikte bu boş sözlerini söylemek için es verip durdukları bir de şarkı mırıldanıyorlardı. Yolun sonu…
Sanık koltuğundayım. Yerimden kalkmama olanak yok. Bu oldukça onur kırıcı. Kim bilir, belki de bu yüzden geçmiş yüzyıllarda ölüm cezası yerine kimi kez sürgün cezası uygulandı. Bakınız! Sürgünün bile hareket…
Öykünün birinci bölümünü okumayanlar, buraya tıklayıp okuyabilir. Son günlerde Güzelyurt’ta en çok sorulan soru şuydu: “Bulmuşlar mı kadıncağızı?” En çok olumsuz yanıtla karşılaşan, dahası umutsuz ve boş bakışlarla yanıtlanmak zorunda…
Düşümde gezegenin ilk canlılarından biri olduğumu gördüm. Uçmaya çalıştım. Yerden yükselmediğimi, kanatlarımın gerçekte dallarım olduğunu anlayınca yıkıldım. Bir çiçektim. Var mıydı ki böylesi? Yenecek, koklanacak, bu karanlık ve korkunç ortamda,…
Kasabamıza bu yaz yeni bir öğretmen geldi. Alışılmadık bir durum değil bu. Böyle bir giriş tümcesi, sizlere şunu anlatabilir: Kasabamız öğretmen yüzü görmemiştir. Çocuklar, analar, babalar dört gözle beklemişlerdir bu…