Yazar: 19:25 Mahal Dergi 6. Sayı, Şiir

Çingeneler Zamanı

zamanında bir çingene varmış
çingene de bir zaman yaşarmış,
zamanın zamansızlığında bir gün,
başka, bir şey düşünürken
başka bir düş görürken
zamansızlığın zamanı bu ya,
yolu, karanlık inlere çekilen
kargaların yoluna düşmüş
sonra,
düşünmüş, düşünmüş, düşünmüş
“bu şey, başka, bu yer çok başka!
bu düş, bir başka!”
diyerek;
yoluna devam etmiş
devamı onu zamanla yolundan etmiş
az gitmiş ama çok gidememiş
yine bakmış ki,
yeni bir düş görmüş
gördüğünü gerçek sanmış
sandığından yanılmış, yanıldığından utanmış
utanmış, utanmış, utanmış…
sonra bakmış ki olanlardan usanmış,arsızlaşmış
tüm bu olanları unutayım derken;
kabiledeki çingeneyi görmüş,
kabiledeki çingeneyi o an görmüş
görmüş ama bir bakmış ki gördüğü dünmüş
dünü yarın, günü bugünmüş
susmuş, susmuş, tam kırk gece susmuş
sustuklarından bir ses çıkarmış
düşündüklerinden korku,
unuttuklarından yalnızlık.

bir ses; çingene sesi
“çingene bir kabilede
kabile senin geçmişinde
geçmişin şimdide
şimdiyse içinde,
nedir içindekiler haydi söyle” demiş.
Düşünmüş, düşünmüş yine düşünmüş
Düşündükçe üstündeki yıkıntılar, molozlar, molozdan yapılmış zamanlar erimiş
Git gide eskiyen evler, evlerde yaşayan çingeneler
karşıda çingeneler, sağda solda sürekli onlar demişken
uzakta çok uzakta iki metre ötede yine o çingene diyecekken
o da çocuk, o da anadan olma, üryan, yalnız, çocuksuz, zamansız derken
yutkunmuş susmuş, sustuğundan utanmış

be insansız, insafsız çingene!
İnsan, insan olamaz mı?
çocuk sütten ak, alındaki karadan hür yaşayamaz mı?
İnsan bu ya, o ne olmalı?
el, bacak, göz, kulak
bir boyunda beden,
biri yukardan bakıyor, diğeri vardan yok ediyorken
ikisi de yan yana duramaz mı?

Bir ses, düş değil bu
gerçek, gerçek bir ses
“nereye koymalı hepimizi
bizler, bizler yok mu bizler
biz zanlına varılan sizler…”

Visited 9 times, 1 visit(s) today
Close