Yazar: 22:00 Film İncelemesi, İnceleme, Sinema

“Yarına Tek Bilet” Film İncelemesi

Tesadüf var mıdır? Yoksa yaşadığımız bütün her şey ‘kadercilik’ olarak mı yorumlanır? Veyahut ikisi bir arada mı yaşanılır hayat. Bugün bu ikisinin sorgulandığı bir filmi inceleyeceğiz.

Online film izleme platformunun neredeyse egemeni olan Netflix’in ilk Türk yapımı filmi ‘’Yarına Tek Bilet’’ en popüler yapımlardan biri şu anda. Ben de ilk çıktığı gün arkadaşlarımla açtım izledim. Öncelikle filmin konusu; Ankara’ dan İzmir’e yolculuk eden iki kişinin aynı kompartımana denk düşmesi ve aralarında gelişen tesadüf olayları silsilesi üzerine kuruludur. Filmin yönetmenliğini 2010’ lu yılların yükselen ismi Ozan Açıktan var. Film künyesine baktığımız zaman, 2017’nin en çok izlenen filmi olan ‘’Aile Arasında’’, benim bayıla bayıla izlediğim kurgusu harika olan ‘’Annemin Yarası’’, Netflix’ in popüler olan dizilerinden olan ‘’Atiye’’ gibi yapımlar var. Başrollerde ise yine Atiye filmi ile Netflix’ in tanıdığı Metin Akdülger ve son dönemlerin yükselen aktrisi Dilan Çiçek Deniz bulunuyor.

BUNDAN SONRAKİ BÖLÜM SPOİLER İÇERİYOR

Filmdeki Ali ve Leyla karakteri Ankara’ dan İzmir’ e gitmek için trene biniyorlar. Leyla otogarda bavulunu kaybettiği için acil olarak İzmir’ deki düğüne yetişebilmek amacıyla trene bilet bulamadığı halde kaçak şekilde biniyor. Ardından Ali’ nin de film karesi içine dahil olmasıyla karakterler arasından ilk iletişimler kuruluyor. Burada önemli gördüğüm yer şurası ki, filmin ilk 20 dakikasında olan sohbetler bana o kadar yabancıvari geldi ki, kuru ve yavan sohbetler ve kısa kısa cevap ve sorular sanırım filmin ilk ciddi problemiydi.

İlerleyen dakikalarda düğüm kısmı biraz daha açılıyordu. Ali aslında İzmir’ e onu terk eden eski sevgilisinin düğünde onu ikna etme çabası ile bir yolculuktaymış. Leyla bu süreçte karakter olarak renk vermemeye çalışıyor fakat düğüm kısmının ikinci bölümü olan karışıklık kısmında Ali’ nin eski sevgilisinin evleneceği kişi aslında Leyla’ nın da eski sevgilisi. Evet işte bu durumda işin içine ilk paragraftaki tesadüflük ve kadercilik olguları işin içine giriyor. Fakat o sırada nabız o kadar yüksek ki bunu film bitince sohbetler esnasında anlıyoruz. Aslında ikisinin de bir düğüne gitme kısmı tesadüfi bir durum olarak benim gözümde, sonuçta bir şehirde bir gün içerisinde istatistiklere vurduğumuzda 50 civarı falan. Bu durumda tesadüflük olgusu ilk anda aklımıza gelen kavram. Fakat Ali’ nin arkadaşları ile bu planı yapıp onların Ali’ yi yarı yolda bırakması ve Leyla’ nın otogarda bavullarını kaybedip çare olarak treni tercih etmesi kadercilik kavramına yakınlaşıyor. Sonuçta bütün bunların olması için tesadüfün çok ötesinde imkânsız şeyler olması gerekiyor. Ayrıca üstüne üstlük gidecekleri düğünün başrolleri onları bizzat ilgilendiren kişiler. Ya da bütün bunları demek yerine ‘’amaan film işte’’ cümlesi bütün yükleri alır omzumuzdan.

Filmde beni yer yer mutlu eden ve yer yer biraz fenalık geçirmeme neden olan yerlerden biri de müzikleri idi. TV’ lerdeki uzun bakışmalarının yerini filmi uzatalım diye sanki müzikler almış gibi. Yani 90 dakikalık filmden müzikleri çıkarırsak bize kalan 1 saat 15 dakika falan diye düşünüyorum. Ama mutlu eden müzikler yok muydu? Tabi ki vardı mesela ilk 3 yapacaksak Ercan Saatçi’ den ‘’Sayenizde’’ yi bir numaraya koyarım.25 yıllık bir müzikten bahsediyorum ve sanırım 25 yıl sonra ikinci miladını yaşıyor şarkı. Jabbar’ dan ‘’Ağlaya Ağlaya’’ ve Büyük Ev Ablukada şarkısı olan ‘’En Güzel Yerinde Evin’’ diğer beni mutlu eden şarkılar.

Tek mekânda yapılan çekimler aslında çok zordur. Çünkü birden fazla ‘cut’ yapılır. Birden fazla açı ile çekilmeye çalışılır ve genelde kameraman hariç diğer tüm herkes başka bir yerde filmi vizörden izler. Ama bunu Ozan Açıktan iyi kotarmış. Hareket halinde olan çekim bölümleri beni çok filmin içine girmemi sağladı. Titreyen kamera hareketleri hem durduğum yerde oyuncularla birlikte yolculuk etmemi sağladı hem de güzel açıların ortaya çıkmasını sağlamış. Ayrıca film içindeki bölüm fikri güzel düşünülmüş bir hareketti. Film için inovatik bir şeyler katmaya çalışmaları bariz şekilde belliydi. Bu durum için bile kutlarım.

Karakterler için ise; Metin Akdülger gayet sakin, yormayan bir oyunculuk ile üstüne düşen görevi yapmış. Fakat Dilan Çiçek Deniz sanırım Leyla karakteri için başka bir tip arayışına girmiş ama bulamamış gibi düşünüyorum. Çünkü oyunculuk aslında çok küçük bir parça olanın bile dışarıya yansımasıdır. Ama bu karakterdeki hiçbir emare oyuncumuzda çok yer edememiş gibi sanki. Karakterin biraz daha da bizden olmayan duruşu ayrı bir etmen olduğunu da düşünüyorum.

Ben ilk Netflix yapımı olan ‘’Yarına Tek Bilet’’ i gayet kaliteli ve eksiği olan bir film olarak görüyorum. Sonuçta ilk elin günahı olmaz derler. Umarım daha güzel yapımlar ile heyecanlanırız.

Benim bu filme puanım 10/6

Sezer Sezgin
Latest posts by Sezer Sezgin (see all)
Visited 4 times, 1 visit(s) today
Close