Parmak uçlarımdan dağılıyor toprağın köklü felsefesi
Yüreğimin sorgusunda büyüyor alnımdaki çizgiler
Elemli ucuz şaraplar kıyamet alameti gibi
dağılıyorum
Ayaza oturmuş yazı inkar eden çaresizlik
Düşündükçe kana kana sustum kendime
Artıyor reklâm afişlerine düşen asılsız zaaf
Vahşi bir çoğunluk her zaman daha siyah
Her kalabalığın ortasından bir kent geçiyor
Dert camların kurgulanmış buğusu
eksilmiyor
Melezlestim yazla gölgem arasında
Asgari ücret kadar yetersiz feryadın koyu sesi
Çocukları ödünç alsam acılardan
Çığlıklar eksilir mi
dünyada
Gün gün kırılıyor ademoğlu
Yol bildiği bir şeyhin nefesinde küçülerek
yolsuzluğun sefasında!
Yamaçlarda kırılan çığ sesleri buruşuyor zihnimde
Üç vakit bağlanmış söylenceler
Dönüp dolanıp ısrarla inanmadığını öğreniyor
İnsan
Çürük sepet, küflü elma, bitkin hamal
Doğrulanmış bir veda da yok henüz
Felek hallediyor geceye dilenen yaz uykusunu
Kızgın çatılar yakama yapıştı
Gökleri bölünmüş akşama döndüm
Surların cağı geride kaldı
Susma zamanı şimdi
Ekim 2020
- Söz saatleri - 23 Kasım 2021
- Karantinaya Girenler Düz Yürüyebilir Mi? - 15 Kasım 2021
- Bir Büyük Hareket: Harf Devrimi - 31 Ekim 2021