Yazar: 22:10 Makale

Saatleri Ayarlama Enstitüsü Romanına 21. Yüzyıl Değer ve Yargılarının Yansıması

Dünyada birçok yazar, gerek geçmiş ile gerekse günümüz ile ilgili derin analizler içeren, kitap karakterlerinin günümüz insanına ayna tuttuğu eserler kaleme almıştır. Bunlardan birisi, hiç şüphesiz Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanıdır. Eser sadece ülkemizde değil, diğer ülkelerde de büyük bir ilgi görmüş ve çeşitli yazarlar tarafından birçok makaleye konu olmuştur. Genel bir bakış açısıyla roman incelenirse, her türlü değer ve yargıların bütün karakterlerde şekil bulduğu fark edilir. Kitabın baş karakteri Hayri İrdal, özgün bir değerlere veya yargılara sahip olmaktan ziyade, hayatına dokunan insanların fikir ve davranışlarıyla kendine bir yol bulmaya çalışır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü kitabı final ödevi olarak belirlenmiştir ve roman kendi içeriğiyle birlikte 21. yüzyıl değer ve yargılarının günümüz toplumlarına yansıması üzerinden dört bölümden oluşacaktır. Bu yazıda öncelikle “eşik” kavramı üzerinde durulacaktır. Ardından “ahlak” kavramı incelenecektir. Ayrıca romandaki kadın karakterler ve 21. yüzyıldaki kadın karakterleri çeşitli açılardan incelenip karşılaştırılacaktır. Son olarak “gizli farkındalık” kavramı üzerinde durulacaktır.

Hayri İrdal karakteri, iç dünyasında sürekli bir bunalım halinde olan bir kişiliğe sahiptir. Yaşadığı buhran, roman boyunca onun eşikte kaldığını gösterir. Bunu oluşturan en önemli etkenlerden birisi de onun hayatına giren insanlardır. “Nuri Efendi ve Halit Ayarcı… İşte benim hayat mekiğim bu iki kutup arasında dolaştı…” (Tanpınar, 1961, s. 35) İrdal, hayatının  önemli dönemlerinde bu karakterlere rastlamış ve yolu onların fikir dünyasıyla farklı bir boyuta ulaşmıştır. Romana eşik kavramı üzerinden bakıldığında, bu bunalımın sadece Hayri İrdal’da değil, o dönemin toplumunda da olduğu görülür. İrdal’ın yaşadığı dönem, Tanzimat Dönemi’ni içinde taşır ve bu dönem, baskıların olduğu ancak insanların Batı tarafına da meylinin olduğu karşıtlıkları içerir. “Biz, tarihi ve coğrafi bir zorunluluk gereği Tanzimat ile Batı’ya yönelmişiz, ama ne eskiyi bırakabilmiş, ne de yeniyi tam olarak alabilmişiz.’ (Tanpınar – Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, 2019, s. 303) Bu zorunluluk, şüphesiz ki toplumun her kesimine ve olayına yansımıştır. Buna örnek olarak romandaki kıraathane yeri verilebilir. Burada, toplumun her kesiminden insanlar bir araya gelip, farklı oyunlarla eğlenip kendi düşüncelerini birbirleriyle paylaşmıştır. İrdal, bu yerde kendini zaman zaman yalnız hissetse de genel olarak ortamı beğenir. Kıraathanenin kozmik bir yapıya yani her kesimden insanlara sahip olması ve böylesi çeşitliliği hoşgörü içinde yürütmesi göz ardı edilemeyecek bir etkendir. “Burada insan, olduğu gibi, bütün hususiyetleriyle, kabahatleriyle, sakatlıklarıyla kabul ediliyordu.” (Tanpınar, 1961, s. 130)

Ahlak, hem insan için hem de toplum için olmazsa olmaz bir değerdir. Bir toplumun ahlak değeri, insanların bu değeri ne derece ve nasıl uyguladığına bağlıdır. Ahmet Hamdi Tanpınar, bu değere romanda çokça yer vermiştir. Eserdeki Seyit Lûtfullah karakteri, ahlak kavramının önemli bir örneğidir. Seyit Lûtfullah, batıl olan birtakım inançlardan yola çıkarak Hayri İrdal onun çevresindeki insanları etkilemiştir. “Seyit Lûtfullah’ın yüzünü duvara çevirerek konuştuğu huddamı ile baktığı falların doğru çıktığı, bazı asabi hastalıklarda nefesinin ve  bilhassa elinin çok iyi tesir ettiği daima söylenirdi.” (Tanpınar, 1961, s. 47) Lûtfullah’ın bu çabasına dinî bir gözle bakılırsa, çevresindeki olaylara da etki ettiği görülür. “Ortalığın gittikçe karıştığını, İslam alemini tehdit eden maddi ve manevi tehlikeleri, iyice sayıp döktükten sonra bu işlerin böyle gidemeyeceğini, bunlara son verecek Mehdi’nin gelmesi yaklaştığını söylemiş ve vaazın nihayetinde son müjdeyi de vererek, ‘O Mehdi benim!’ demişti.” (Tanpınar, 1961, s. 71) Romandaki kıraathane yerinde Halit Ayarcı, zaman zaman menfaat kavramını sorgular. Oradaki insanların bu duyguya sahip olarak her türlü davranışı göstermesi onun dikkatini çeker. “Şüphesiz işin içine menfaat girince her şey değişiyordu ve menfaat bu kahvede hiç de ikinci derecede kalan bir şey değildi.” (Tanpınar, 1961, s. 136) Bu olay günümüz dünyasıyla karşılaştırılınca arada bir fark olmadığı görülür. 21. yüzyılda da bazı insanlar, menfaatleri uğruna her türlü işlere girişir. Buna kitaptaki Halit Ayarcı karakterinin enstitüye Hayri İrdal’ın yakınlarından birilerini almak istemesi, yani torpil yapması örnek olarak gösterilebilir.

Tanpınar, romandaki kadın karakterini çeşitli yönlerden ele alarak toplumun “kadın” kavramıyla ilgili düşüncelerine ışık tutmuştur. Bu karakterler romanda, genel bir kavram olarak kadının kendine vakit ayırmadığını, daha çok eşine önem verdiği bakımından önemli bir yere sahiptir. Hayri İrdal’ın ikinci eşi Pakize, kendi hobileri olan ancak daha çok Hayri İrdal’a layık olma çabası içerisine giren bir karakterdir. Bu bağlamda denilebilir ki, 21. yüzyıldaki bazı kadınlar da tıpkı Pakize gibi kendilerini eşleri için uygun olmaya adamıştır. İhtimaldir ki bu, insanın fikirlerine ve yaşantısına göre değişebilir. “Ama Pakize şikayetçi değildi. Esasen o, büyük bir adamın karısı olmanın ne gibi fedakarlıklar icap ettirdiğini biliyordu.” (Tanpınar, 1961, s. 282) İrdal’ın ilk eşi olan Emine karakteri, bu konuda çok daha baskın bir karakterdir. Pakize karakterinin kendine ait hobileri vardır ancak Emine, tüm gününü eşine ve çocuklarına bakmakla geçirir. Emine’nin bu yönü, 21. yüzyıldaki kadının geleneksel tavrını yansıtır. “İrdal’ın ilk eşi Emine mazbut bir kişiliğe sahipken ikinci eşi Pakize daha çok modern dünyaya ayak uydurmaya, zamanın zevklerine ve modasına uymaya çalışan bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır.” (Tülübaş, 2018) Romanda cinsiyet ayrımına da sıkça rastlanır. Erkek ve kadın arasındaki farklılıklar, çeşitli üstünlüklere dayandırılarak karşılaştırılır. Halit Ayarcı enstitü için eleman istediğinde, eğer kadınları işe alırlarsa, onları daha iyi yönetebileceklerini dile getirir. Zira erkekleri yönetmek gereksizdir ona göre. “Bana kalırsa bu ayar istasyonları personelini sadece genç kızlara ve kadınlara inhisar edelim. Hiç erkek almayalım. Sizin dediğiniz şekilde bir terbiyeyi ancak genç kızlara verebiliriz. Erkekler için başka işler ararız… Bir yığın delikanlıyı otomat haline ne diye sokalım!” (Tanpınar, 1961, s. 257) Günümüz dünyasında işler bazen yalan dolan, torpil yapma, batıl olan şeyleri topluma aşılamaya çalışma gibi kavramlar etrafında dönmektedir. Kesin olarak bu konu ve kavramların romanda geçtiği görülür. Özellikle Halit Ayarcı, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün gücü, daha çok insana duyurulabilmesi ve dikkat çekmesi için çeşitli yollara başvurur. Buna karşın Hayri İrdal, bu yolların tuhaflığını göz ardı edemez ve zaman zaman Halit Ayarcı ile tartışır. Bu yollardan birisi de Halit Ayarcı’nın Hayri İrdal’dan Ahmet Zamanî Efendi hakkında kitap yazmasını istemesidir. Esasında öyle bir karakter hiçbir zaman var olmamıştır fakat bunu kitapla gerçek hale getirmişler ve böylece toplumun ilgisini çekmişlerdir. Tamamen hayal ürünü olan bu karakteri, Hayri İrdal ve halasının fikirleri sayesinde topluma inandırmışlardır. “Geçen akşam halanızı hep beraber dinledik. Takribi Ahmet Efendi sülalesini Fatih devrine çıkarıyordu. Kimse itiraz etti mi? Yok. Herkes pekâlâ kabul etti. Niçin? Çünkü bu fikir yaşayan iki büyük realiteye dayanıyordu, halanıza ve size!” (Tanpınar, 1961, s. 304) İşte bu realite gizli farkındalık kavramının en önemli örneklerinden biridir. Aslında herkes, öyle bir karakterin olmadığını bilir ancak bu yalanla yaşamaya devam eder. Gizli farkındalık kavramı romandaki bu olayla açıklanabilir. Hayri İrdal, Halit Ayarcı’ya Ahmet Zamanî Efendi kitabı konusunda karşı çıksa da, kendisinin de yalana başvurduğu görülür romanda. Seyit Lûtfullah karakterini etrafındaki her insana anlatmış ve onların ilgisini kazanmıştır. “Doğru idi, beş senedir, Seyit Lûtfullah repertuvarını tekrarlayarak, insanları aldatmakla geçiniyordum.” (Tanpınar, 1961, s. 190) Kitaptaki önemli karakterlerden biri olan Doktor Ramiz de, içinde bulunduğu kıraathanenin insanlarına sosyal-psikanaliz kavramını, kendi kurduğu hayal dünyası ve gerçekliği olmayan birtakım olgularla birlikte anlatmıştır. “Bana mesleğimi asıl sevdiren bu kahve oldu. Buradaki insanları nerede bulabilirim? Kaldı ki, topluluğun kendisi de ehemmiyetli! Sosyal-psikanaliz için bundan iyi yer bulunamaz. Bak, mazi nasıl devam ediyor; şaka, ciddi onu nasıl yaşıyorlar… Hepsi hayallerinde büsbütün başka bir alemde yaşıyor. Topluluk halinde rüya görüyorlar.” (Tanpınar, 1961, s. 135) Romandaki bu olaylara bakıldığında gizli farkındalık kavramının toplumu etkisi altına aldığı bariz bir şekilde görülür. 21. yüzyılda da her zaman olmasa da hepimiz birtakım hayallere, hayali kişilere kaptırırız kendimizi ve sanki onlar gerçekmiş gibi sorgulamadan inanırız. Gizli farkındalık kavramı bu çerçevede toplum fikri bakımından önemlidir ve romana en açık haliyle yansımıştır. 

Bu yazıda Ahmet Hamdi Tanpınar’ın günümüz dünyasının toplumuna ayna tutan bir eseri olan Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı, değer ve yargılarının meselesi “eşik”, “ahlak”, kitaptaki kadın karakterleri ve 21. yüzyıl kadını, son olarak da “gizli farkındalık” kavramı ele alınarak incelenmiştir. İnsanın kendine ait olan değer ve yargıları, toplumun temelini oluşturur. Bu değer ve yargılar etrafımızdaki insanlarla ve onların düşünceleriyle şekillenir. Bu sayede, farklı düşünceleri kendi süzgecimizden geçirip farkında olmadığımız gerçeklere ulaşırız. Bazen de bu düşüncelere kendimizi fazla kaptırıp gerçek dünyayı unuturuz. Böyle  olmaması için, yapılacak en önemli şey sahip olduğumuz değer ve yargıları nasıl, ne şekilde ve ne derecede uyguladığımızı sorgulamak olacaktır. Bilinmelidir ki bu sayede hem toplumumuz hem de dünyamız farklı fikirlerin dayanışma içinde olduğu, kuvvetli değer ve yargılara sahip olacaktır.

KAYNAKÇA:

Ahmet Hamdi Tanpınar (1961). Saatleri Ayarlama Enstitüsü (s. 35, 130, 47, 71, 136, 282, 257, 304, 190, 135) Dergâh Yayınları

Berna Moran (2019). Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış (s. 303) İletişim Yayınları

Tuba Tülübaş (2018).  SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ’ NÜN BAŞKAHRAMANI HAYRİ İRDAL, Türkoloji Dergisi , 22 (2) , 187-200 . DOI: 10.1501/Trkol_0000000311

Visited 17 times, 1 visit(s) today
Close