Yazar: 18:30 Şiir

Rosalin ile Sohbetler

İNTİKAM I

Rosalin, sen
intikam nasıl alınır,
biliyor musun?
Düşünüyorum günlerdir,
bir yolu olmalı.
Bir yolu olmalı Rosalin.
Mutlaka vardır.
Saçlarımı Rosalin,
boyamasam diyorum.
Kessem hatta ne bileyim,
bir oğlan çocuğu gibi.
Ah, yüzümdeki yara izi
açığa çıkar öyle,
olmaz, değil mi?
Dişlerimi diyorum
söksem
veya tırnaklarımı?
Sızlıyor içleri.
Ne çok toprak,
Ne çok kan dipleri.
Düşündüm de şöyle bir an,
Acaba, acaba
kessem mi parmaklarımı?

AŞK I

Bir çiçek vardı,
avcum kadardı
dalında her biri.
Gece kokusu üstüne sinmiş,
bir bankın dibinde hemen,
ortanca mıydı, neydi adı?
Nisyan malulü,
hafızamdan
siliniverdi birden.
Maviydi epey
hüzünlü geceden.
Belki şimdiye bir sarhoş,
ne var ne yok
boşaltmıştır dibine,
aklının ta içinden.

O gece oldu Rosalin,
O gece oldu hepsi.
Beyaz bir elbise giymiştim.
Bütün lambaları
sönseydi sokağın,
karanlık olmazdı.
Bana sorarsan,
kendimi beğenmiştim.
Yıldızlar üstüme eğilmişti,
ışığını sevmiştim.

Metruk bir binanın,
duvarına bakıyordum
oturduğum bankta.
Onlar Rosalin,
daima fısıldar durur
hapsettikleri sesleri
firakla.
Onları dinliyordum.
Onları dinliyordum.

Ahşap bankları
sevmişimdir oldum olası.
Yıkık binaları da.
İkisi de
rahatsızlık verir kimisine.
Yok beli ağrır,
yok rahat edemez,
“Yok yahu”
“burada yaşanır mı?”
der görür görmez.
“Neyime gerek?”
Ben oradaydım,
binanın dışında
içini düşleyerek.

Zaman,
zaman ne tuhaf şey.
Gerçekten Rosalin,
Ne tuhaf şey.
İki tam gün,
hiç uyumamıştım.
Deniz kokusu olan şehirler
böyledir,
sarhoş eder.

Yeteri kadar uzun süre
uyumazsan eğer,
mutlaka karışır
düşlerle gerçekler.

İşte tam da böyle oldu,
Gabriel’i gördüm o gece.
Evet, gerçekten gördüm onu!
Başımı çevirdim,
yanımda oturuyordu.
İrkildim.
“Yanımda” diyorum Rosalin,
aklım almıyordu.

“Sen” dedi bana,
“siz” demedi,
beni tanıyordu.
Nefesi Rosalin,
deniz kokuyordu.
“Sen” dedi bana,
gözleri, o “sen”i aldı,
büyüttü karanlığında.
Çoğalttı, çoğalttı,
“Biz” yaptı, bıraktı
kirpik uçlarıma.
Gözlerimi kırpsam,
düşecekti.
Kıyamadım.
Kırpmadım.
Zaman ne tuhaf şey.
Gerçekten Rosalin,
Ne tuhaf şey.
Ertesi gün de
gözlerimi kırpmadan,
bekledim.
Hiç uyumamıştım.
“Biz”i kaybetmek istemedim.

Deniz kokusu olan şehirler,
böyledir,
sarhoş eder.
Yeteri kadar uzun süre
taşırsan eğer,
tüy bile ağır gelir.
Mutlaka karışır
hakikatler ile düşler.
Bunu, o gün öğrendim ben.
“Benimle gel” dedi,
eğilip kulağıma.
Konuşanın
o olduğundan
emin olmak için,
dudaklarına değil
binaya baktım.
Seslerin de gözleri varmış,
o gece anladım.
Hepsi susmuş,
“biz”i izliyordu…
“Biz” dedim bak ben de
Gabriel ve ben,
“biz” oluyoruz o halde.

“Benimle gel,” dedi.
Nereye demedim,
ona güvendim.
Emin duruyordu.
“Geleceğim,” dedim.
Ortancayı kokladım.
Mahzundu,
hava sıcaktı,
susuyordu.

Bir insan,
bir insana gelince,
varınca
gittiği yere.
Tam da
kavuşma anında.
Yani, Rosalin,
mesafe kalmadığında.
İşte o an
gidiyorlardır, değil mi artık
oldukları yerden?
Bir insan,
bir insana gelince,
“biz” mi olurlar?
Elleri kavuşunca,
konuşmadan?
Birden?


İnsan dedim de,
İnsan ne tuhaf, Rosalin.
Düşünüyorum günlerdir,
Gelince de gidiyoruz
olduğumuz yerlerden.
An be an,
ardımıza bakmadan.
Aslında biliyorum,
biliyorum Rosalin.
Bilmekten yorgun.
İnsan,
Rosalin,
çok tuhaf..
Sallanır hikâyelerden
boynunda urgan.


Rosalin,
sen,
intikam nasıl alınır,
biliyor musun?
Düşünüyorum günlerdir.
Bir yolu olmalı.
Bir yolu olmalı Rosalin,
Mutlaka vardır.

AŞK II

Gabriel emin limandır.
Gidebilirim onunla,
değil mi Rosalin?
Vakit tamamdır.
Gözümü bile kırpmadan,
Yüküm ağır…
İşte o gece öyle oldu.
Gabriel’i gördüm o gece.
“Sen,” dedi, “gel benimle.”
Beni tanıyordu.

Ortancayı kokladım.
Mahzundu,
Hava sıcaktı,
Su’suyordu…
Gabriel’in nefesi Rosalin,
deniz kokuyordu.


Bitmeyen yollar boyunca mı
yürüdük,
yollar bitmesin mi istedim,
bilmiyorum Rosalin.
Nihayet kıyısına vardık,
uçsuz bucaksız denizin.
Ağaçlar, insanlar, kuşlar,
Hepsi bir ucundan tutup
peçesini sıyırdılar gecenin.


Rosalin,
Ah Rosalin,
bir bilsen
nasıl çırpındı kalbim,
kafesinin içinde
göğsümün.
Meltem doğruldu,
gördü beni.
Topladı eteklerini,
yükseldi ortasına kadar göğün.
Süzülerek geçti,
üzerinden mehtabın.
Gönlü titredi suyun,
dalgalar büyüdü,
yakalamak istediler onu
belki pahasına ömrün.


Rosalin,
gökten süzülerek indi
meltem!
Tam karşımda duruverdi.
Rosalin,
mühürledi
gözlerime gözlerini.
Fısıldayarak şöyle dedi:
“Kirpiklerin ağırlaşmış Morpheus
İzin ver yardım edeyim.”
Kelimeleri taşımaktan yorgundum.
Bırakacaktım,
Gabriel’e baktım.
Yüzündeki kederi görmeliydin.
Rosalin,
“hayır,” dedim.


İNTİKAM II

Etrafımda döndü,
yeniden karşımda durdu.
“Git buradan Morpheus,
güneş yakında doğar!”
Sustum Rosalin.
Nefesim durdu.
“Sana git dedim
bilmediklerin var!”


Sustum Rosalin.
Sesim kayboldu.
Elini göğsüme koydu,
“Allah’ın adı ile,
Serin ve selamet ol!”
Ah Rosalin, işte o an.
İşte o an, olan oldu!
Elini benim göğsümden çekti,
onun göğsüne soktu!
Ah Rosalin,
Ah Rosalin,
avcunun içinde çıkardı kalbini!
Henüz atıyordu!
Damarlarından kan damlıyordu!
O kelimeler, Rosalin,
Onun çoğalttığı kelimeler,
“Ben”i “biz” yapanlar hani.
Rosalin, sonra ne oldu, biliyor musun?
Harflere parçalandılar.
Sonra noktalara.
Gökyüzüne yükselip
gerçek hikâyeyi yazdılar!
Herkese Rosalin,
herkese!
Olanı biteni anlattılar!


Ah Rosalin,
Ah Rosalin,
Ah Rosalin,
Herkese diyorum.
“biz”i diyorum.
Satır, satır anlattılar!
Gözlerimi kapattım.
Kirpik uçlarımdan düşüp
parçalandılar.
Evet Rosalin,
parçalandılar.
Yüzümde bir yara izi,
bıraktılar!


İNTİKAM III

Meltem,
ellerimden tuttu
giderken…
Ellerim kan!
Gabriel’in kalbini
avcuma bıraktı,
henüz atarken!
Rosalin,
Onun bedenini aldı,
yükseldi yerden!
Saçlarımı Rosalin,
Saçlarımı okşadı giderken!
Saçlarımda kan!
Yıldızlar söndü,
Karanlık çöktü…
Ne yapar
bir insan,
ışığı yokken?


İNTİKAM IV
Zaman, ne tuhaf şey.
İnsan, ne tuhaf.
Ölüm, ne tuhaf şey.
Gerçekten Rosalin!
Deniz kokusu olan şehirler
böyledir,
sarhoş eder.
Yeteri kadar uzun süre
uyursan eğer,
mutlaka karışır,
düşlerle gerçekler.


Gerçekler Rosalin,
gökle beraber
çöktü omzuma!
Dizlerimin üstünde
çöktüm ben de toprağa!
Yeteri kadar uzun süre
uyursan eğer.
Mutlaka karışır,
düşlerle gerçekler.


Rosalin,
sen,
İntikam nasıl alınır,
biliyor musun?
Düşünüyorum günlerdir.
Bir yolu olmalı.
Bir yolu olmalı Rosalin,
Mutlaka vardır.
Öptüm Rosalin kalbini.
Kan tadı demir!
Dişlerime bulaştı,
Çığlığımla bir!
Ellerimle Rosalin,
toprağı kazdım!
Onu,
ait olduğu yere bıraktım!
Saçlarımı Rosalin,
Boyamasam diyorum.
Kessem hatta ne bileyim,
bir oğlan çocuğu gibi..
Yüzümdeki yara izi,
açığa çıkar öyle, olmaz
olmaz, değil mi?


Dişlerimi diyorum,
söksem,
veya tırnaklarımı?
Sızlıyor içleri.
Ne çok toprak,
ne çok kan dipleri!
Düşündüm de şöyle bir an,
Acaba, acaba
kessem mi parmaklarımı?
Rosalin,
Rosalin,
sen,
intikam nasıl alınır,
biliyor musun?
Düşünüyorum günlerdir.
Kan tadı demir.
Bir yolu olmalı.
Bir yolu olmalı, Rosalin,
Mutlaka vardır.
Mutlaka vardır.

Editör: Enes Yılmaz

Çiğdem Yüksel
Latest posts by Çiğdem Yüksel (see all)
Visited 12 times, 1 visit(s) today
Close