Yazar: 11:58 Röportaj

Rıdvan Yıldız’la Şiiri ve Sanat Üzerine

Mahal Edebiyat’ın sevilen ve her şiiri ilgiyle takip edilen şairi Rıdvan Yıldız ile bilenlerin merak ettikleri sorular, bilmeyenlerinse tanımaları için bir söyleşi gerçekleştireceğiz.

Sizi yakından tanıyanlar İstanbul’da yaşadığınızı ve bir devlet kurumunda öğretmenlik yaptığınızı iyi biliyorlar. Ancak bir kere daha Mahal okuyucuları için kendinizi tanıtır mısınız?

Merhabalar… Tabii ki, ben yatılı okuldan gurbete uzun bir göçebelik dönemi geçirdikten sonra 2010 yılından bu yana öğretmen olarak hayatıma devam ediyorum. Anadolu Üniversitesi 2018 yılı Sosyoloji mezunuyum. Halen İstanbul Ayvansaray Üniversitesi’nde Tarih alanında yüksek lisans yapıyorum. Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencisiyim. Öğrenmenin öğrencisi olarak devam ediyorum yoluma. Hayatı dolu dolu ve belirlediğim hedefler doğrultusunda yaşamak istiyorum. Durağan bir insan ya da yazar değilim. Gezmeyi yeni kültürler yeni yerler görmeyi severim. Değişik kurslar ve etkinliklere katılarak hayatıma yeni renkler katmak hoşuma gidiyor. Her günün bir rengi var ve ben bu renklere sığınmak yerine onların arasına karışmak istiyorum. Doğal hayatı doğada olmayı seviyorum. Şehrin gürültüsü kurtulamadığım bir hastalığım. İLESAM üyesiyim.

“Boşluğun Gözleri” adlı şiirim 2020 Şubat ayında İlkyaz Edebiyat Dergisi girişimleri ve PEN desteğiyle İngilizceye çevrildi ve çeşitli ülkelerde yayınlandı.

Eskişehir Sanat Derneği tarafından düzenlenen 12. Yunus Emre Şiir Yarışması’nda (2020) “Garip Yunus Dedi Sözün Aslını” adlı şiirim ile ikincilik ödülüne layık görüldü.

Yayımlanan şiir kitaplarım: Derdine Düştüm (2019), Üzerinden İşgal Geçen Sözler (2020), Litost (2020)

Şiirlerim; Türk Edebiyatı Dergisi, Türk Dili Dergisi (TDK), Edebiyatist Dergisi, Halk Edebiyatı Dergisi, Lacivert  Öykü ve Şiir Dergisi, Kurgan Edebiyat Dergisi, Şehir Dergisi, Berfin Bahar Edebiyat Dergisi, Uldız Edebiyat Dergisi (Azerbaycan), İlkyaz Edebiyat Dergisi (PEN), Nif Kültür ve Sanat Dergisi, Mahal Edebiyat Dergisi, Mavi Yeşil Edebiyat Dergisi, Münzevi Sanat Dergisi, Hayal Dergisi, Eliz Edebiyat Dergisi, Üslup Edebiyat Dergisi, Papirüs Dergi, İnsancıl Dergisi, Şiiri Özlüyorum Edebiyat Dergisi Edebiyat Atölyesi Dergisi, Yazı-yorum Dergi,  Edebice Dergi, Efruz Dergi ve benzeri birçok dergi ve Fanzinde yer aldı. 

Mahaledebiyat.com’da ve Lavinyadergi.com’da yazıyorum.

Şiire merakınız ne zaman başladı? Sizi özellikle yönlendiren birileri oldu mu? İlk yazdığınız şiiri anımsıyor musunuz? 

Şiir yazmadan önce özellikle lise son sınıfta okumaya başladım. Tabii çocukluğumda çeşitli törenlerde de okumuşluğum var. Ama yazmak bambaşka bir duygu, yazmak var olmak demek. Var olmaya üniversite yıllarında başladım. Şiir konusunda ilk yönlendirmeler veya şairleri tanımama vesile olan lise son sınıftaki dershane öğretmenim Muhittin Kara’dır. Şu an kendisine ulaşamıyorum. Yani sosyal medyada aradım ama değerli insanla henüz karşılaşamadım. İlk yazdığım şiiri şu an hatırlamıyorum. Ancak muhtemelen ilk gençlik yıllarının bir getirisi olan bir aşk veya sevgi şiiridir. 

Sizi pek çok dergide görüyoruz? Oldukça üretken birisiniz. Bunun sırrı nedir?

Bunun bir sırrı aranacaksa gözlem yapan bir tarzımın olması, türkülerle hemhal olmam, hayatın, toplumun, insanların aksayan, göze batan yönlerini dert edinmem. Hayatın her alanında var olan ayrımcılık, haksızlık, adaletsizlik ve eşitliksizliklere karşı bir duruşa sahip olmamdır. Eleştirel ve sorgulayıcı bir tarzım var. Görüneni değil görünmeyeni, gizleneni, kıyıda köşede kalanı arıyorum. Ayrıca çok yazmak için çok okumak gerektiğini düşünüyorum. Okumak, yazan bir insanın yakıtıdır. Okumadan yazmaya kalmak biraz imkansızı zorlamaktır. Yakıt bitmişse yol alamazsınız. Özelikle şiirlerimi harflerin kalbi olduğuna inanarak yazıyorum.

Üretkenlik meselesine gelince klasik bir cevap olacak ama salgın sürecinde evde olmam yazmak için yeterli kadar zaman ayırmama katkı sağlıyor. Normalde hayatın koşuşturmacası ve karmaşası içinde bu kadar zaman bulmak zor oluyor. Salgın tüm dünya için tabii ki yıkıcı ve olumsuz bir gelişme ama bizim gibi yazan, çizen insanlar için bir fırsat oldu sanki.

Sanat, edebiyat ve kültür kelimeleri Rıdvan Yıldız’da nasıl tanımlanır? 

Sanat, insanların doğaya ve topluma karşı çeşitli yollarla seslenme biçimidir.

Edebiyat, sonsuz bir yol. Bu yolun sağında solunda durup altında dinlenebileceğimiz şiirler, öyküler ve diğer yazınsal türler akıyor. Bu yoldan yüzyıllardır, binlerce insan aktı, geçti. Ama yol kenarında yazanların, söyleyenlerin izini görmek, onları anlamak, okumak hala mümkün.

Kültür; zamanın ve ölümün yok edemediği her şeydir. Hatıralar, eşyalar, sanat eserleri, yöresel alışkanlık ve uygulama biçimleri, tarihin kendisi…

Litost, Klaros etiketiyle yayımlandı. Bu üçüncü kitabınız. Dergimizde yayımlanan şiirlerden bazıları bu kitapta yerini aldı. Şu ana kadar okurdan gelen dönütler hangi yönde? 

Litost benim için yeni bir başlangıç, modern dediğimiz şiire giriş kitabı. Önceki iki kitabımdan çok farklı. Kitapla ilgili olumlu dönütler alıyorum. Yani eleştirenler de varsa şu ana kadar yüzüme karşı olumsuz bir şey söylenmedi. Kitapta hayatın her alanından konular içeren şiirler var. 

Şiir dışında denemeleriniz de var. Peki, bilmediğimiz başka bir yazın özelliğiniz var mı? 

Bu süreçte son bir yılda yazdığım öykülerim de var. Henüz temize çekilmedi. Biraz daha olgunlaşmaları lazım. Bir kitapta toplanabilecek sayıda öyküler bunlar. Yüksek lisans eğitimim dolayısıyla şu an üzerinde çalıştığım yakın çağ tarihiyle ilgili bir tez çalışmam var. İleride bilimsel bir yayın olarak onun da yayınlanmasını tabi ki isterim.

Mahal’in sekizinci elektronik sayısı Halk Edebiyatı konusu üzerine olacak. Bir şair olarak, Halk Edebiyatı geleneğini koruma, devam ettirme ihtiyacı duyuyor musunuz? Halk Edebiyatı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Edebiyat da dahil birçok kültür öğesinin hem ham maddesi hem de üreticisi halktır. Halk Edebiyatı geleneği bugünkü edebiyat dünyasının yapı taşlarını oluşturmuştur. Halktan kopuk, topluma uzak bir sanatçı zaten değerlerden uzaklaşır, yabancılaşır. Halk edebiyatındaki ninni, mani, türkü gibi öğeler edebi değer taşımasının yanında aynı zamanda duru Türkçenin geleceğe taşınması demek, dilimizin özvarlığını koruması demek. Halk Edebiyatı ürünleri konusunda Anadolu toprakları fazlasıyla verimli tarihte birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, savaşlara, göçlere, acılara, doğal afetlere şahit olmuş Anadolu’nun her kasabasında her köyünde hala derlenmemiş o kadar çok Halk Edebiyatı ürünü, ağıt, türkü, mani ve yöresel sözcük var ki bunu Anadolu’yu birazcık gezen birisi kolaylıkla anlıyor. Bırakın bölgelerarası, şehirlerarası farklılık ve zenginlikleri birbirine çok yakın olan köyler arasında bile Halk kültürü açısından farklılıklar var. Bu farklılıklar aynı zamanda Türk kültürünün, Türk dilinin zenginliğidir. Bunları geleceğe taşımalıyız. Bunu taşımanın en iyi yolu da kayıt altına almak, yani yazmaktan geçiyor. Günümüz edebiyatçılarının eserlerini kaleme alırken bunu göz önüne alması zorunluluktur.

Bir okur gözüyle Mahal’i gerek web yayını gerekse de e-dergisiyle nasıl değerlendirirsiniz? Popüler kültüre sırtımızı dayadığımızı düşünüyor musunuz? (Bu soruyu gayet ciddi ve gülerek soruyorum.)

Öncelikle Mahal Dergi ailesinin bir üyesi olmaktan mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Gün boyu çalışan, hayat mücadelesi veren arkadaşların edebiyata, sanata zaman ayırması yaşadığımız dönem için gerçekten çok değerli bir hareket. Dergiyi sürekli takip ediyorum. İnceleme metinleri, öyküler, şiirler gerçekten de kalburüstü. Özellikle inceleme metinleri büyük emekler sonucunda hazırlanıyor, arkadaşlar çok emek veriyor, onları kutluyorum. Derginin e-dergi formatının artık basılı hale gelmesi taraftarı olduğumu buradan belirtmek istiyorum. Artık Mahal Edebiyat Dergisi’ni elimize alıp kitaplığımıza, kütüphanelerimize koymalıyız. Popüler Kültür meselesine gelince burada bir hız, tüketim ve her alanda çeşitliliğin çok olduğu bir dünya var. Özellikle gençlerin ya da gelecek kuşakların bu kültürle yetiştiği bir ortamda tabi ki zamana ayak uydurmak zorundayız. Mahal Dergi tamamen popüler kültüre yaslanmış diyemeyiz, derginin ana beslenme kaynaklarının daha geniş olduğunu düşünüyorum.

Son olarak, sanatçı üreten kimsedir, sizin projeleriniz var mı? Mahal okuyucularına bir şiir armağan etseniz (sizin veya başka bir şairin) hangi şiir olurdu bu?

RY- Tabii ki yeni projelerim var. Şu an öncelikli hedefim Yüksek lisansa tezimi tamamlamak. 2021 yılı içinde en az bir (belki iki de olabilir) şiir kitabımın yayınlanmasını bekliyorum. Okul öncesi dönemi çocukları için iki projem var. Bu yıl verimli bir yıl olacak diye umut ediyorum.

Soruların için teşekkür ediyorum. Mahal ailesi olarak umutlarla dolu nice günler görmek dileğiyle…

Şu an Haydar Ergülen hocamdan çok sevdiğim bir şiir geldi aklıma, onu tavsiye edebilirim:

Üzgün Kediler Gazeli Haydar Ergülen

gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak
sen bir şehir olmalısın ya da nar
belki granada, belki eylül, belki kırmızı
gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
çok idil, çok deniz, çok rüzgar
çocukluğun tutmuş da yine aşık olmuşsun
sanki bana, sanki ah, sanki olur a
aşk bile dolduramaz bazı aşıkların yerini
diye övgü, diye sana, diye haziran
heves uykuduysa ruh çıplak gezer
gazel bundan, keder bundan, sır bundan
gözlerin şehirden yeni ayrılmış
gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan
hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan

Teşekkürler.

Mete Karagöl
Visited 21 times, 1 visit(s) today
Close