Yazar: 18:30 Makale, Psikoloji

Nedir Bu Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu?

Kendimi işime veremiyorum. Sık sık işe geç kalıyorum. Çok önemli işleri erteliyorum, nasıl olsa ben bunu hallederim deyip son dakikaya bırakıyorum ama zihnimde sürekli o iş dönüyor ve yapmadığım için pişman oluyorum. Benim için bir işe başlamak bu kadar zorken tüm motivasyonumla işin başına geçtiğim halde bir bakıyorum ki dağılmışım, başka şeyler düşünüyorum ya da zihnim sanki bir bilgisayara dönüşüyor ve aynı anda bir sürü sekme açık kalıyor. Sosyal ilişkilerimde de zorlanıyorum, bazen arkadaşlarım beni dinlemiyorsun boş boş bakıyorsun diyorlar. Öyle oluyor ki faturalarımı bile ödemeyi unuttuğum oluyor.  Aslında ben çocukken de böyleydim hep kitaplarımı okulda unutur, ödevlerimi son anda yapardım nasıl oldu da bu kadar iyi bir okulu kazandım bilmiyorum. Hep çok zorlandım ama bir şekilde başardım. Annem ve babam çok sistemli insanlardı, bu durum bana çok iyi geliyordu. Üniversiteyi bitirip iş hayatına başladıktan sonra zorlanışlarım daha da görünür oldu. İşyerinde de dikkat çekmeye başladım. Potansiyelimin altında işler yapıyordum, bir şeyi mükemmel yapamayınca da kendimi yetersiz hissediyordum.

Yerimde duramıyorum. Sık sık öfke patlamaları yaşıyorum. Sürekli arkadaşlarımın sözlerini kesiyorum. İşyerinde de beş dakika toplantıda oturamıyorum ya ayağımı sallıyorum ya da kalkıp kahve alıyorum. O toplantıda oturmak benim için bir eziyet oluyor. O kadar toplantıya odaklanamıyorum ki iş arkadaşlarım bazen sabote ettiğimi düşünüyor. Çocukken de annem hep okula gelirdi. Çocuklarının dikkatini dağıttığım için arkadaşlarımın anneleri beni istemezlerdi. Üniversitede de bu durum devam etti. Birkaç kere bölüm değiştirdim ve ne okuyacağıma bir türlü karar veremeyip üniversiteyi zar zor bitirdim. Ama tüm bunlara karşın hiçbir şeye odaklanamayan ve yerinde duramayan ben, tarihi konuları araştırmaya gelince saatlerce kalkmam başından. Sanki o anlarda bana bir şey oluyor. Tüm dikkatim o konunun üstünde oluyor. Böyle olunca da kendime çok kızıyorum. Kendi kendime, sen aslında odaklanabiliyorsun, dürtülerine sahip çıkıp yerinde durabiliyorsun, seninkiler hep o çocukluğundan yaramazlığından kalma, diyorum.” 

Bu sözler size tanıdık geliyor mu? Bu tarz sohbetleri dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tanısı almış bir erişkinden duyma ihtimaliniz çok yüksek. İki sohbette de bahsedilen zorlanmalar, kişilerin sosyal yaşamlarından iş yaşamlarına kadar hayatlarının büyük bir kısmını etkisi altına almış durumda. Kişinin hayatını bu denli etkileyen, her yerde duyduğumuz bu tür zorlanmalar erişkin DEHB’nin ayak sesleri olabilir mi? “Sahi, DEHB sadece çocuklukta görülmez miydi, erişkinlikte neden görülüyor?” diyen sesleri duyar gibiyim. Peki, nedir bu erişkin DEHB? 

Bundan yıllar önce ebeveynler benim çocuğum hiperaktiv diyerek çocuklarının ne kadar zeki olduğunu vurgulamaya çalışırken işler birden değişmeye başladı. DEHB’nin zekâyla bağlantısının olmadığı ve kişilerin yaşamında ciddi zorlanmalara neden olduğu gün geçtikçe daha ön plana çıkmaya başladı. Hal böyle olunca çocukluktaki DEHB kavramı ve DEHB üzerine yapılan bilimsel araştırmalar toplum tarafından daha dikkate alınır oldu. DEHB’den dolayı eleştirilen tembel, yaramaz, söz dinlemez, arkadaşlarının dikkatini dağıtan gibi etiketlerle boğuşan DEHB’li çocuklar okullarda daha görünür olmaya başladılar. Bu çocuklar, kendileri için oluşturulan etiketlere ek olarak DEHB’nin semptomlarıyla da baş etmeye çalıştılar. 

Çocuklukları boyunca  tembel, yaramaz, söz dinlemez, arkadaşlarının dikkatini dağıtan o çocuklara ne oldu peki? 18 yaşına gelince DEHB semptomları birden ortadan mı kalktı? Çocukluklarından beri hem semptomlarıyla hem de toplumun zorlamalarıyla baş etmeye çabalayan çocukların büyüdükleri zaman zorlantılarının nasıl şekil değiştirdiği ya da devam ettiği çoğu insan tarafından es geçildi. DEHB sanki çocuklara has bir kavram olarak kaldı. Oysaki DEHB bebeklikten yaşlılığa kadar kendini gösterebilen bir tanı. DEHB tanısı çocukluktan başlayıp erişkinlikte de devam edebileceği gibi çocuklukta herhangi bir tanıya sahip olmayan kişilerde de erişkinlikte yaşanan olumsuz travmatik yaşam deneyimleriyle birlikte ilk kez kendini gösterebilmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar erişkin DEHB kavramını sıkça gündeme getirerek bilimsel literatürde de yer almasına zemin hazırlamış oldu. Yapılan araştırmalarda çocuk ve ergenlerdeki DEHB görülme sıklığının %5-10 arasında olduğu bilinmekteyken erişkinlerde ise bu oranın %4-6 arasında olduğu bilinmektedir. Çin’de DEHB’si olan kişilerin çocukluk döneminden erişkin dönemine kadar takibinin yapıldığı bir çalışmada; 15 yıl önce DEHB tanısı konmuş çocukların %70’inin erişkin döneminde de DEHB tanısının devam ettiği saptanmıştır.[1] Yine yapılan araştırmalara göre çocukluk döneminde DEHB’nin erkeklerde görülme sıklığı fazla iken erişkinlik dönemiyle birlikte DEHB’nin kadın ve erkekte görülme sıklık oranının birbirine yaklaştığı görülmektedir.

Günümüzde DEHB’li erişkinler, DEHB’nin “gerçek” bir tanı olmadığına dair bilimsel temelden yoksun söylemlere maruz kalmaktadır.[2] DEHB, moda bir kavram olmaktan öte kişinin hayatını oldukça zorlayan ve bilimsel literatürde önemli araştırmaların yapıldığı “gerçek” bir tanıdır. Hayatın her evresinde kendini gösterebilen bir kavram olan DEHB, Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından ciddi ve bozucu düzeyde dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellikle karakterize geçerli bir nörogelişimsel bozukluk olarak tanımlamaktadır.[3] DEHB konusunda sıklıkla araştırmalar yapan Barkley ve arkadaşları DEHB’yi çocukluk döneminde başlayan ve çoğu zaman erişkinlik çağında da dikkat eksikliği ve/veya hiperaktivite-dürtüsellik belirtileriyle etkisi tüm yaşama yayılabilen bir psikiyatrik bozukluk olarak ele almaktadır. Bilimsel literatürde DEHB bir bozukluk olarak ele alınsa da DEHB’ye sahip bireyler DEHB’nin bir bozukluk değil de nörotipik bir kavram olarak ele alınmasını önermektedir. Nörotipik kavramıyla kişi normal ya da normal olmayan şeklinde bir ayrıma maruz kalmamış olacaktır. Son güncel yayınlarda DEHB ve nörotipik kavramı sık sık kullanılır olmuştur. 

DEHB üzerine yapılan araştırmalar büyük çoğunlukla biyolojik faktörler üzerine odaklansa da ruhsal etkenlerin de DEHB’nin sürmesinde rol oynadığı bilinmektedir. Çocukluktan erişkinliğe geçişte tanının dürtüsel kısmında azalma olsa da odaklanma, organize olma, planlama ve sürdürme gibi yürütücü işlev becerilerindeki zorlanmalar erişkinlikte kendini göstermeye devam eder. Çocuklukta aile ve okul tarafından telafi edilen bu olumsuzlukların etkisi, erişkinlikteki iş yaşamında ve romantik ilişkilerde yoğunlukla hissedilebilir. Erişkinlikte işsizlik, akademik başarısızlık, zayıf zaman yönetimi, işe başlamada zorluk, motivasyon eksikliği, erteleme, yürütücü işlev becerilerini verimli hale getirememe, hedef belirleyememe, plan yapmakta zorlanma, uyku düzeninde zorlanma, hızlı karar vermekte zorlanma ya da düşünmeden karar verme, söz kesme, aynı anda birçok işe başlama ve başlanılan işleri yarıda bırakma, risk alma davranışları ve yoğun teknoloji kullanımı gibi deneyimler olumsuz yaşam olaylarına örnek gösterilebilir. Bu olumsuz yaşam olaylarına ek olarak DEHB’ye sahip kişilerde farklı psikiyatrik rahatsızlıkların görülme olasılıkları da yüksektir. Örneğin; depresif bozukluk, anksiyete bozuklukları, alkol-madde kullanım bozuklukları, davranım bozuklukları, bipolar bozukluk, kişilik bozuklukları ve karşıt olma karşıt gelme bozukluğu gibi birçok psikiyatrik hastalık beraber başlayıp DEHB’yle birlikte görülmekte ve DEHB tedavi edilmediğinde onun sonucu olarak da ortaya çıkabilmektedir.

Hal böyle olunca birey, DEHB geçmişi nedeniyle kötümser bir önyargıyla yaşadığı durumları olumsuz olarak değerlendirmeye eğilimli olabilir. Erişkinliğin günlük görevleri ve zorlukları, çocukluktakilere kıyasla tipik olarak daha karmaşıktır ve DEHB semptomlarını yönetmek için pratik becerilere duyulan ihtiyacı daha acil bir endişe haline getirir. Bu nedenle erişkin DEHB tedavisinde psikososyal tedavi yaklaşımlarının rolü önemlidir. Bu gibi noktalarda bireyler, DEHB’nin getirdikleriyle baş edebilmek adına psikoterapi hizmetine ihtiyaç duyabilmektedir. Fakat bu çokluğa rağmen ülkemizde çocuklar için geliştirilmiş eğitim ve psikoterapi programları erişkinler için yok denecek kadar azdır. DEHB’li bireyler ve aileleri için psikoeğitim materyallerinin sınırlı mevcudiyeti nedeniyle DEHB’li erişkinler nispeten yeterli psikolojik desteğe ulaşmakta zorluk yaşamaktadır. Yaşadığımız toplumda halen DEHB’nin belirli uzmanlığa sahip klinisyenler tarafından yönetilmesi gerekliliğine olan bakış açısı eksikliği dikkat çekmektedir. Unutulmamalıdır ki DEHB’ye yönelik psikoeğitim ve psikoterapi hizmetlerinin belirli uzmanlığa sahip ruh sağlığı çalışanı klinisyenler tarafından yönetilmesi gerekir.

Olumsuz yaşam deneyimleri ve bir bozukluk çatısı altında yer alan DEHB’li bireyler sürekli maruz kaldıkları eleştirilerin yanında DEHB’nin armağanlarına da sahiptirler. DEHB’li bireyler canlı, çoşkulu, samimi ilişki kuran, gizli gündemi olmayan, dürtüsel oldukları için doğal, eğlenceli, çoklu merakları, ilgi alanları ve sanatsal bakış açıları olan, hevesli, olaylara farklı bakış açıları geliştirebilen, yeni çözümler ve planlar bulan, yaratıcı, öfkesi uzun sürmeyen bireylerdir. 

Unutulmamalıdır ki yukarıda verilen senaryolara benzer özelliklere sahip herkes DEHB değildir, DEHB tanısı bir psikiyatri hekiminin klinik muayenesi sonrasında yeterli gözlemle birlikte konulan bir tanıdır.

Bedia Kalemzer Karaca – Klinik Psikolog/Co-Psikodramatist

Editör: Buse Karabulut

Kaynakça

Özten Özsoy, E. ve Karaca, B. K. (2023). Erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanı, tedavi ve yaşama yansımaları. Ankara: Nobel Yayınları.


[1] Barkley, R. A., Murphy, K. R., & Fischer, M. (2008). ADHD in adults: What the science says. New York: Guilford Press.

[2] Barkley, R. A., Murphy, K. R., Dupaul, G. I., & Bush, T. (2002). Driving in young adults with attention deficit hyperactivity disorder: Knowledge, performance, adverse outcomes, and the role of executive functioning. J Int Neuropsychol Soc, 8, 655-72.

[3] American Psychiatric Association (2000). Diagnostic and statistical manual of mental disorder-text revision 4. Washington, D. C.

Visited 66 times, 1 visit(s) today
Close