“Şşş! Kızlar Bağırmaz” Filmine Bir Bakış
Bu raporumda Çocuk İstismarı ve İhmali dersi çerçevesinde “Şşş! Kızlar bağırmaz” (Hiss! Dokhtarha Faryad Nemizanand!) adlı filmde istismarın bütün yönleriyle (fiziksel, duygusal, cinsel, sözlü, finansal…) incelenmesi yapılacaktır. Raporumda ayrıca üzerinde duracağım konulardan biri de bu tür istismarların yaşanmaması ve/veya önlenmesi ile yaşandıktan sonraki süreçlerde neler yapılması gerektiği hususunu açıklamaya çalışacağım.
‘’Çocuk istismarı, çocuğun sağlığını, fizik ve psikolojik gelişimini olumsuz etkileyen; ana babanın veya çocuğun bakımı, sağlığı ve korunmasından sorumlu kişilerin, toplumun ya da devletin bilerek ya da bilmeyerek yaptığı hareket ya da davranışlardır.’’[1] Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere suçlu sadece istismarcı değil; anne- baba, toplum, devlet ve hatta bütün insanlıktır. Puran Dırahşende bir kadın yönetmen olması hasebiyle de filmde Şirinkarakteri üzerinde istismara uğrayan bir çocuğun yaşadığı ve yaşayacağı bütün menfi özellikleri afişe etmeye çalışmış. Ve fakat bunu yaparken çocuk istismarında bulunmuştur. Çünkü istismara uğramış, Şirin karakterini canlandıran küçük kızın o sahneleri canlandırarak yönetmen tarafından buna maruz bırakılması istismardır kanaatindeyim. Duygusal porno olduğunu düşünüyorum. Peki nasıl yapılabilirdi? Şirin karakterini canlandıran hanımefendinin çocukluğunda yaşadıklarını o küçük çocuk üzerinden değil de o anları hatırlayarak oynamadan izleyicinin hayal dünyasına bırakabilirdi. Fakat bizatihi küçük kızı buna film icabı maruz bırakarak/oynatarak istismarda bulunmuştur.
Filmin konusuna kısaca değinmek gerekirse, İran yapımı bir film olup çocuk istismarı konusunu işlemiş ve bu istismar sonucunda kız çocuğunun sonraki hayatında yaşadıkları duygu durumları üzerinde durmuştur.
Filmin açılış sahnesine baktığımızda anne-babanın çalışan yoğun insanlar olduğunu ve repliklerinden de anlaşılacağı üzere işlerini ve çalışmayı çok sevdiklerini görüyoruz. Hal böyleyken çocuklarıyla fazla ilgilen(e)miyorlar. Yönetmen ilk sahnede, aslında bu tür ebeveynlerin çocuklarının risk altında olduğu izlenimini vermektedir. Dolayısıyla derste de işlediğimiz üzere ilgili ebeveynler olması gerektiği ve bu tür istismar olaylarının yaşanması halinde önce en yakınlardan başlayarak şüphelenmemiz gerektiğiydi. Bu filmde de istismarcı, ailenin içine kadar girmiş, evlatlarını ona teslim edecek kadar ailenin güvenini kazanmış Muratkarakteriydi.
Sinemada geçerli olan bir kural vardır: kameranın ne gösterdiğine değil ne göstermediğine bakın, çünkü film aslında onu anlatmaya çalışıyordur ve aslında filmin derdi budur. Bu filmde de tam olarak bu kural geçerliydi. Buradan yola çıkarak istismarın fiziki yönünü açıklamaya çalışacağım. Sonradan Şirin’nin anlattıklarına göre hem cinsel hem fiziksel hem de duygusal yönden defaatle istismara uğradığı anlıyoruz. Çünkü istismarcının boğazını sıktığını, onu öldürmekle tehdit ettiğini, kan geldiğini ve itibarını düşünmesi gerektiği hissine kapıldığını yani istismarın birçok unsurunun olduğunu anlıyoruz.
Ebeveynlerin çocuklarını dinlemeleri, onları anlamaları hatta onları aşan bir durum olduğunda destek almaları gerekir, ama filmde bu olmuyor ve anne durumu anladığında kızına şu telkinde bulunuyor: ‘’-şşş… sakın bu durumdan kimseye bahsetme ve o arkadaşlarından da uzak dur!’’ Çünkü toplum baskısından korkuyorlar, çekiniyorlar. Halbuki tam tersi olması gerekiyordu. Çekinmesi, korkması gereken istismarcının yanında toplumun bizzat kendisi olmalıydı. Anne orda kızını susturma yoluna gittiğinde zannetti ki bu olay kapanacak ve hatta tekrarlanmayacak ve Şirin de sonraki hayatında bu olayı unutup hiçbir şey olmamış gibi devam edecek. Fakat küçük yaşlarda istismara maruz kalan çocuklar bunu hiçbir şekilde atlatamıyorlar. Sosyal ilişki kuramıyorlar, evlenemiyorlar hele güvendiği biri tarafından gerçekleşiyorsa ciddi manada travma yaşıyorlar. ‘’Çocukların cinsel istismara maruz kalmaları onlar için, bu suça teşebbüs eden saldırgan için ve de toplum için psikolojik ve sosyal sonuçları, yasal ve ahlaki boyutları ve yaptırımları olan bir sorundur. Çocukluk döneminde cinsel travma deneyimi geçirmek; kurbanın duygusal dünyasını derinden sarsan, onu derinlemesine yaralayan, yaşantısını çok köklü olarak değiştiren ve etkileri tüm yaşam boyunca süren çok acı bir deneyimdir.’’[2] Şirin mahallesini evini hatta çevresini değiştirmesine rağmen yaşadıklarını değiştirememiştir.
Avukatın savunmasına değinmek istiyorum. Mahkeme salonunda maktulün şimdiye kadar yirmi yedi cinsel istismar suçu olduğunu ve tutuklanmadığını söyledi; çünkü hukuk somut delil istiyor. Peki bu çocukların ruhlarındaki yaraları görmeyecek mi?
Bu haklı isyana katılmamak elde değil; çünkü Şirin’nin susturulması aslında bu yaraların daha da büyümesine neden oldu. Şirin, annesi ve babası tarafından istismar ve ihmal edilmiştir. Ve Şirin herkes tarafından yalnız bırakılmıştır.
Okulda derdini hocaya anlatmaya çalışmış, fakat hocası çeşitli bahanelerle onu dinlememiş ve oradan uzaklaşmıştır. Bu da Şirin’in daha içe kapanık olmasına sebep olmuş. Hem ailesi hem de hocası tarafından ihmal edilmesi istismarı daha da kuvvetlendirip içine atmasını engellememiştir. İstismarcının ona okuldan sonra cinsel istismarda bulunması; Şirin’in artık okula gitmek istememesi, ağlayıp sızlaması, yalnız kaldığında yanında onu korkutan birinin olduğunu düşünmesi, geceleri uyuyamaması, kabusla uyanması gibi şeyleri, istismara uğrayan kişinin özellikleri olarak görmekteyiz.
Filmde dikkatimi çeken bir başka husus, bu tür durumlardan adli makamların haberi olduğunda çocuk şubeye gitmesi ve burada bir pedagog tarafından ifadesi alınması ve bu ifadenin yirmi beş dakikayı geçmemesi gerektiğiydi, ama bu olmadı. Küçük kızın ifadesini komiser ve Şirin’nin avukatı almaya gitti. ‘’Çocuklar tehdit altında olduklarını hissettiklerinde, baskı yapıldığında, korktuklarında ve anlayışla karşılanmayacaklarını hissettiklerinde yaşadıkları bu travmatik olayı inkâr edebilmektedirler.’’[3]
Başka bir husus ise Şirin karakterinin geceleri kâbus görmesi, uyuyamaması tırnak etlerini yolması.
‘’Kısa dönemli etkiler istismarın hemen ardından meydana gelen, kronik olmayan ve yaş faktörü ile ilintili akut etkilerdir. Yapılan birçok çalışmada cinsel istismarın çocuklar üzerinde etkisi incelenmiş ve anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Bu çalışmalardan bazılarında cinsel istismara maruz kalan çocuklarda kısa dönemde anksiyete, insomnia, somatizasyon, amnezi, uyurgezerlik ve çeşitli fobiler ortaya çıktığı saptanmıştır.’’
Yine dikkatimi çeken başka bir durum var: sadece sinema ve film kültürümden yola çıkarak çıkarımda bulunuyorum. Murat karakterinde Tourette Sendromu (tik bozukluğu) görülmesi yönetmenin aslında bu karakterin de istismara uğradığını bizlere sezdirmeye çalıştığı bir husustur. Evlilik öncesi geçirdiği travmalar, gördüğü halüsinasyonlar sonucu bileklerini kesmesi istismara uğrayan bireylerin kendine yönelttiği tahrip edici davranışların en bariz göstergelerinden biriydi.
Sonuç: çocuk istismarının önlenmesi için medyanın (sosyal,görsel,yazılı…) ciddi bir şekilde uzmanların da desteğini alarak doğru yayınlar yapması gerekir. Hukuk düzenlemeleri için hukukçuların yanında bu işin eğitimini almış uzman pedagoglar birlikte çalışmalıdır. Bütün bunların ötesinde ebeveynler çok iyi eğitilmeli ve en etkili önleme yöntemlerinden biri hatta en mühimi çocuklara avazlarının çıktığı kadar bağırması gerektiği öğretilmelidir. Tabii toplum sağır değilse!
[1] https://dergi.diyanet.gov.tr/makaledetay.php?ID=1166
[2] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/199993
[3] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/199993
- Kurak Günler: Türk Entelijansiyasının Taşra Kurgusu - 2 Haziran 2023
- Uykusuz Aydın’ın Yolculuğu: Kış Uykusu - 27 Aralık 2022
- İskandinav Sineması – Oslo, 31 Ağustos İncelemesi - 7 Mart 2022