Yazar: Mehmet Emin Karakeçili

Film İncelemesi

Kurak Günler: Türk Entelijansiyasının Taşra Kurgusu

Emin Alper’in yönettiği ve başrollerinde Selahattin Paşalı ve Ekin Koç’un yer aldığı Kurak Günler, bir süredir...

Film İncelemesiİnceleme

Uykusuz Aydın’ın Yolculuğu: Kış Uykusu

                       ...

Film İncelemesiİnceleme

İskandinav Sineması – Oslo, 31 Ağustos İncelemesi

*Bu yazı filmin sürpriz gelişmelerini ele vermektedir. Joachim Trier’in filmi Oslo, 31 August. 31. İstanbul Film Festivali...

Makale

İstismarı Anlatırken İstismarda Bulunmak

“Şşş! Kızlar Bağırmaz” Filmine Bir Bakış Bu raporumda Çocuk İstismarı ve İhmali dersi çerçevesinde “Şşş!...

Film İncelemesiMakale

Metin Erksan’ın “Geçmiş Zaman Elbiseleri”ndeki Sinematografik Üslûbu

Sinema ilk filmin 1895’te, ilk renkli filmin 1902’de yapıldığı zamandan  bugüne kadar sinemanın ne olduğu meselesi hep tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmada sinema iki koldan gelişimini sürdürmüştür. Bunlardan birincisi, popüler sinema, piyasa filmi, ana akım sinema olarak bilinen Hollywood sineması gibi adlarla anılan bu sinemanın  temel amacı müşteridir. İlk hedefi para kazanmak olan bu filmler, izleyici sayısına önem verdiği gibi izleyiciyi yormamaya, rahatlatmaya ve düşündürtmemeye de önem verir. Bellli bir anlatı ve çekim kalıbı vardır ve bunun dışına çıkmayan filmler için bu kavramlar kullanılır. İkincisi ise sanat filmi, festival filmi, öteki sinema, Fransız Yeni Dalga sineması, auteur sineması gibi ana akım sinemanın tam karşısında duran ana akım dışı sinemanın amacı izleyici için film yapmak değil, izleyiciye film yapmaktır.

Yeni Dalga sinemasında  her  yönetmenin kendine  has bir üslûbu vardır.  Bu Yeni Dalga  sinema anlayışına göre mühim olan  filmin  yapımcısı, oyuncusu değil, yönetmenin kendisidir. Yönetmen kamerasının kadrajına hiçbir şekilde sınırlama getirilmez. Yönetmen, içkin ve aşkın sinematografik üslûbuyla  filmin  biricik  sahibi  tek ‘yaratıcı’sıdır. Bu çalışmada Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 1939 yılında  yayımladığı ‘’Geçmiş Zaman Elbiseleri’’ adlı hikâyesini, Türkiye’de kendi sinemasının dilini oluşturan yazar yönetmenlerden biri  olarak kabul edilen  Metin Erksan’ın kadrajından okumak amaçlanmıştır. Hikaye ve filmin detaylı  bir  özeti  verildikten  sonra  hikâye  ve  filmden alıntılar yapılıp yönetmenin hayal dünyasında yarattığı imaj ile sinematografik üslûp olarak  kendi ölçülerine göre  yeniden  diktiği bu‘’Geçmiş Zaman Elbiseleri’’ni  ne  ölçüde  kendisinin  kılıp kılmadığı hikâye ile karşılaştırılarak sorgulanmıştır.