Yazar: 18:00 Öykü

Hasret

Eczanenin kapanış saatine az kalmıştı. Karşımda gözleri belli ki birkaç saat önceki ağlamanın etkisiyle şişmiş genç bir kadın ve eşi bekliyordu. İsmi Selma’ydı. Sürekli ilaçlarını benim eczanemden alırlardı. Gide gele tanışmıştık. Onlar bana güvenirlerdi ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya gayret ederdim. Yine daha öncekilere benzer bir durum oluşmuştu, reçetelerinde yazan ve kara borsaya düşmüş ilaçları depolarla, eczanelerle görüşerek bulmaya çalışıyordum. Aylardır bir çocuk sahibi olmak için maddi ve manevi uğraş veren hastalarımın tedavilerinin eksik kalmaması için ilaçlarına zamanında ulaşmaları gerekiyordu.

Hava kararmaya başlamıştı. Sonbaharın son ayının son günlerini yaşıyorduk. Arada ufak ufak yağmur damlaları dökülüyor; toprağa, havaya, kalplere bir ilaç gibi şifa veriyordu. Çalışanlarımı bugün evlerine erken göndermiştim, yaklaşık yarım saat sonra ben de eczanemi kapatıp evime dönecektim. Neyse ki sonunda çalıştığım depolardan birinde Selma’nın ilacını bulmuştum. Tüm uğraşlar, karşımda duran göz kapaklarından yüzüne hüzün gölgesi vurmuş kadının ufacık gülümseyişine değerdi. İçimden bu kez tedavi sonuçlandığında olumlu olmasını tüm kalbimle diledim. Reçetede yazan diğer ilaçların kullanımını anlatırken beni dikkatle dinlediler. Hayata güzel bakmayı ve güler yüzlü olmayı severdim. Fakat mesleğimi yaparken karşılaştığım bazı hastalara karşı güler yüzlü olmaya özellikle dikkat ederdim. Yaşça büyük bazı hastalarım, çocuklar, vücudu kendinden ağır hastalıklarla savaşanlar bunlardan bazılarıydı. Bu hastam da onlardan biriydi. Selma gözlerini bebek ürünlerinin olduğu rafa çevirdi. Emzikler, biberonlar, diş kaşıyıcıları, pişik kremleri, bebek şampuanları, mamalar… Rengarenk raflarda diziliydi hepsi. Selma gezinirken eczanenin kapısı yeniden açıldı. Üzerinde rengi solmuş gül pembesi montuyla bir genç kadın, biri kucağında, biri elinden tuttuğu iki çocukla içeri girdi. Çocuklar hava şartlarına göre ince giydirilmişlerdi. Kucaktaki çocuğun ellerinin üzerinde kırmızı kırmızı, yanığa benzer lekeler vardı. Diğer çocuk bir bana bir renkli raflara kaçamak bakışlar atıyordu. Genç anne yorgun görünüyordu.

Sonra Selma’nın bakışları çocuğunkilerle buluştu. Kızarmış gözler önce çocuğa, sonra kadına ve kucaktaki diğer çocuğa çevrildi. Solgun pembe montlu kadın gebelik testi isterken Selma’nın yüzünde kırgın bir gülümseme belirdi. Bir kez daha kadına baktı. O bakış bana çok fazla şey anlatıyordu. Umutla çabalayan bir kadının gerçekleşmesini en çok arzuladığı düşlerinden birini bir başkasında farklı olasılıklarla seyrettiği o kısacık anda iyi bir romanın son sayfalarını okuyormuş gibi hissettim. İkisi de farkında değildi fakat bir şey daha öğrendim o gün. Hayatta ne çok renk ne çok sınav vardı. Ve hasret iki heceye sığamayacak kadar derin bir yaraydı.

Editör: Gülhan Tuba Çelik

Zülal Nimet Demirel
Latest posts by Zülal Nimet Demirel (see all)
Visited 67 times, 1 visit(s) today
Close