Yazar: 18:05 Röportaj

Hasibe Çerko’yla 5 Soru-5 Cevap (Ne Dersiniz)

Yazarlık hayali kuranlara veya genç yazarlara tavsiyelerinizi sorsak, ne dersiniz?

Her şeyden önce çok iyi bir okuyucu olsunlar derim. Bir kitabın özümlenerek okunması aynı zamanda bir yazı biçimidir. Yazar doğaya (taş ve ağaçla birlikte bütün bir canlılık temelini ve insanın özünü içeren bütünlüğe) aşık olmalı, uyumu, ahengi, evrenin müziğini hissetmek için susuzluk çekmeli, temiz bir kalple hareket edip kalbin yüzüyle görmeye çalışmalı. Fakat görmek yalnızca dış dünyayı doğal ortamı içinde basitçe algılamaktan fazlasıdır. Zincirlerinden özgürleşmek arzusuyla yazmak ama her özgürlüğün yeni bir tutukluluk anlamına geldiğini idrak ederek ve buna rağmen hep en güzel başlangıç için çalışmak, yorulmak, çok istemek şahsen kendi yazın serüvenimin kısacık özetidir. Başka açıdan: Dilin sahillerinde teyakkuz halinde bekleyiş için yeni hazırlıklar yapmak ve rüya görürmüşçesine bir yerden bir yere gitmek, yeni toprakların, yeni dilin, bambaşka erdemlerin özlemini çekmek, başkaya olan iştiyakla okumak, okumak, doğayı, ağaçları, tabiatımı hissetmek, tarihte insanın deneyimine tanıklık etmek, yaşamı ve ölümü, sevgiyi anlamaya çalışmak. 

Genç yazarların duygularına tercüman olacaksa eğer, şu sözleri not düşmeyi bir zaruret addederim: yoksunluğun aslında yalnızca dünyamızın sınırlarını tanımamaktan kaynaklandığını, bütün bir insani ve ilahi zenginliğin içten dışa, dıştan içe çepeçevre bizi kuşattığını, huzur bulmak için yaşamı hissederek, benliğimize zaten yazılmış olan latif öyküleri minnetle hissedip hayalden öte yaşamaya çalışarak ama temiz bir kalple yaşayarak yürüyüp geçip gitmenin muhteşem bir tecrübe olabileceğini bilmeliyiz. Eserin yazılı kitapla sınırlandırılamaz bir vergi olabileceğini, insanın iç ve dış dünyasının çok zengin kudretlerle sarmalandığını, esirgendiğini, sevildiğini, arzulandığını da.

Tek kitapla silinip gidenlere ve ne olursa olsun yazmaya devam eden ama yayınevleri tarafından reddedilenlere ne dersiniz?

Eskitilemeyecek bir kitap silinmez. Yazarı silmek istese bile silinmez. Edebiyat dünyasında çok az sözle bizatihi tarih ve bizatihi şiir olmuş kitaplar yok değil.  

Reddedilirse de iradeye sahip çıkmakla yükümlüdür bir yazar. Evvela kendi tekil varoluşundan daha büyük bir benliğin onu arzuladığını bilerek, bir başkası tarafından düşünüldüğünü bilerek yazmalı. Çünkü yazı evrenin içine yazılmaktadır. O öyle bir uzamdır ki, ona açılanı karşılar, kuşatır, sever. Bütün bunları hesapsızca bahşeder sevgiyle hizmet etmeyi bilenlere.  

Hasibe Çerko hakkında ne dersiniz?

 Anlatılmaz bir ihtiyaç halinde bütünlüğün müziğine açılmış, yükü dünyanın zengin ve saklı toprakları olan bir gemiyim. Ölçüsüzce geniş, zengin bir iç dünyam var. Bununla birlikte hep tazelenen kutsal bahçeleri saran ilksel bir yurt, bir sıla özlemi çekiyorum. Ruh hâlimi özetlemem istenirse şu iki sözcük belirleyici olacaktır: bekleyiş ve özleyiş.   

Sponsor bulamayan ama iyi yazarları -no name- bünyesinde bulundurmasına rağmen matbuya geçemeyen dergicilere ne dersiniz?

Dert etmesinler bence. Dijital mekânın kendine has erişim imkânı hatta bir büyüsü var.

Yeniden hayat güzel olur mu, ne dersiniz?

Hayat daima yenidir. Büyük akış ve dil okyanusunun önünde her an oluş içersindeyizdir, yani parıldayıp solgunlaşırız her an, ancak insanların pek azı bunun farkına varır. İnsan her eyleminde yaşamı ve ölümü tecrübe eder. Herhalde sonuncu doğuşa erişinceye dek bu böyle devam edecektir. Ben zannetmiyorum ki, eserde uzama dönüşerek açılan ölümden başkası olsun. Kendimizi gerçekleştirebilmemizin en imkânsız, en mucizevi imkanıdır ölüm. Her sevgide, her  dilde hep yeniden doğuşumuz bu yüzdendir, baharla çiçeklenen ağaçlar gibi, ilk filizler ve ilk kökler gibi. 

Visited 9 times, 1 visit(s) today
Close