İngiliz edebiyatına hep önyargıyla yaklaşan biri olarak Büyük Umutlar kitaplığımda uzun zamandır bekliyordu. Nihayet cesaretimi topladım ve tüm önyargıma rağmen elime alarak okumaya başladım.
Büyük Umutlar, baş karakter olan Pip’in çocukluğundan yetişkinliğine kadar hayatına tanık olduğumuz ve ‘bildungsroman’ olarak bilinen tarzda bir kitap. Pip‘le ilk karşılaştığımızda kendisi Kent bataklıklarında yaşayan bir yetimdir, romanın sonunda ise yetişkin biri.
Pip’in ahlaki ve psikolojik gelişimi romanın odak noktasıdır.
Büyük Umutlar, geleneksel değerlerin ciddi şekilde azaldığı bir zaman sürecinin ürünüdür. 19. yüzyılın kendini arayan ve yok eden fantezilerini tasvir eder ve terbiyeli ama yoksul bireyin boş gezen fakat varlıklı sosyeteden daha değerli olduğunu iddia eder.
Dickens, kendi zamanı için gerçek beyefendi statüsünü yeniden tanımlar ve paranın insanları nasıl değiştirebileceğini ve sınıf ayrımları yaratabileceğini vurgular.
Büyük Umutlar, taşradan şehre taşınan, sosyal merdiveni bir bir tırmanan ve masumiyetini yitiren genç bir adamın ilerlemesini tanımlayan yirminci yüzyılın gelişen romanının öncüsüdür. Bu açıdan bana günümüz insanını anımsattı Pip. Zenginliğe kavuşunca yavaşça evrilen, gerçek dostlarını artık beğenmeyerek onlardan uzaklaşan, burnu büyük tavırlarıyla bir müddet sinir krizi geçirmeme sebep olsa da romanın sonunda gerçekten takdir ettiğim ve gözümün dolmasına sebep olacak kadar olgunluk sergileyen, o duygudan bu duyguya sürükleyen unutulmaz bir karakter oldu Pip benim için. İsterim ki herkes tanısın.
Bir de benim gibi İngiliz edebiyatından uzak duranlar dahi okusun ve önyargısını kırsın derim.
- Margaret Atwood ile Başka Dünyalara Yolculuk - 28 Haziran 2020
- Bütün İsimler Kitap İncelemesi - 7 Nisan 2020
- Notre Dame’ın Kamburu Müzikali - 2 Nisan 2020