“Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura” Ayfer Tunç’un 2018 yılında Can Yayınları’ndan çıkan muhteşem romanı. Kitaba başlamadan adından anlıyoruz klasik bir aşk romanıyla karşı karşıya olmadığımızı. Delilik, ölüm-kalım, ihtimal, aşk, hastalık, umut, umutsuzluk… Aşıklar delidir, uzak mesafelerde aynı nefesi soluyan aşıklar delidir. Birbirlerine nefes olmaya çalışan aşıklar delidir. Acıyla birbirine kenetlenen aşıklar delidir ve hep iki seçenek mi vardır? Yazı ya da tura… İhtimaller içinde yüzen aşıklar delidir. Yazı turaya bel bağlamayan aşıklar delidir. Aşıklar delidir ve “ya’aburnee”[1]

-Onun için taşıdığım anlamdan emin olamamak sonumu hızlandırıyor. Gelecek olan daha çabuk gelecek, biliyorum.

-“Sanki derimin altında benden daha büyük bir şey var ya da beni yutmuş bir boşluk,” diyor. “Bu şey her neyse bedenimi zorluyor. Kendimi bir gün yırtılacakmışım, paramparça olacakmışım gibi hissediyorum. Varlığımla yetinemiyorum.

– Acı çünkü geçici. Acı çünkü geleceksiz. Yarına dair küçücük bir umut bile yok.

-Ne acı bir kırgınlık: bensiz yaşayabilmek. Varlık, var olduğunu bilmekle yetinemiyor, yüz on milyardan biri olmayı kaldıramıyor, bu yüzden özel biri için özel bir şekilde var olmak istiyor.

-Hayat herkes için ne kadar güzel ve zorsa benim için de o kadar güzel ve zormuş gibi yapıyorum.

-Bir evin ışıkları insanı mutsuzluktan öldürebilir de dipten yüzeye çıkarabilir de.

-Eskiden acıklı bile olsa illa bir güzellik bulduğum şeylerin beni acılaştırmış olduğunu çok geç anlamış olmam da ayrıca acıklı geliyor bana şimdi. Ama bunu bilmek durumumu değiştirmiyor, şimdiki zaman iyileşmiyor, güzelleşmiyor.

-Ama gülecek bir şey olmalı, insan zorla gülecek bir şey bulamıyor. Hayat uzun süredir bana gülecek bir şey vermiyor. Gerçi eskiden de vermezdi, kendim bulurdum, şimdi aramaya gücüm kalmamış gibi hissediyorum kendimi.

– Bir gülümseyişe tutulmak lanettir. Sen ona kuştüylerinden, pudralardan, bulutlardan yaptığın bir kalp verirsin, o sana siyah taştan bir kalp verir. Sen, sana taştan da olsa bir kalp verdi diye sevinirsin, çıldırırsın sevinçten. Ama o verdiği taştan kalbi ikide bir elinden alır, kafana vurur, canını yakar, sonra sana geri verir, acıdı mı diye sorar bir de.

-Bir sen varsın ya da var sayılırsın.

Sonra bir gün olmayacaksın.

Sonra ben gene benle kalacağım.


[1] Kitapta çokça geçen, birinin ölümüne dayanamayacağını düşündüğü için ondan önce ölmeyi dilemeyi anlatan Arapça sözcük.

Visited 10 times, 1 visit(s) today
Close