“Bana Yusuf’u soruyorsun öyle mi?” ile başlar, “Bana Yusuf’u sordun, gel seni şöyle bi dolaştırayım” diye biter roman.
Hikâyelerin en güzelidir Yusuf. Yusuf’u arayan Yusuf’u bulur. Yusuf’un değdiği her nefs, aslına biraz daha yaklaşır. Yüzüne bakan bir daha bakmak ister. Yusuf’taki güzellik, dünyaya küstürür de kalbindeki hakiki aşkı yeşertir.
İyi de kimdir bu Yusuf? Hülyalara dalar, Züleyha misali. Zindanlara dalar, dipsiz kuyular misali. Yolsuzuna, çarksızına, itine kopuğuna, düzenbazına, polisine, dervişine, adalet sarkacına, kader mahkumuna, kargasına, ruhuna ışık olur. Ona görünenler, rüyalarında belirenler, sabır ipine tutunur da kurtulur. Siz deyin falcı, ben diyeyim bir abdal rüyacı. Kâh kaçakçı kâh kitapçı, arabacı yahut satışçı.
İyi de kimdir bu Yusuf’u arayan? Olsa olsa kalpten kalbe bir seyyahtır. Dedik evvel, Yusuf’u arayan Yusuf’u bulur. Kırk akıllı, deli divane kuyuya atılan Yusuf taşını çıkaramamıştır, der Onur Orhan.
Karakterler baştan sona, zihninizin tiyatro perdesinde sahne alıyor. Kimsenin bilmediği yahut görmezden geldiği, ötekileri, yeraltı insanlarını tanımak ve onların mahalinde kullanılan argo dil, kimine ağır gelebilir. Ne var ki, anlatılanlar hayatın su götürmez gerçekleri ve bir o kadar acımasız, anadan üryan insanlık hakikatleridir. En akılda kalıcı tiplerden biri Piç Necdet, anlattıkları ise bilhassa Zeki Demirkubuz’un “Masumiyet” filmindeki Haluk Bilginer’in uzun tiradını anımsatıyor. Yusuf’u bulma aşkıyla, bir çırpıda merakla okunan, sürükleyici bir roman “Yusuf’u Bulmak”.
Kitaptan alıntı:
“…bir adam çok el öptürüyorsa ya da oturduğu yerde dürtsen sana yer açıyorsa onun ya büyük olayı vardır ya da her yola gelir. Büyük olayı vardır, hedefine kitlenmiş tazı gibi başka hiçbir şeyi umursamaz, kendine verdiği göreve sadıktır anlayacağın ya da karaktersizdir, her bok olur.”
“En çok şeyi severdik: Kadifeden kesesi… Hüzünlüydü, ayrılık kokardı ama severdik. Ayrılık koktuğu için mi severdik, iki yalnızdık, birbirimizden umut mu dilenirdik bilmiyorum ama severdik.”
“… Soyundukça nesneden, perdeleri açıldı
Zahir ile batına işte böyle varıldı
Yücelerden geçildi, cücelerden seçildi
Savaş nedir bilmezdi, savaş insan içinde…”
Künye: Yazar Onur Orhan. Roman “Yusuf’u Bulmak”, 127 sf, 2019, Can Yayınları
- “Yusuf’u Bulmak” Ya da Bulamamak - 24 Temmuz 2020
- Bir Büyülü Gerçeklik İncelemesi: Puslu Kıtalar Atlası - 17 Haziran 2020