Yazar: 18:29 Deneme

Tik Tak

Bir gün öleceğim için annemle babamı suçluyorum. Onlar olmasaydı ben, bırakın bir gün ölmeyi, belki de hiç doğmayacaktım bile. Her anne baba, çocuğunun bir nevi katilidir…

Benim de katilim annemle babam oldu. Beni dünyaya getirerek herkeste olan ölüm saatini üzerime, bir gün öleceğim hissini de içime fırlattılar. O ölüm saatinin tik taklarını sayıyor, içimdeki bu ‘öleceğim’ hissiyle yaşamaya çalışıyorum şimdi…

Tik tak… Saatin çalışması durmuyor. Bir… iki… üç… Bilmem kaç dakika kadar geçiyor, kendimi çekip çıkaramadığım bataklığa daha çok çekiliyorum. Ölüme dakika dakika yaklaşıyorum sanki. Kimsenin kurtuluşu olmadığı gibi, benim de kurtuluşum yok biliyorum, kurtulamayacağım…

Tik tak.. Saat, bir saniye daha alıyor ömrümden, dışarıda köpeklerin havladığını, arabaların sokaklardan vızır vızır geçtiğini işitiyor kulaklarım. Dünya fazlasıyla gürültülü ve ben gürültüsüne ayak uyduramıyorum…

Tik tak… Kulaklarımın sesleri duyduğu yere, dışarıya çıktım, yürüyorum. Yürürken iki gözümü de, yüzyıllardır hüznün bir libas gibi üstüne geçirilmiş insan yüzlerini görmek istemediğimden, gökyüzüne diktim. Gökyüzü bugün grimsi bulutlarla kaplı. Yağmurun, damlalarıyla yeryüzünü selamlayıp selamlamayacağıysa meçhul. Gökyüzüne diktiğim iki gözümü de alıp yürümeye devam ediyorum. Bu hem yeryüzünde, hem gökyüzünde, hem de bende hâkimiyet kurmuş olan depresif hâlden bunalmış durumdayım…

Attığım her adımla etrafımdaki seslerin yok olduğunu, gördüğüm yüzlerin bulanıklaştığını görüyorum. Karanlık, zihnimi ele geçirdikçe bulunduğum zemin ayaklarımın altından kayıyor. Dünya’ya sımsıkı tutunmama rağmen dünya bana, beni üstünden düşürmeye niyetli olduğunu belli ediyor. Korkuyorum…

Korkumu açığa vurmamaya çalışıyorum. Çünkü açığa vurursam eğer, korkularım urgan olup boğazıma dolandıkça dolanacak, o dolandıkça ben, urganın boğazıma dolanan katman sayılarında boğulacağım…

Ben açığa vurmasam da korkular, üzerimde izler bırakarak açık ediyor kendini. Konuşma şeklimi, hatta gülme şeklimi değiştiriyor mesela. Konuşmalarım karşı tarafta benim bir robot olduğum hissini uyandırıyor, donuk donuk konuşuyorum. Eskisi gibi kahkaha atamıyorum bir de. Attığım tüm kahkahaların fazlasıyla yapay, fazlasıyla samimiyetsiz olduğu duyuluyor insanlar arasından. Ne kadar çabalarsam çabalayayım, korkularımdan arınıp eski hâlime dönemiyorum.

Tik tak… Korkular öylesine köşeye sıkıştırıyorlar ki beni, sonunda galip geliyorlar bana, açığa çıkıyorlar içimden. Onların galip gelip açığa çıkmalarına izin veriyorum…

Zaman doluyor, saat çalışmayı bırakıyor, yere düşüp tuzla buz oluyor. O yere düşüp tuzla buz olurken ömrümden çaldıklarının tek bir tanesini bile geri vermiyor. Bağırmak istiyorum, sesim çıkmıyor; kaçmak istiyorum, biri kaçmamı önlemek istercesine tutuyor sanki beni, kaçamıyorum. Çaresizim…

Ezo İdil Çöl

Ezo İdil Çöl
Latest posts by Ezo İdil Çöl (see all)
Visited 12 times, 1 visit(s) today
Close