İlk romanı Arkadaşlarla Sohbetler ile 2017’de büyük bir sıçrayış yaşayan Sally Rooney, başarısının tek seferlik olmadığını çıkardığı başarılı kitaplarıyla belli etti. Dördüncü romanı; Intermezzo, aralarındaşimdiye kadarki en gelişmiş ve dokunaklı olanı.
Intermezzo, iki İrlandalı kardeş olan, 32 yaşındaki bir Dublin avukatı Peter Koubek ve 22 yaşındaki bir satranç dehası Ivan hakkında. Aynı zamanda birbirleriyle ve hayatlarındaki kadınlarla olan sorunlu ilişkileri bu kitabın ana faktörlerinden sadece bir tanesi. Ivan, henüz küçükken anneleri onları bırakıp başka bir adamla taşınınca, kardeşler esas olarak 1980’lerde Slovakya’dan İrlanda’ya göç eden bir mühendis olan babaları tarafından yetiştirildiler. Kardeşlerle, yıllarca kanserle savaşan babalarının ölümünden kısa bir süre sonra tanışıyoruz. Boşlukta olan iki kardeş, aynı soruyla mücadele ediyorlar: “Hayat hangi koşullar altında katlanılabilir?”
Rooney’nin çalışması boyunca tutarlı olan basit cevabı, hayatı sadece katlanabilir değil aynı zamanda zengin ve anlamlı kılan şeyin, sevgi ve derin sohbetler aracılığıyla başkalarıyla romantik ve platonik bağlar kurmak olduğudur, ki bunu da söylemesi kolay fakat yapması zordur.
Intermezzo, bolca keder ve çekişmeyle dolu olmasına rağmen, Normal İnsanlar (2018) ve Güzel Dünya, Neredesin? (2021) dahil olmak üzere, Rooney’nin ilk romanlarından daha az rahatsız edici ve tam olarak gülücüklerle dolu olmasa da daha mutlu. Genellikle ince ve hassas konularla ilgili sürekli yankılanan konuşmalar, arada bir ruhu açığa vuran, bazen örtük, bazen de hüzünlü ve dolambaçlı bir şekilde devam eder. Karakterlerinin duygusal iletişimlerinin fiziksel ifadeleri olan yakınlaşma sahneleri her zamanki gibi güzel. Ancak Intermezzo; sorunlu, giderek yaşanmaz hale gelen bir dünyada nasıl yaşanacağına ilişkin güncel sorulara odaklanmak yerine daha çok aşk, kayıp ve gönül yarasının psikolojik sonuçlarına odaklanıyor.
Başlık hakkında: Drama, opera veya müzikal eserlerde bir mola anlamına gelen intermezzo kelimesi, zengin bir yemekteki öğünler arasında hafif bir damak temizleyici olarak da ifade edilebilir. Ancak Rooney’nin romanıyla daha alakalı olan tanım, satrançta beklenmedik bir hamle olduğu duygusudur. Rooney’nin karakterlerini satranç tahtasındaki taşlar gibi sürekli yeniden düzenlediği Intermezzo‘nun anlatımında, oyunun kurallarını değiştiren pek çok sürpriz hamle yer alıyor.
Romantik engeller olmadan bir Rooney romanı olmazdı. Peter’inkiler biraz karışık. Peter, aylardır arada sırada kendini seks işçiliği yaparak destekleyen üniversite öğrencisi Naomi ile cinsel ve aynı zamanda sessizce ilerleyen finansal bir ilişki içinde. Naomi’ye düşkün fakat aynı zamanda şimdilerde Modern Edebiyat profesörlüğü yapan, üniversite aşkı Sylvia Larkin’e olan kalıcı aşkı bir türlü aklından çıkmıyor. Sylvia, Peter’den altı yıl önce gerçekleşen ve atlatması güç bir kazadan sonra, onun hayatını mahvetmek istememe bahanesiyle ayrıldı. Peter onu asla atlatamadı bu da onu Naomi’ye boşa umut verme konusunda kendini suçlu hissettiriyor. Peter, Naomi’yi çoğunlukla kirli, gürültülü ve yasadışı paylaşılan dairesinde görürken, o ve Sylvia, yağmurda tanıdık sokaklarda medeni yemekler ve kol kola gezintiler için düzenli olarak buluşuyorlar. (Bu romanda hep yağmur yağıyor.) Sylvia’nın dersleri ve Peter’in kadın çalışanlarına karşı aşağılayıcı bir kıyafet kuralına sahip olan bir şirkete karşı kazandığı büyük ayrımcılık davası hakkında eforsuzca konuşuyorlar. Rooney, Peter’in Sylvia’da bulduğu muazzam rahatlığı o kadar iyi bir şekilde iletiyor ki kendimizi Sylvia’nın varlığının derin yenileyici haznesini içimizde hissederken buluyoruz.
Abisi, Peter ne kadar dominant ve hırslı ise Ivan da bir o kadar sosyal açıdan garip ve ağzı sıkı. Teorik fizik diplomasına rağmen sadece satranca odaklanmak istiyor. Bu yüzden kendine finansal açıdan yetecek kadar iş üstleniyor.
Dublin’in birkaç saat dışındaki yerel bir sanat konseyinde oynadığı satranç turnuvasından sonra, Ivan’dan on dört yaş büyük olan ve alkolik kocasından suçluluk duyarak ayrılan Margaret, onu gece için kiraladığı konaklama yerine götürüyor. Bu kenara atılmış iki insan arasında ortaya çıkan geçici ama yoğun bağlantı romanın en büyük zevklerinden bir tanesi.
Kardeşler, Sylvia’nın ısrarından sonra akşam yemeği için bir araya gelince, Ivan dikkatli bir şekilde yeni ilişkisinden bahsediyor. Peter’den gelen küçümseyici tepki, Ivan’ın “Tüm hayatım boyunca senden nefret ettim.” diyerek karşılık vermesine neden oluyor. Intermezzo, kardeşlere özel yüklü dinamiği ile Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşleri’inde, Elizabeth Strout’un Burgess Çocukları’nda, Sam Shepard’ın Gerçek Batı‘sında ve hatta James Herriot’un Büyük ve Küçük Tüm Yaratıklar’ında aşina olduğumuz klasik bir edebi temaya dokunuyor. Roman ayrıca, Rooney’nin dipnotlarında usulüne uygun olarak alıntı yaptığı Hamlet, The Waste Land, The Golden Bowl ve Ulysses gibi çeşitli edebi klasiklerden parçalanmış alıntılara da sahiptir. Ama bu bilginliğin gözünüzü korkutmasına izin vermeyin. Sevilen metinlerden alıntılar yerleştirmek, aynı zamanda saygı göstermenin ve farklı anlam katmanları yüklemenin bir yolu olarak son zamanlarda yazarlar arasında popüler hale geldi.
Intermezzo, sizi bir tane bile yanlış hamle olmadan, hak edilmiş ve hareketli doruk noktasına itiyor. Kaybı ve acıyı nasıl kabul edeceğinizi öğrenmekle ilgili bu hikâye, nihayetinde yaşamın tüm pencerelerini ve kapılarını sonuna kadar açmanın heyecanını içeriyor: “Her şey ışığa ve havaya maruz kalır. Hiçbir şey korunmadı, artık korunacak hiçbir şey kalmadı.”
Rooney’nin karakterlerinin üzerinde durduğu başka bir soru: “Hayat neye uyum sağlayabilir, bir insan kırılmadan içinde ne kadar taşıyabilir?“ Görünüşe göre – tıpkı bu roman gibi – oldukça fazla.
Kaynakça
Heller McAlpin, ‘Intermezzo’ is Sally Rooney’s most moving novel yet, NPR , September 24 2024.
https://www.npr.org/2024/09/24/nx-s1-5100222/intermezzo-review-sally-rooney
Çeviri: Gülçin Yurdaer
Editör: Melike Kara