Yazar: 18:07 Deneme

Robin Hood Devri

Masallarda iyi bir kahraman olan, zenginden alıp fakire veren Robin Hood değişti. Şimdi zengin hayal gücünden alıp fakir hayal gücüne satan birisi/birileri oldu. Tweetler, fotoğraf açıklamaları, sevdiğimiz insanlara hitap şekillerimiz, ilişkilerimiz; kimden yaratıcı, değişik, kulağımıza hoş gelen, bunu söylersem daha iyi görünürüm diye düşündüğümüz ne varsa kopyala yapıştır yapıyoruz. Artık herkes birilerinden alıp çoğu zaman kimseye vermeden daha çok benim olmalı, bu benim düşüncem olarak görülmeli diye düşünüyor. 

Robin de döneme uyum sağladı. Tam bir bencil. Sadece düşünceler veya hayal gücü de değil yaşam tarzlarını da çalar olduk. Özendiğimiz her şeyi kendi yaşantımızda istiyoruz. En güzel evler en güzel eşyalar bizde olmalı. İçinde yaşayanlar mutsuz mu? “N’apabilirim aldığım köşe takımının güzelliğine baksana.” “Aynısını bir ünlüde gördüm aldım. Çünkü onun varsa benim de olmalı. Zevkim değilse bile.” Şimdi sırada eve arkadaşlarımızı çağırmakta, gelsinler ki yeni aldığımız eşyaları gösterebilelim. Bir sıkıntısı bir derdi varsa önce dinler gibi yapalım konuşmak için sıramızı bekleyelim ve sıra bize gelince yine birilerinden duyduğumuz düşünceleri, tavsiyeleri kendimizinmiş gibi karşımızdakine satalım. Ama bu esnada yeni aldığımız kahve fincanlarında kahvelerimizi servis edip arkadaşımızın ” aa ne kadar güzelmiş nerden aldın?” sorusunu bekleyelim. Çünkü o kadar da bencil olmamak gerekiyor. Derdi var sonuçta değil mi? Eğer varsa sıkıntılar, onları çözünce biraz rahatlayınca ünlülerden veya ortak tanıdığımız kişilerden konuşmanın zamanı geldi. Kim saçını ne yapmış, kim hangi spor salonuna gidiyormuş ve kaç kilo vermiş, kim nasıl evlilik teklifi almış vs. bizi ilgilendirmeyen her konuda konuşma zamanı. Hatta bilmiyorsak bile sosyal medya mecralarından araştıralım ve onlar gibi görünme isteğimiz pekişsin. Hepimiz birbirimize benzeyelim! 

Çoğu insan gibi doğallıktan uzak olup asla kendi kişiliğimizi göstermiyoruz. Görünüşlerimiz illa birine benzemeli yoksa maazallah toplumdan dışlanırız falan. Zayıf olmalıyım ama sağlık için değil, burnumu kaldırıp dudaklarımı dolgunlaştırmalıyım ama istediğim için değil. Birilerine benzemek için. Sadece fikirlerini, hayal güçlerini değil görünümlerini de çalıyoruz insanların. Hatta onlar gibi pozlar vermemiz gerekiyor ki yadırganmayalım. Bunlarla yetinmeyip aşklarımız, sevgilerimiz ve ilişkiye dair ne varsa onları da içimizden geldiği gibi yaşamıyoruz. Önce çevremizdeki tanıdıklarımıza bakıyoruz sonra ünlülere fenomenlere onlar nasıl bir ilişki içindeler. Hoşumuza gideni tekrar diğer her şey gibi kendi hayatımıza kopyalıyoruz. “Seni düşünerek aldım” hediyelerini aslında başkasında görüp kendi fikrimiz gibi hayatımızda olan insana veriyoruz. Umarım beğenir eğer beğenmezse sadece bizim hediyemizi değil kimden gördüysek ona da ayıp etmiş olur. İlişkiye yaklaşım tarzımız bile başkasından görüp beğenip hayatımıza girenlere satıyoruz. En ufak bir konuşmada bir anlık sinir veya heyecanla olur da kendimize dönersek “sen çok değiştin” cümlesine maruz kalıyoruz. Sonra hiç düşünmeden arkadaşlarımıza “bana değiştiğimi söylüyor ama ben neysem oyum”. Ama hayatımızdaki insan bilmiyor ki ilişkiye zaten değişerek başladık. Aslında kimse farkında değil. Olduğu gibi davranan, kendi düşüncesini, görüşlerini açıkça ifade eden bazılarımız ise insanların gözünde ya patavatsız oluyor ya da “değişik” olarak görülüyor. Kendi halinde ne ise onu gösteren kişiler 21. yüzyılın delileri olarak görülmeye başlandı artık. Çünkü kimseye benzemiyor baksanıza saçını bile boyatmamış bir deli. Yok artık kirpik de mi yaptırmamış bu kadarı fazla! 

Belki de insanlarla uyuşmak onlara benzemeye çalışmak yerine kendi portremizi olduğumuz gibi sadece kendi yorumlarımızla başkasından kopya çekmeden çizmenin vakti gelmiştir.  

Seda Kara
Latest posts by Seda Kara (see all)
Visited 17 times, 1 visit(s) today
Close