İnsanın, varoluşu gereği kendini kesin olarak tanımlayabileceği bir tek yer, bir kavram yoktur ki bu durum kesinlik dediğimiz şeyi, bir dayanağın vereceği güven duygusunu elimizden alır götürür. Şurada veya burada, şu veya bu diyebileceğimiz bir yer yoktur. Yersiz yurtsuzuzdur. Öyle olması da gerekir çünkü nereye koysak eksik kalır, hep bir diğer kutuba ihtiyaç duyar. Bir tamlık değil hep bir aradalık. Arafta olmak. Arada olma halinden gerilim doğar. Yani trajedi. Hayal ile bilim arasında, akademi ile hayat arasında, teori ile pratik arasında, hayvan ile tanrı arasında… Nihayet kitaplarla sokaklar arasında.

  Önce sokaklar. İnsan sokaklarda ne yapar? Sokaklar hep bir şeyleri gerektirir; sorumluluklar yükler. Orada aktif katılımcısındır. Yemek yemeli, işe gitmeli, para kazanmalı, arkadaşların olmalı, hedeflerin olmalı, İnstagram’ın olmalı, gündemi takip etmeli, diğerlerini memnun etmeli, kışın mont yazın şort giymelisin.

 Sokakların gerektirdiklerini saysak listenin sonunun gelmeyeceğinden şüphen olmasın. Bu girdap gibi içerisine çeken, hızlıca akan ve sonsuza dek devam eden bir döngüdür. İnsan böyle bir yaşamı bir solukta yaşarsa ne olur? Üstelik içerisine istemeden fırlatıldığın bu döngüden kurtulma olanağın yoktur. Sevmediğin insanlarla buluştuğunda, istemeden bir düğüne gittiğinde bunların hepsi birer ortam ve döngüdür. Bununla birlikte akışın içerisinden çıkmak her an mümkündür. Zaten o ortama az bir süre sonra çıkacağını bilerek katlanıyorsundur. Oysa yaşamda böyle bir şey olanaksızdır. Sokaklar hep vardır. Sokağın içerisindesin.

 “Gözlemci, her yerde kimliğini gizleyerek dolaşmanın tadını çıkaran bir prenstir”

 Şimdi bu hengameden kaçıp evinin çatısına çıktığını, az önce içerisinde katılımcı olarak yer aldığın sokakları gözlemlediğini düşün. Sokağı boydan boya görebiliyor, kimin nerede olduğunu biliyor, birilerinin diğerleriyle olan ilişkilerini görebiliyorsun. Çözümleme yapıyorsun. Ama az önce sokaktaydın. Şimdi dışarıdan gözlemlediğin yapının içerisinde katılımcıydın. Öyleyse izleniyor, gözleniyordun. Şimdi sokakta top oynayan çocukları seyrediyor, diğer sokaktan gelen arabayı gördüğün için içinden gerekli uyarıları yapıyorsun. Gözlemliyorsun şimdi. Az önce sokaktayken top oynamalıydın. Sahadaydın. Şimdi tribündesin. Akışın dışındasın bir süreliğine. Yalnız yaşamı izlemek içerisinde olunması gereken bir yapıyı gözlemlemek kaygı uyandırabilir. O halde daha da dışa çıkmalı.

 O halde sokaklar eğer böylesine içinden kurtulunamaz bir döngü içerisindeyse ve bundan kurtulmak olanaksızca onu, bu kurtuluşu, kurgulamalısın. Yaratmalı. Kitap okumak böyle bir işe yarar. Kitap tam anlamıyla bir gözlem işidir. Gözlemin yapıldığı yerdir. Diyelim ki bu bir roman olsun. Kendi, aktif katılımcısı olduğun sokaklardan kaçıp başka dünyanın sokaklarına çatıdan bakmak. Orada kitabın içerisindeki sokaklarda bir şeyler oluyor, bir döngü kendini devindiriyorken sen dışarıdan ve katılmayan bir gözlemci olarak karakterleri gayet iyi analiz edip olaylarla ilgili yerli yerinde tespitler yapıyor, doğruyu yanlışı ayırt edebiliyorsun. Çünkü oradaki senin doğru ve yanlışın değil. Dışarıdasın. Sokakta katılımcıydın. Sokak hayatın en doğrudan deneyimlenmesidir, içine katıldığın, yapıya karıştığın yerdir. Artık dahil olduğun için dışarıdan bakma becerisi kaybolur, ortamın koşullarından etkilenir ve bunların gerektirdiği şekilde davranırsın. Karşılaştığın olayları çözmen gerekir; kitapta çözümleme yapıyordun. Sokak “şimdi”nin mekanı iken kitap geçmiş veya gelecek olsun fark etmez, orada olmayışın, zamandan münezzeh oluşun alanıdır. Zaman-mekan dışıdır. Sokak mekanın kendisidir, sokaktaki kişinin çevresidir; gözlemcinin mekanı yoktur. Nitekim koşulları yoktur ve etkilenmez. Sokak, yaşantının, hayat mücadelesinin, katılımın yeridir. Orada artık romandaki karakter olursun, olaylar senin başına gelir. Az önce okurken Raskolnikov’un tefeci kadını öldürmesini hayretle karşılıyor, Raskolnikov’un belki her şeyi mahvettiğini düşünüyor, ilerisini, gerisini düşünerek doğru ve yanlışı ayıklıyordun. Şimdi artık içine girdiğin ortamda, sokaklarda, Raskolnikov’sun. Her an tefeci kadını öldürebilirsin. Yukarıdaki sözde dendiği gibi katılımcı tam olarak kimliksizdir. Gözlemlenen sokak olsun, kitap olsun, kendi yaşamın olsun orada kimlikler, karakterler vardır: Yoksul, çingene, yabancı, aptal, zeki. Tüm bunlar birer tanımlama. Birer kimlik. Herhangi bir kişi olmak birçoğunu hatta belki tüm diğerlerini olmamak demektir. Adlandırılmadır. Katılan adlandırılır, kimlik kazanır. Oysa prens olan gözlemcinin böyle bir derdi yoktur, yaftalamalardan paçayı kurtarmıştır. Bilakis o, adlandırmaları yapandır. Kimlik verendir.

 Şimdi iki durumu karşılaştırarak bunu yeniden örneklendirebilir, kendimizi açıklayabiliriz. Diyelim ki bir olay yaşadın gün içerisinde, sokaklarda. Yolda otobüste giderken birisiyle tartıştın, veya arabayla sürat yaptın, çok sevdiğin biriyle tartıştın. Bu olayı akşam eve geldiğinde veya yastığa kafanı koyduğunda gözünün önünden geçirip kendi yanlışlarını görecek, yaşadığın olayın belki ne kadar saçma, anlamsız olduğunu düşüneceksin. Çoğunlukla pişman olacaksın. Hep sonradan gelir aklın başına. Hep sonradan pişman olursun. Pişmanlık geçmişe yönelik bir duygudur ve duygular arasında en yorucu ve yıpratıcı olanlar geçmişe yönelik olanlardır. Çünkü “şimdi” anında olayı deneyimliyordun, katılımcıydın. Sonradan gözden geçirdiğinde gözlem yaptın. Çözemediğin olayı çözümlüyorsun. Ancak bunun kural olduğunun farkına varmalısın. Ya doğruyu görürsün, ya yanlışı yaparsın. Az önce çatıdan bakarken aşağıda top oynayan çocuklara birazdan gelecek arabayı gözlemleyebiliyordun. Ancak müdahale edemiyordun. Raskolnikov’u gözlemlerken her şey kafanda oturuyordu, akıl veriyordun kendince. Yalnız sonra sokaklarda tefeci kadını öldürecek duruma gelebilirdin.

 Hayat tam manasıyla kitaplarla sokaklar arasında bir yerdedir. Sokak, eylemi dolayısıyla hayvanı temsil eder; hayvanlar eyler. Kitap, sözü dolayısıyla tanrıyı temsil eder; tanrı gözler. İnsanın ne bir vekili, ne de bir temsili vardır. Öyleyse hayvan veya tanrı olmak kolay. İnsan olmalı…

Selman Vural
Latest posts by Selman Vural (see all)
Visited 4 times, 1 visit(s) today
Close