Dönüşümün mümkünatı yoktur kanında zehir taşıyana. Koşulların tezahürü ne olursa olsun statükoyu korumaktır olup biten. Günün getirdiğine yaşam esnasında verilen karşı tepki olsa olsa reflekstir, üstelik kimi refleksler günlere,aylara,yıllara dağılım gösterebilir. Yanan ateşi harlamak cümle ceddimizden gelir, inkara mahal yok atalarımızı ve onların ötesini berisini.
İşgüzar bir düzen tutmuş gidiyor sokakta, yatakta, düşte, gülüşte, işlemeyegörsün zihnine çoğalmak fikri insanın. Ve fakat nerede kaldı özbenlik, nereye kilitledik ruha pençe vuran jaguarı?
Dil, kılıf olayazmış günaha, kendini aklama biçimidir süregelen. İmgelere, tümcelere, hikayelere dayamış sırtını evlad-ı adem, yüklendikçe bırakır kendini o aciz güven duygusu eşliğinde… Çırılçıplak halimizle itiraf ne hoştur oysa, beklentisiz, aidiyetsiz, salt gerçeği sunak yerine bağlayıp kurban etsek inanılan değerlere, hafiflikten kuşa döneceğiz, iç çatışmalar bir çift kanat gibi fışkıracak kürek kemiklerimizin arasından, dürtüler ejderha nefesi harlayacak ağız içlerimizi, bacaklarımız koşar olacak arzuya, tutkuya ve onulmaz denen her şeye, dişlerimizi sökecek cesareti ruhumuzun kuyruğundan tutup çıkarsak o jaguarı bir defa… Ah, keşke!
- Kalbindeki Jaguarı Kuyruğundan Tut - 21 Nisan 2021