Yazar: 18:59 Film İncelemesi, İnceleme, Sanat, Sinema

Çizik Bir “Kapı”

Bozkırın ortasında dağ gibi duran bir ev. Harabeye dönmüş odalar, camları kırılmış pencereler, kırık camlardan uçuşan yırtılmış perdeler ve kaybolan bir kapı.

Zamanında türkülerle, klamlarla, ayin seslerinin kutsallığıyla şenlenen balkonların yıkıcı yalnızlığının sessizliği sarmış kapının ortadan kayboluşu ile hissedilen boşlukta. Ortadan kaybolan, yerinden koparılan, belki satılan, belki kırılan ve yapılışında bir baba ile oğulun derin sevginin bağları olan o “kapı” yok. Artık yok. Bu aslında bir halk dansının kollarının birbirinden kopmasına – koparılmasına- benziyor. Bir halay şarkısı var ama eşlik edenlerin öyküsü kayıp. Kapı kadar derin boşluklu bir kayıp.

Senaryosunu Filiz Üstün Durak’ın kaleme aldığı “Kapı” filminde, yok olan bir zanaatın hikayesinin gerisinde duran güçlü bir coğrafyanın hikâyesine de şahitlik ediyoruz.  Masalsı bir coğrafyanın kardeş duygusunu izliyoruz film boyunca. Bir ailenin birlikteliği, mutluluğu ile açılan planların ardından gelen boşluk duygusu izleyiciyi filme sımsıkı bağlıyor. Aniden gelen haber, hızla alınmış kararlar, Yakup Usta’nın emin olamadığı ama bir annenin sızısına karışan ağıtına dayanamaması filmin sahiciliğini sorgulatsa da film bizi sahiciliği sorgulamaktan çıkarıp coğrafyaya esir ediyor.

İncelikle örülmüş diyaloglar, duygu geçişleri, filmin merkezine alınmamış olsa dahi coğrafyanın köşe bucağına serpiştirilmiş hikâye ekseni, dramatik bakışı sağlamlaştırıyor. Galata kulesinde ganimetçi Remzi ve Yakup Usta’nın benzer duygularda birbirleriyle kesişmesi de filmin yapısında yer eden, güçlü sahnelerden biri. Yanı sıra Kayseri’de Ermeni mahallesinden geçerken Yakup Usta ve ganimetçi Remzi’nin farklı şeyler hissederek birbirlerinden bağımsız konuşmaları da etkileyici sahnelere eklenebilir. Ayrıca Yeşilçam geleneklerinden kopmayan, geleneksel duvarlara dayanmış sahnelerden izleyicinin gözünden kaçmıyor. Bunlardan bir tanesi de filmin İstanbul ayağında Yakup Usta’nın antikacıyla olan sahnesinde kullandığı dil ve etik söylem. Hem fazlası ile teatral olması açısından, hem de öğretici olması açısından zorlama ve geleneksel geldiğini söyleyebilirim kendi adıma ama bu zaten Türk Sineması geleneklerinin mihenk taşlarından biri olarak kabul edildiğinde izleyicinin sevdiği ve tercih ettiği geleneklerden biri. Her ne kadar beyaz ekranda izlenilen televizyon dizilerinde bu etik söylemden zerre görülmese de izleyici bunun ayırdında ve hala tercih mekanizması işler.

Filmin yönetmen koltuğunda daha önce kaliteli ses getiren işlere imza atmış olan Nihat Durak var. Bir çok televizyon dizisine imza atmış olan Nihat Durak filmin estetiği, dışına taşmayan temiz akışı da yönetmene büyük bir alkışı getiriyor.

Kadir İnanır , Vahide Perçin , Timur Acar, Erdal Beşikçioğlu, Aybüke Pusat,  gibi isimlerin yer aldığı oyuncu kadrosu da yapılanabileceğin en üstünde oyunculuk kalitesi ile “Kapı” filmini Türk Sinema dünyasında başka bir yere taşıyor.

Bir nesne olarak baktığımız kapının Süryani meselesine, aile bağlarına, hayat hikayesine, bir coğrafyanın kutsalı meselesine bu denli estetik bir bakış getirmesini taktir ederek, tüm ekibe sevgilerimi iletirim.

Visited 2 times, 1 visit(s) today
Close