Yazar: 22:00 Film İncelemesi, İnceleme, Sinema

El Autor Film İncelemesi

Yönetmenliğini Manuel Martín Cuenca’nın üstlendiği İspanyol drama filmi “El Autor” İngilizceye “The Motive” Türkçeye ise “Güdü” olarak çevrilmiş. 2017 senesinde İspanya’nın Sevilla kentinde geçen film, gerçek bir yazar olabilmek için her türlü yolu deneyen orta yaşlı, beyaz yaka çalışanı bir karakteri merkezine alır. Álvaro edebî bir roman yazabilmek için üç yıldır yazarlık atölyesine gitmektedir. Endülüs edebiyatının ödüllü ve ünlü yazarlarından olan karısı Amanda tarafından ihanete uğrayınca kendine bir apartmanda daire kiralar. Patronu Álvaro’nun bunalımlı ruh hâlinden oldukça şikâyetçidir. Dış dünyayla uyumsuzluğundan dolayı Álvaro’yu uyarıp noterdeki işine bir süre ara vermesi gerektiğini belirtir. İşiyle ve eşiyle arasına mesafe giren Álvaro tamamen kendi kabuğuna çekilir, sancılı yazma sürecinde bir türlü gelmeyen ilhamın peşine düşer. Yazarlık atölyesindeki eğitmeni Juan yazdıklarını “sahte, boş, ruhsuz” bularak onu acımasızca eleştirir. Yazılarının gerçek yaşamdan kopuk ve yapay olduğunu ısrarla vurgular.

Hem karısının başarılı bir çok satan yazarı olması, hem de baskıcı eğitmeninin mükemmeliyetçi tavırları Álvaro’nun yazmaya olan hırsını kamçılar. Eğitmeninin derslerde sürekli dile getirdiği “yaşamak, gözlemlemek, dinlemek” adlı yazmaya dair üç altın kuralını hiç aklından çıkarmaz. Hayal gücünden yoksun olan Álvaro, kapıcı kadın Portera ile ilişki yaşayarak apartmandaki diğer komşular hakkında bilgi toplar. İşler öyle sarpa sarar ki komşularının özel hayatlarını en ince ayrıntısına kadar yazarak onların hayatlarına izinsiz bir şekilde dâhil olur. Tüm ahlaki ilkeleri görmezden gelerek, iç avlusundan gölge gösterisi seyredermişçesine göçmen çiftin kavgalarını, cinsel hayatlarını, mahremiyetini gözlemlemeye başlar. Telefonuna kaydettiği ses kayıtlarıyla romanının ana malzemesini, olay örgüsünü, diyaloğunu oluşturur. Göçmen çift Irene ve Enrique maddi sıkıntılar içindedir, eski asker Montero refah içinde yalnız yaşamakta ve satranç oynamaktan hoşlanmaktadır. Cinselliğe düşkün Portera ise kocasının ilgisizliğinden yakınmakta, Álvaro’yu da cinsel açıdan çekici bulmaktadır. Komşularının sorunlarından, zaaflarından, sırlarından faydalanan Álvaro onları romanındaki karakterlere dönüştürür. Yazı yazmak artık Álvaro için bir tutkudan ziyade başarılı bir gerçek yazar olma saplantısına dönüşmüştür. Tamamen gerçek bir yazar olup, romanını tamamlayıp eğitmeni Juan’dan onay almaya ve eğitmeninden kabul görmeye güdülenmiştir. Romanının esas çatışma noktasını göçmen çifti suça teşvik etmesiyle gelişen olaylar silsilesi oluşturacaktır. Ancak göçmen çift Álvaro’nun tanrısal anlatıcılığını sürpriz bir gelişmeyle sonlandırıp olay örgüsünü sekteye uğratır. Filmin sonuna geldiğimizde kendi romanında kontrolü kaybeden ve hayrete düşen Álvaro’nun hapishane hücresinde dahi yazmaya olan takıntısından vazgeçmediğini görürüz. Hapishanedeki insanları da manipülatif hamleleriyle eyleme geçirip kendini yazmaya adar. Görüldüğü üzere gözünü başarma hırsı bürümüş Álvaro’nun bundan sonraki yaşamı da pek iç açıcı olmayacaktır.  

Yazarın meziyeti gerçeği doğrudan taklit edip kopyalamak değil, yaşamdan esinlenip  olayları, durumları ve karakterleri kendi düş süzgecinden geçirerek tasvir etmek ve kurgulamaktır. Yaratıcılık imgelemin var olmasıyla üretilen bir yetenektir. Álvaro kendi yeteneklerini keşfetmek yerine yazmaya saplı kaldığı dar çemberinden çıkmaya bir türlü yeltenmez. Kabiliyeti, potansiyeli olmadığı alanda ısrarlı bir şekilde kendini kanıtlamaya çalışır. Ancak ne yaparsa yapsın çabası anlamsız ve boşunadır; bir türlü kendinde olmayanı var edemez.

Nötr görüntüler, sade renklerden oluşan az eşyalı boş ev baş karakterin ruhsal boşluğuna işaret etmekte, başlangıç ve kapanış jeneriğindeki yumuşak tondaki müzik ise filmin içerisindeki saklı muzipliği barındırmaktadır. Kapalı mekân çekimleri farklı açılardan konumlanmış çerçevelerle birlikte filmin görüntülerine estetik bir boyut kazandırmıştır. İspanyol yazar Javier Cercas’ın kısa romanından uyarlanan film Netflix için özel olarak çekilmiştir. Sosyopata dönüşen Álvaro rolünü canlandıran Javier Gutiérrez bu filmle 2017 Goya Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazanmıştır. Gutiérrez âdeta karakteri üstüne giyerek üstün bir performans sergilemiştir. Filmin bazı zayıf yönlerine değinmem gerekirse; yan karakterler üstünkörü bir şekilde senaryoda vücut bulmuş, bazı sahneler lüzumsuz yere uzatılmış. Bundan ötürü durağan sahneler can sıkıcı bir hâl almaya başlamış. Filmin sonu alelacele bir şekilde bitirilmeye çalışılmış, ne yazık ki gerilim noktaları filmin ilerleyişinde çekimser kalmış. Nihayetinde bazı olumsuz yönlerine rağmen izlenilesi film olmayı bir hayli hak ediyor. Karakter üzerine odaklanan, düşük tempolu psikolojik türde film sevenlerin muhakkak izleme listesinde yer almalı. Bilhassa yazı yazma serüveninin içinde sancı çekenler, yazma tıkanıklığının içinde yolunu kaybedenler için filmin içeriği katbekat daha ilgi çekici olacaktır.

Visited 94 times, 1 visit(s) today
Close