Yazar: 10:51 Anlatı

Bu Kalbin İstanbul’u

Gözlemler: “Şehrin Gölgesi”

Tarihin, yaşanmışlığın hüznü var bu şehirde. Her yolcusuna az az sunduğu, muhatabını kendinden parçalarla buluşturduğu kalbe dokunan sesleri, geçmişin ortak dertlerinin, sevinçlerinin havada asılı kalan gölgeleri var.

Taşıyabileceğinden çok daha fazlasını yüklense de güzelliğini koruyan mükemmel bir silüet, kaldırım taşlarının insana hissettirdiği ruha dokunan duygular var.

İçine iyiyi, kötüyü, zoru, kolayı sığdırmaya çalışan ama fermuarı bir türlü kapanmayan tıka basa dolu bir bavul gibi, fazlası çok eksiği var.

İnsanı yalnız hissettiren ama somut olarak yalnızlığına imkân vermeyen “tek başına”lığında, şaşırmak hissinin anlam sınırlarını aşan bir yanı, fazlaca olabilirleri var.

İnsana ait farklı kimlikleri ortaya çıkaran ve bunlardan bir bütün oluşturarak devam eden hayatlar, her hayatın içinde büyüyen kendini koruma içgüdüsü var.

Sayamadığım kadar çok semti, ilçesi, mekânı; sanki ne kadar görülse de bir gizi bulunan zenginliği var.

Özgürlüğe gökyüzündeki kuşların ulaşabildiği, insanların yaşamak için unutmak eylemine sıkça yer verdiği bu şehirde, güzellikleri hatırlatan martıların deniz üstünde sergilediği gösteriler var.

Bir kez yaşama hakkına sahip milyonlarca bedenin ayrı dünyalarına sinen bu şehrin, aynı semtte aç yatan biriyle karşıdaki sarayın penceresinden boğazı seyreden diğerinin ortak yanlarını örten karanlığı var.

Her gün yeniden doğan güneşin altında, ışıkların aydınlatamadığı karanlık insanları ve kendinden bile güzel kalplerle çoğunluğun azını saklayan hazinesi var.

Gölgenin Misafiri: “Şehrin Ben Tarafı”

Bakmaya değil görmeye uğraştığım, kendimden iki parça bırakıp birini geri aldığım bu şehrin içinde benden bir parça, kalemimden dağılan mürekkepte İstanbul adı var.

Her köşesi özgürlüğümü kanatlandıran ilham kaynağı bu sokaklarda, binlercesi arasına karışmış ayak izlerim, nefesim, sesim, özgünlüğümün simgesi parmak izlerim var.

Güzelliklerini bir fotoğraf karesi gibi hafızama kaydettiğim arşivim; hayal gücümde bu şehrin geçmiş ve gelecek köprülerine bugünden emanet bıraktığım şeffaf kelimeler var.

Kayıp Son

Yazıp sildiğim, kurduğum cümlelere son söz diyemediğim kayıp cümlelerden bir son… Yaşanmamış hatıralar, zamanını bekleyen hisler, demlenen kelimeler… Daha yazacak çok şey var. İşte bu yüzden üç noktayla devam ediyor cümlelerim. Ve şimdi sessizleşiyor kalemim… Bir gece yarısı… Saatin tik tak sesleri… Sol yanımda duvarları griye boyalı bir kalp, bu kalbin İstanbul’u…


editör: Hatice Akalın

Zülal Nimet Demirel
Latest posts by Zülal Nimet Demirel (see all)
Visited 19 times, 1 visit(s) today
Close