Yazar: 19:00 Film İncelemesi, İnceleme

Biseksüel Kıvrımlı Bir Gerilim: Bir Düşüşün Anatomisi (Anatomıe D’une Chute Anatomy Of a Fall)

Hayatta açıklanamayan, anlaşılamayan ve haklı gösterilemeyen birçok şey vardır. 

Zihnimizden bağımsız aynı zamanda bütün bilincimizi işgal etmiş bir olay, estetik imajların, dilsel kodların, dışavurumsal jestlerin ve ritüellerin sessizliğinden beslenir. Bu tür olay karşısında kendimizi nasıl savunacağımızı kestiremeyiz. 

Birey, kendinin görünür olmayan bölgelerine gidip kendi avantajlarını nasıl çarpıtarak manipüle ettiğini ve yalan söylemekte ne kadar mahir olduğunu fark ettiğinde “adaletin” karşısında hangi konumda olduğunu tespit etmekte zorlanır.

Kullandığımız kelimeler hedefi vurabilir; karşılıklı anlayış ve anlaşma yaratabilir, iyi ve doğru adına bakış açılarını değiştirebilir. Bununla birlikte beyanlarımızdaki olası yanlışlık derecesi göz önüne alındığında dili sıklıkla dürüstlük (?) pahasına kullanırız. Doğru olduğunu bildiğimiz şeyleri yalnızca kişisel yararımız için söyleriz.

Bir Düşüşün Anatomisi, görüşlerimizi nasıl tartıştığımızı, olayları anlamlandırmak için kelimelere ve retoriğe nasıl güvendiğimizi yakından inceliyor. 

Sözlerimiz samimi veya kasıtlı olarak yanıltıcı olacak şekilde özenle hazırlanmış olabilir. Tüm sektörler buna güveniyor ve çabalarının karşılığını iyi bir şekilde alıyor. Hangisi oluyor; dürüstlük mü yoksa aldatmaca mı?  Ya da başkaları bizim ifadelerimize ne kadar değer veriyor? Film bunlara cevap arıyor. 

Bu film; hakikate karşı kurguyu, güvene karşı güvensizliği, anlatılan hikâyeleri, hatırlanan olaylarla sorgulanarak hayata döndürülen olayları ve özenle seçilmiş ifadelerin büyüleyici katmanlarını içeriyor. 

Belki de asıl mesele şudur: Duyguları ve olayları anlamlandırmak için çok çabalıyoruz. “Suçlamaya” varamayacak kadar karmaşık olabilecek ve kesin olarak bilinmemesi gereken şeyler için sorumluluk alma konusunda güçlü bir ihtiyaç hissediyoruz.

İhtiyaçlarımıza uygun basitleştirilmiş açıklamaları ve cevapları (çoğunlukla uydurma) kabul ediyoruz ve yarı karanlıkta ama her yerde kendi ışığımızı parlatarak yaşam boyunca yalanlarla -işimize gelen doğrularla- yolculuklarımıza devam ediyoruz.

Justine Triet’nin Bir Düşüşün Anatomisi; bir cinayet gizemi, bir mahkeme salonu draması ve psikolojik gerilimin unsurlarını birleştiren ustaca bir film.

Film, kocası Samuel (Samuel Theis) ve kör oğulları Daniel’le (Milo Machado-Graner) Fransız Alpleri’nde izole bir dağ evinde yaşayan Alman yazar Sandra’yı (Sandra Hüller) konu alıyor.

Bir gün Samuel evlerinin önünde karda ölü bulunur ve karısı Sandra cinayet şüphesiyle tutuklanır. Aleyhindeki delillerin çok güçlü olmasına rağmen masum olduğunu iddia eder.

Tek tanık, ahlaki bir ikilemle karşı karşıya kalan oğlu Daniel’dir: Gerçeği mi söylemeli yoksa annesini mi korumalıdır?

Yalan söylersem babamın aziz ruhu incinir, doğruyu söylersem annemi kaybedeceğim.

Film, Samuel’in ölümünün ardındaki sırları ve yalanları açığa çıkarırken seyirciyi heyecanlandırıyor.

Triet, şüphe ve gerilim yaratmak için geçmişe dönüşleri, güvenilmez anlatımları ve belirsiz ipuçlarını filmde ustaca kullanıyor.

Sandra’nın geçmişi ve bugünü iç içe geçerken aynı zamanda aile, sadakat, ihanet ve kimlik temaları da ortaya konuyor.

Hüller, hem sempati hem de şüphe uyandıran, karmaşık ve kusurlu bir karakter olan Sandra rolünde baş döndürücü bir performans sergiliyor.

Film; avukat Swann Arlaud, savcı Antoine Reinartz ve arkadaşı rolünde Jehnny Beth’in de aralarında bulunduğu mükemmel bir kadro tarafından destekleniyor.

Ayrıca filmde Sandra’nın köpeğini oynayan ve Palmiye Köpek Ödülü’nü kazanan Messi’nin unutulmaz köpek performansı da yer alıyor.

Yönetmen Justine Triet, bu gerçekçi kurgu filmiyle Cannes Film Festivali’nden “Palme D’or” ödülünü gururla alarak evine döndü. 

Justine Triet dramayı gerçek hayattaki olaylarda buluyor. Bir nota var ancak notanın öyküsel olmayan bir unsur olduğu çoğu filmin aksine, yönetmen arka plan müziğinin kaynağını gösteriyor. İster piyano çalan oğul olsun, ister 50 Cent’in P.I.M.P’sinin enstrümantal versiyonunu çalan ev hoparlörleri olsun…

Bu ayrıntıların hepsi filmin gerçekçiliğe olan bağlılığını artırıyor. Ana sahneler, dava draması, baş kahraman Sandra’nın hayatı…

Ekrandaki ana drama, Sandra’nın kocasını öldürmekle suçlandıktan sonra hayatı ve masumiyeti için verdiği mücadele etrafında dönüyor.

Filmin büyüleyici yönlerinden biri, birden fazla hikâyeyi nasıl iç içe geçirdiğidir. Evliliklerinin zaman çizelgesinin hikâyesi ve nasıl dağılmaya başladığı çoğunlukla mahkeme davası ifadeleriyle anlatılıyor. Kocasına gerçekte ne olduğunu bulmaya odaklanan hikâyede, oğlunun annesinin masumiyetine olan inancını kaybetmesi ve sonunda yeniden kazanması işleniyor. 

Oğullarının kalıcı olarak kör olmasına neden olan trajik kazanın ve bunun çifti nasıl etkilediğinin bir hikâyesi var. Ayrıca, diğer karakterler bundan büyük ölçüde habersiz olsa da kocanın bireysel yaşamının ve depresyonla mücadelesinin de hikâyesi var.

Her hikâyenin bu kadar gerçek ve farklı hissettirmesinin nedeni, olağanüstü gerçekçi oyunculuklar…

Her karakter, olayları kendi bakış açısıyla anlatan ayrı bir filmi varmış gibi hissettiriyor. Yönetmen, baş kahraman olarak her karakter için bir uzun metrajlı film hazırlamak için zaman ayırmış ve ardından Sandra’yı olay örgüsünün son ön saflarına yerleştirecek şekilde her şeyi düzenleyip birleştirmeye karar vermiş gibi görünüyor. Annesinin babasını balkondan itmiş olabileceği ihtimaliyle boğuşan oğul Daniel bile filmin kahramanı olma anını yaşıyor. Genç aktörün film boyunca sergilediği performans, çoğunlukla olaylara dair heyecan verici duygusal anıları ve annesinin aslında masum olduğunun farkına varma anı son derece gerçekçi. Oyuncu kendini sadece bir yan karaktermiş gibi hissetirmiyor.

Bu filmdeki her oyuncu olağanüstü, köpek bile. Köpeğin oyunculuğu post prodüksiyonda kurgu teknikleriyle geliştirilmiş olsa da köpeğin bile kendi yorumuna, tanık olduğu şeye dair kendi hikâyesine sahip olduğunu görmek oldukça dikkate değer.

Film bu farklı hikâyeleri farklı ortamlar üzerinden ustaca anlatıyor. Günümüzün “Rashomon”unu andırıyor fakat Avrupa tarzında çekilmiş. 

Sinematografi dürüsttür ve dramatik etkiler için ışık ve gölgeleri kasıtlı olarak manipüle etmekten kaçınır. Filmde izleyiciye esas meseleyi, Sandra’nın özgürlüğüne ve masumiyetine yönelik tehdidi, ara sıra hatırlatmak için çekimlerdeki ayrıntıları yakalamak üzerine odaklanılıyor.

Bu filmde bulunacak çok daha fazla ayrıntı ve olay örgüsünün çözülme şekli var. Şimdilik söyleyebileceğim tek şey, o salonda filmi izleyen herkesin tüm film boyunca ilgiyle izlediği ve saf sinemanın olağanüstü bir parçasını daha izlediğini bilerek oradan ayrıldığıdır.

Film: Bir Düşüşün Anatomisi

Yönetmen: Justine Triet

Oyuncular: Sandra Hüller, Swann Arlaud, Milo Machado-Graner, Antoine Reinartz, Samuel Theis, Jehnny Beth, Saadia Bentaieb

Ayrıntılar: Fransa / 2023 / DCP / 150′ / Fransızca; Türkçe altyazılı 

Ödüller: 2023 Cannes Altın Palmiye–En İyi Film, Palm Dog, 2023 Sydney İzleyici Ödülü, 2023 Brüksel İzleyici Ödülü

Editör: Buse Karabulut

Visited 185 times, 1 visit(s) today
Close