Yazar: 20:46 Röportaj

Bir Yazar – Beş Soru: Şinasi Türmüş

Sayın Şinasi Türmüş, “Bir Yazar Beş Kısa Soru” isimli yazı dizimize katıldığınız için teşekkür ederiz. Yazı dizimiz önceden belirlenmiş ve isim ayırt etmeksizin yazarlara yönelttiğimiz beş kısa ve net sorudan oluşuyor.

1- Şinasi Türmüş kimdir?

1986 Batman doğumluyum, Çukurova Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunuyum. Hiçbir Şey Anlamadım adlı kitabım yayımlanan ikinci kitabım. Ayrıca Cehennem adlı bir kısa öyküm Pandabiyat’ta ve Büyük Birader adlı bir kısa öyküm de sizin derginizde yayımlandı. 

2- Hiçbir Şey Anlamadım isimli romanı neden yayımladınız? 

Her şey spontane gelişti; felsefeye büyük bir merak duyuyorum ve bu konuda daha da derinleşmek istiyorum. Başta felsefi denemeler yazmak istedim fakat bunun için henüz erken olduğuna kanaat getirdim. Çünkü kurgu dışı bir metin yazarken ister akademik olsun ister deneme olsun, fikirlerinizden emin olmalısınız ve kabaca söylemek gerekirse açık vermemelisiniz fakat edebiyat öyle değil; ben edebiyata “acaba” ve “belki”lerin diyarı olarak bakıyorum. Çünkü fikirlerinizden illa emin olmanız gerekmez ve okuyucuyu da yazınıza katmanız daha kolay olur. Noktadan çok üç nokta vardır ve bu üç noktada fikir ve duyguların ucu açıklığı anlamına gelir. Bu özgürlük ve rahatlık kişinin daha çok kendi olmasına olanak sağlıyor. Yani edebiyat kişinin en çok kendi olduğu alandır. Ben de neden fikir ve duygularını bu şekilde aktarmıyorsun diye düşündüm ve böylece yola koyuldum.

3- Neden okuyorsunuz?

En sevdiğim uğraş diyebilirim. Çünkü dünyayı ve evreni merak ediyorum ve bu merakımı giderebilecek daha iyi bir araç bulamadım.

4- Neden yazıyorsunuz?

Bu da en sevdiğim ikinci uğraş diyebilirim. Çünkü içime dönüp oradaki duygu ve düşüncelerimi en ince ayrıntısına kadar ele alıp aktarmayı seviyorum. Bu yüzden kendime olabildiğince az otosansür uygulayıp; bilincimdeki tüm akışı resmetmeyi seviyorum. Isaac Asimov, “Yazmak benim için parmaklarımla düşünmektir,” demiş. Sanırım bu durum benim için de geçerli.

5- Hayatın amacı sizce ne olmalı?

Bilmiyorum; okumak, yazmak, bir şeyleri, dünyayı ya da evreni anlamaya çalışmak; ya da kendini veya dünyayı değiştirmeye çalışmak, mutlu olmak vesaire… Amaçtan çok amaçlar var tabii. Bu arada dürüstçe bir şey itiraf etmek isterim: amaç dediğimiz şey bizim özümüz, tüm bu keşmekeş içinde bizi biz yapan kendimiz yapan özümüz, çocukluğumuz. Her şeye dokunulmasını isteriz belki fakat bu saflığa ve çocukluğa dokunulmasını istemeyiz. Çünkü bu saflık bizim en çok biz olduğumuz yer. Fakat hayat o kadar yoğun ve yorucu ki onun akışına kapılıp o çocuksu amaca, o saflığı unutup ona ihanet ediyormuşuz gibi geliyor bana. Çünkü hayatın akışı o kimsenin dokunmasını istemediğimiz özümüzü bastırıyor ve bizi ondan uzaklaştırıyor. Yani o kazanıyor biz kaybediyoruz.

Visited 27 times, 1 visit(s) today
Close