Yazar: 16:00 Röportaj

Bir Yazar – Beş Soru : Gözen Esmer

Gözen Esmer kimdir?

1997 yılında Türkiye’nin iki büyük merkezi arasında bulunan Düzce’de doğmuş, hayata her zaman farklı bir noktadan bakan, dünyayla, zamanla kavgası olan bir dertlidir. Bu sebeple ki yazmak işine, mürekkebe bulaşmıştır. Ülkeyi ve dünyayı değiştirmek isteyen, insanın hayatta bir davasının olması gerektiğine inanır.

Ankara Üniversitesi DTCF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirmiştir. Yeni Türk Edebiyatı alanında yüksek lisans yapar.

Okuyan, düşünen her insanın sorumluluğunun çok daha fazla olduğuna inanır. Şiir yazar, öykü yazar, siyaset yapar, düşünür. 

Aydınlık’ta köşe yazısı yazar, editörlük yapar. Bir dönem Teori ve Bilim Ütopya dergilerinde Yazı İşleri Müdürlüğü yapmıştır. 

Spotify’da Yazar Burada Ne Anlatıyor? adıyla yaptığı programda romanlardan, edebiyattan, sanattan gündemden söz eder. Farklı bir bakış açısı sunar. Hep şu soruyu sorar: Acaba öyle mi? Ya da ya öyle değilse? Ya başka bir yolu varsa?

Satrancı ve futbolu sever. Hayatın fena halde futbola benzediği kanısındadır. Ve önemli olanın takımınla birlikte iyi mücadele etmek olduğuna inanır. 

İçinde bulunduğu düzeni değiştirmek ister. Tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir ülkenin, imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir toplumun düşünü kurar. İlkesi, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşamaktır.  

Yazdıkları pek çok dergide, internet sitesinde yayınlanmıştır. Bir Bakışın Anlattıkları ve şimdi çıkan Yalan Çağı Öyküleri adıyla iki kitabı vardır. 

Bu dünyadan şöyle bir iz bırakarak geçmek istemektedir. 

Yalan Çağı Öyküleri isimli kitabı neden yayımladınız?

Çünkü bu çağın adı aslında Yalan Çağı. Günlük hayatın en küçük biriminden en karmaşık birimlerine kadar yalan ve aldatmaca her yerde. Dolayısıyla bu başlığı atmak bile bence önemli bir adım. Yalan Çağı Öyküleri’nde içinde bulunduğumuz zamana ve düzene bir bakış atmak, işin “yalan” kısmına ayna tutmak istedim. Yalan kısmı neden önemli? Şu yüzden: Bugün örtük ya da doğrudan bir biçimde olguların önüne algılar konuyor. Ne yaptığından ziyade nasıl göründüğü önemseniyor. Haliyle bu da bir yüzeyselliğe ve toplamda da bir çürümeye yol açıyor. Yalan Çağı, okurlara aslında içinde bulunduğumuz durumu göstermeye çalışıyor. İnsanlık durumudur bir yerde. 

Neden okuyorsunuz?

Neden okuyorum? Entelektüel faaliyetin, yani aklın kullanılmasının ilk ve sürekli adımı okumaktır. Okumayan insan gerçek anlamda düşünme eylemi içerisine de girmez. Soru sormaz, ya böyle de bir şey varmış demez. Dolayısıyla aklı kullanmanın yolu önce okumaktan, bilgi sahibi olmaktan ya da estetik duyarlılığı, farkındalığı artırmaktan geçiyor. Cemal Süreya, Dostoyevksi okudum, o gün bugün huzurum yoktur, diyor. Gerçekten de öyledir. Özellikle edebiyat okumak insanın farkındalığını artırır. 

Okumak aydınlanmanın ilk adımıdır. Ve insan ancak aydınlandıkça, insan olduğunun, iradesinin olduğunun ve yapabileceklerinin farkına varır. 

Neden yazıyorsunuz?

Ferit Edgü’ye göre yazmak eylemdir. Bence de öyle. Hem de kalıcı bir eylem. Bu dünyaya, zamana bir iz bırakmak. Binbir Gece’de ölmemek için masal anlatır Şehrazat. Ben de küçücük de olsa bir iz bırakmak istiyorum. Onun ötesinde, bir bakış açısı sunmak, böyle de olabilir dedirtebilmeyi hedefliyorum. Yazmak, hem yazan kişiyi hem de okuru dönüştüren de bir eylem baktığımızda. Bu bakımdan da zamana, hayata ve insana bir şekilde müdahale ediyorsunuz. Bu da yazmak için önemli bir neden. Yazarak hem kalıcılığı sağlayabiliyorsunuz hem de insanların görmediği bir şeyi görmesini sağlıyorsunuz. 

Hayatın amacı sizce ne olmalı?

Bence hayatın amacı idealler olmalı. İnsanın kendini var edebilmesinin yolu da bir davasının, bir fikrinin olması, bunun peşinden gidebilmesidir. Kimileri için hayatın amacı para olabilir kimileri için iyi bir araba ya da iyi bir makam. Ama bunların hiçbiri insanı var etmeye yetmez. 

İnsan, insan olduğundan beri evrenin bütün bilgisine sahip olmayı, sonsuz yaşamı istedi. Bütün idealler de bu meraktan doğdu. Dolayısıyla hayatın amacı bence inandığın gibi yaşamak, yaşayabilmek bunlar önemli. Diğer türlüsü sıradanlıktır. Oysa insanın tarihin öznesi olduğunu biliyoruz. Dünyanın da öznesi bana göre. İnsanın, değiştirme, dönüştürme gibi bir yeteneği ve iradesi var. Ayrıca soyut düşünebilme kabiliyeti var. Yani bu sessiz ve sonsuz evrendeki tek ses aslında şu an için biziz. Haliyle bu yalnızlık içinde dünyaya, evrene, bu mavi kadifeden yıldız zerresine ancak bir anlam ekleyebilirsek var olabiliriz. Bana göre hayatın amacı, bir dava sahibi olmaktır bu nedenle.

Visited 26 times, 1 visit(s) today
Close