ah kalbim, ne de çok eşya sığdırdın daracık odalarına
ihtişamlı bir acının üzerinde yürürdüm o günlerde
o günlerde elbet karanlıktı yollar
yolların kenarlarında yarım kalmış umutlar
güneş ışığıyla dolardı her bir yanın
ki koparıp bir damlasını bağışlamazdın bana
ah kalbim, ne de çok eşya sığdırdın daracık odalarına
dalların yazı hüzünlü bekleyişleri
kaldırımlardan akan o sahte dinler ve kaldırımlardan akan o sahte peygamberler
gitmediler içimden ve gitmediler kaldırımlardan
dedim, sudan yansıyan bu hüzünlü yüz benim mi
ah buğulu ve uğultulu yüreğim..
sarmalardım yolları
sarmalardım ve sıkı sıkı tutardım
kimseyi götürmesin diye
sonra dalların kışı hüzünlü bekleyişleri
sonra dalların kışı hüzünlü
dalların kışı hüzünlü
bekleyişleri.
aynaların öğreteceği şey çoktur
çoktur dalların yapraklarına ulaşacağı vakit
birden vururdu hüzünlü yaz bekleyişleri
gitmezdi içimden ipleri sıkı sıkı tutsaydım
içimden gitmezdi umut
hergün sulasaydım topraklarını
sonra kabul ettimdi varamadım aceleyle koştuğum o yere
dedim, şimdi ben buğulu ve uğultulu bir yüreğe sahibim
anladımdı kimse kimseyi karşılayamıyor
bir kuyunun sessizliği bir de içim
kendinden gitmenin yollarını da henüz keşfetmedin
bir yangının çevrelediği ev gibiyim bugünlerde
bir yangının çevrelediği ev gibiyim
bir yangının çevrelediği
bir yangın gibiyim
bugünlerde.
“hadi kendini yen hadi kendini.”
- Bir Yangının Ağıtı - 7 Ağustos 2020
- Cerh Etti Bu Ses Beni - 8 Temmuz 2020