Mantık sizi A noktasında B noktasına götürebilir. Hayal gücü ise sizi her yere götürebilir.

                                                                                                             Albert Einstein

Başka evrenler de var mı? Paralel evren ve evren üstü evren teorisi gerçek olabilir mi? Bu gibi soruları insanlık her zaman sormuş ve araştırmıştır. Sorgulamak ve araştırmak insanın doğası gereği bir şeyleri öğrenmek adına refleks olarak yaptığı eylemler olarak gelişmiştir. Bu merak duygusu, insanlıkta sorgulama dürtüsünü evrimleştirmiş ve bu evrimleşme ile birçok soruya cevap aranmıştır. Aslında bu, soru-cevap ve cevap-soru döngüsüne yol açmıştır. Çünkü her sorunun bir cevabı olsa da her cevap başka sorulara gebe kalmıştır. Fizik aslında bu yönden çok fazla sevilmeyen bir bilim dalı olmuştur. Ama kimya, fizik, biyoloji ve matematik insanlık için kutsal sayılması gereken şeyler olduğunu düşünüyorum.

Evreni ve insanı ve hatta geleceği anlamak istiyorsak bu bilim dallarını incelememiz gereklidir. Her şey sayıdır, geçmiş sayıdır, gelecek sayıdır ve var oluşumuz bir fizik, biyoloji, kimya formülü ve matematiğidir. Zihnimizi özgür bırakmak istiyorsak, önce evreni, sonra doğayı ve son olarak kendimizi anlamalıyız, o zaman gelecek özgür kalır.

Bugün sizlerle ilk cümledeki soruları konuşmak istiyorum. Gerçekten paralel evren olabilir mi? Ya da evren üstü evren? Çok ütopik bir düşünce gibi gelebilir sizlere ama ünlü bilim adamları bu sorulara yıllarca cevap aradılar. Biz ise bugün bu konu üzerinde bir nevi beyin fırtınası yapacağız. Bir cevap bulamasak dahi, tutarlı yorumlar elde edebiliriz. Hazırsak başlayalım!

Birden Fazla Dünya Olabilir Mi?

Bu soru bizi 13,7 milyar yıl öncesine atıyor yani büyük patlamaya. Aslında büyük patlama teorisi bir başlangıç değil, ara dönem yani bir faz geçişidir. Bu patlama ile Güneş Sistemi oluşmuştur. Dünya oluştuğu andan, milyar yıl sonra Dünya’da hayat belirtileri meydana gelmiştir. Ama Dünya harici gezegenlerde belli bir yaşam meydana gelmemiştir. Bir başka açıdan bakılır ise; milyarca yılda evrimleşen dünya gibi belki de başka evrenlerde bunda milyon yıl sonra yeni bir Dünya oluşumuna gebe kalabilir. Şu an Güneş Sistemi bizim gözlemleyebildiğimiz bir şeydir ama gözlemleyemediğimiz sınırların ötesinde belki de Dünya ile aynı orantıda evrimleşmesini tamamlayan veya devam eden gezegenlerin varlığı da olabilir. Yani bu yaklaşım ile bir evren üstü evren teorisi başarılı olabilir. Tabi ki sınırların ötesine geçebilmemiz için belli bir ışık hızı mesafelerini kat etmemiz gereklidir.

Büyük patlamalar hala devam ediyor mu? Bu soruya “hayır” der gibisiniz. Evet biraz bu konuda haklısınız. Çünkü bu denli büyük patlamalar evrenimizi yani Güneş Sistemimizi olumsuz şekilde etkileyebilir. Sistemin dengesini bozabilecek bu patlamalar gözlemleyebildiğimiz noktada şu an görülmemektedir. Ama gözlemleyemediğimiz noktalarda belki de hala bu patlamalar devam etmektedir.

Bu patlamalar sonsuz sayıda evrenin oluşumuna yol açmıştır. Eğer sonsuz sayıda evren varsa, bunlardan bazılarında bizim yaşadığımız dünyanın bir benzeri olma olasılığı çok yüksektir. Ancak bu erişemeyeceğimiz kadar uzakta veya başka bir boyuttaki bir evrende var olmaktır. Bu benzer dünyada var olan “biz” aslında biz değiliz, bizim benzerimizdir. Olası başka bir dünyadan söz ediyoruz.

Şimdi çok ilginç bir yaklaşımda bulunalım mesela; diğer evrenlerde bize benzeyen insanların tercihleri ve hayatları tamamen farklı olabilir. Bakınız evrenden sonra insan faktörünü de ekledik. Mesela dün sabah vapur iskelesinden çıktığınızda sola döndüğünüzü varsayalım. Başka bir evrende bizim benzerimiz sağa dönmüş olabilir ve böylece farklı bir yaşam dallanması meydana gelmiş olabilir. Bu konudan sonra insan enerjisine dönmek istiyorum. Çünkü beynimizde trilyonlarca bağlantı var ve düşündüğümüz zaman hepsini hareket ettirip sadece bir kısmını kullanıyoruz peki geri kalan enerji nereye gidiyor? Ya da Quigong enerji sistemine bakalım.

Bu enerji sisteminde insan vücudu, evren ile iletişim halindedir. Açık ve kapalı enerji olarak ikiye ayrılır. Mesela açık enerji sistemi, insan ile evren arasındaki enerjiyi dengeler. Kapalı enerji ise insan vücudunu bu alışverişteki negatif enerjiden koruyarak, pozitif enerjiyi yükseltir. Her zaman etkileşim halindeyiz. Peki bu enerjiyi biz nereden alıp, nereye veriyoruz?  Niçin bu enerjiye gerek duyuyoruz? Bu sorulara cevap vermek zor ama enerji çok önemlidir. Belki de bu etkileşimi, “hepimiz yıldız tozuyuz” diyen Carl Sagan’da ya da Albert Einstein’ın İzafiyet Teorisinde bulabiliriz. Ama şunu unutmayalım cevap-soru ya da soru-cevap döngüsü bizleri ışık yılı zamanına ulaştıracaktır.

Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil.

                                                            Albert Einstein

Batuhan Düme
Latest posts by Batuhan Düme (see all)
Visited 4 times, 1 visit(s) today
Close