1976 yılında doğan Pınar Gedik, Üsküdar Amerikan Lisesi’ni bitirdikten sonra lisans eğitimini Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlamış. İtalya’da moda ve işletme üzerine yüksek lisans yapan Gedik, Tanırılar Okulu kitabının yazarı Profesör Stefano D’anna’nın öğrencisi olmuş ve onun öğretileriyle birlikte bir “düş” yolculuğuna başlamış. Bu yolculuk Gedik’i, Londra, Şangay ve Madrid’e sürüklemiş. Uzun yıllar yurtiçi ve yurtdışında uluslararası şirketlerde yöneticilik yapan yazar, ilk romanı Herkesin Hikâyesi’ni 2006 yılında yayımlamış.
İş hayatının ve yazmanın dışında üniversitelerde “Profesyonel Hayalcilik” üzerine konuşmalar yapan Pınar Gedik’in ikinci kitabı Hatırladın mı Beni?, kısa süre önce Destek Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Hepsi kendini modern çağın içinde unutmuş, “aynı yolun yolcusu”, Yasemin, Kaya, Ozan, Selen, Elif, Can karakterleri üzerinden kendini hatırlama üzerine kurulu bir roman olan Hatırladın mı Beni? aynı zamanda eril topluma yönelik haklı eleştirileriyle de dikkat çekiyor.
Kitaptaki altı karakter de “orta direğin” epey üstünde yaşamlarıyla ve maddiyata yasladıkları sırtlarıyla, hesapta kendi çalıp kendi oynayan tuzu kuru tipler. Kimi bankacı, kimi reklamcı, öbürü en afilisinden beyaz yakalı, beriki ressam… Ancak hepsi de bir yere gelip tıkanıyor. Yaşadıkları hayattan değil, hayatın onlara dayattığı ve onların da kendilerini bunu yapmak zorunda hissettikleri tüketimin dibini göremedikleri için tıkanıyorlar. En kral evde yaşamak, tek lafıyla tüm personeli hizaya diken bir işte çalışmak, yaratamamak, üretememek her birini bambaşka şeylerin peşinden koşmaya zorluyor. Yasak aşklar, yalanlar, aldatmalar, yüze gülüp arkadan esen dedikodular, sonu gelmeyen kadehler, başka bedenler, hepsi onların tüketim çemberinin içinde yer alıyor. Tepeden inme bu sistemde üretirken tükettiklerinin farkında olmadan kaybolup giderlerken tatminsizliğin getirdiği mutsuzluk ve hep daha fazlası için “oynamak”, zaten düz olmayan yollarda yürüyen bu altı mutsuz insanı iyiden iyiye raydan çıkarmaya başlıyor. Sonsuzmuş gibi görünen bu dipsiz kuyuda gözyaşlarıyla, berbat hislerle debelenirken hayat onlara unutarak değil, hatırlayarak, en çok da kendilerini hatırlayarak tepetaklak gelmiş yaşamlarının rayına oturacağını gösteriyor. Farklı bir feleğin çemberinin içinden geçen bu altı kişi, nihayet hatırlamaya başlıyor. Kendilerini hatırlamaya… Sonrası zaten çorap söküğü gibi geliyor.
Pınar Gedik, Hatırladın mı Beni?’de hem maddi hem de toplumsal “sistemin” adı konulmamış kurallarını bu altı kişinin üzerine önce olması gerektiği gibi boca ediyor. Ardından bu çömlekte yanana kadar pişen kendinden bihaber tayfayı, bir yerden sonra canlarına tak eden alevlerden kurtulmak için kendilerine döndürüyor ve aranan günah keçisinin de onu görmezden gelerek ve başka bir yola saparak devam etmenin kararlılığını acı tecrübelerle hepsine yaşatıyor. Sonunda kişisel bir aydınlanmadan kolektif bir bilince doğru ilerlemeye başlayan Yasemin, Selen, Can, Ozan, Kaya ve Elif karakterleri “ben”in özüne, özgünlüğüne ve özgürlüğüne doğru yepyeni bir yolculuğa çıkıyor. Hatırladın mı Beni? hitap edeceği kitleyle yakın teması ve Pınar Gedik’in derdini yerli yerinde kullanmasıyla birçok konuya dokunan bir roman.
Editör: Buse Karabulut
- 20. Yüzyıl Poetikasının Yapı Taşları - 12 Kasım 2024
- “Kullan-At”, “Kullan-At” Diye Diye Sona Geldik! - 14 Ekim 2024
- Ulysses’te “Evet” Sorunsalı - 7 Ekim 2024