yüzü, güzü ayaza kesilir güneş
dağ kapısı omuzlayıp soluk soluğa
sesinden öpmeye gelir
yıldız ekili gök tarlasını
ıssız ağaç gibi sallanışın
bozkırın orta yerinde,
oysa kuş sesine değmeden
salıvermiştim sesimi
yüzün, yıldızsız gök berrağı
sabah uykusundan ayrılık
tebessümdür güneşin gözleri
tuhaf bir yamaya benzer
yanağında gamze
kapısı dövülmüş dağ kızılı
yüzün, başka zamandan kalma
apansız vedalaşır gitmelere
susmaların denizin derini
titremeyen bir kalp
nasıl yaşartsın ki gözleri
bütün ağıtları pay edilmiş
bir coğrafyanın mukimiyim
yürüyüşüm kalbin orta yerine
annem değil misin, ey hayat!
emebilirim o çokça acını
yenilgi kaftanını giydirebilirsin bana
soluğum yükseldi öpülmüş göğe
gel de yeniden doğur beni.
Latest posts by Mustafa Işık (see all)
- Acziyet Anatomisi - 8 Temmuz 2020
- Müştehir Karakaya ve Dört Şehir Dört Kapı Roman Değerlendirmesi - 25 Haziran 2020
- Delilik Dedikleri - 13 Mayıs 2020
Visited 17 times, 1 visit(s) today