Yazar: 19:34 İnceleme, Kitap İncelemesi

Aklın Uçurumunda Kitap İncelemesi

Birçok edebiyat dergisinde öyküleri ve yazılarıyla görmeye alışık olduğumuz ve KE Dergisinin yazı işleri sorumlusu olan Melih Yıldız, edebiyat ve sanat dünyamıza yön veren usta isimlerin yaşamlarını irdelediği Aklın Uçurumunda kitabı ile okurların karşısına çıktı. Parma Kitap’tan bu yıl çıkan kitapta birçok yaşamhikâyesi bulunmaktadır. Melih Yıldız hem lisans hem de yüksek lisans eğitimini psikoloji üzerine almış bir yazar olarak seçtiği yazarların bir dönem psikolojik olarak ne durumda olduklarını, ne hissettiklerini, davranışlarındaki anlamları okurlarına açıklıyor. Ancak kitabın kapağından yola çıkan bir okur için bu biraz şaşırtıcı olabiliyor. Kitap kapağında yer alan, “Psikoloji Dünyasından İzler,” yazısı okura psikoloji bilimiyle doğrudan çağrışım yapıyor. Ya da benim için öyleydi. Ama kitabın içeriğine baktığımızda hiç de öyle değil: hepimizin raflarında olan Peyami Safa, Sabahattin Ali, Yahya Kemal, Ahmed Haşim gibi büyük yazarların (edebiyatçıların) yaşadıklarına bir ışık tutma var. Burada ne kadar yanıldığımı geç de olsa anlıyorum.

İçinde on üç metin var. Bu metinlerin konusuna geçmeden önce kitabın dili hakkında bilgi vermek istiyorum. Melih Yıldız öyküleştirme tekniğini kullanarak yazdığı bu on üç metinde okurun, elinden kitabı bırakmamasını sağlıyor. Kitapta okumayı zorlaştıran bir unsurun (cümle yapısı veya eskimiş bir kelime) olmaması bu akıcılığı destekliyor.

Edebiyat ve sanat dünyasında olan insanların bir şekilde psikolojik olarak kırılmalar yaşadığı, psikolojilerinin hassas olduğu, yaralanıp savrulduğu bir gerçek midir? Sağlam duygularla edebiyat alanında yürümek mümkün müdür? Hem Aklın Uçurumunda kitabından yola çıkarak hem de kitapta yer almayan, sevdiğimiz yazarları düşündüğümüzde bu sorunun cevabı hayır oluyor. Melih Yıldız bu çalışmasında İsmail Safa, Osman Fahri (Cenap Şababettin’in kardeşi), Şukufe Nihal, Ahmed Haşim, Sabahattin Ali, Yahya Kemal, Celile Hanım, Nâzım Hikmet, Neyzen Tevfik, Fikret Mualla, Mazhar Osman, Peyami Safa, Ara Güler ve Sunay Akın gibi sanat dünyasının önemli isimlerini anlatıyor. Bazı yazılarda tek bir sanatçının yaşamını anlatan yazar, bazı metinlerde ise katmanlı bir yapı sunarak birçok sanatçı hakkında bilgi veriyor bize. Mesela Fikret Mualla’ya ve Neyzen Tevfik’e hem iki farklı yazıda değiniliyor hem de iki metin içerisinde de göndermeler yapılıyor. Önemli bir hekim olan Mazhar Osman ise birçok metinde karşımıza çıkarken, onun yaşamhikâyesinin de diğerlerinden çok farklı olmadığını görüyoruz. Küçük yaşta annesinin ölümü ile sarsılan Mazhar Osman, bu yıkımın altından kalkabilmek için çok uğraşıyor.

Kitapta geçen Fransız Lape Hastanesi’nin de kurum olarak hikâyesi anlatılıyor.

Fransız Lape Hastanesi

Kırım Savaşında cephe gerisinde çalışan, hem askerlerin yaralarıyla hem de salgın hastalıklarla mücadele eden rahibelere, Osmanlı Sultanı Abdülmecid ödül vermek ister, ancak rahibeler bunu kabul etmez; bunun üzerine, Fransız elçisi araya girip rahibelere bir arsa verilmesini sağlar. Verilen bu arsa üzerine yapılan hastane pek çok sağlık alanında hizmet verir. En çok psikoloji alanında yaptığı hizmetlerle göz önündedir. Kitapta da pek çok kez ismi geçen sanatçıların Lape Hastanesi’nde tedavi gördüklerini görüyoruz. Kitapta hastanenin Kırım Savaşından önceki tarihine kadar gidilmektedir. Tabii o zamanlar bir hastane yoktur. Ancak rahibelerin Osmanlı halkının her konuda yardımına koşmaları halk tarafından sevilmelerine neden olmuştur.

Sunay Akın Örneği

Melih Yıldız kendisi gibi Trabzonlu olan şair ve kültür adamı Sunay Akın’dan da çok fazla yararlanmış. Sunay Akın da kitaplarında bir tema seçip bu tema doğrultusunda yaşamhikâyeleri anlatır. Yazarımız ustasına selamını kitabın sonunda sunuyor: Sunay Akın hayal dünyası çok geniş bir çocuk olduğu için ailesini korkutur, bunun üzerine baba Tuncay Akın, oğlunu bir hekime götürür. Ama korktukları gibi değildir. Belki de bu açıdan baktığımızda hekim Sunay Akın’ın önünü açan kişidir. Belki de bu hekim sayesinde dünyanın en güzel oyuncak müzesine sahibizdir.

***

Aklın Uçurumunda, dili ve hikâyeleriyle kolay okunabilir, genel kültür oluşturması açısından kitaplıklarımızda bulunması gereken bir kitaptır. İncelemeyi Melih Yıldız’ın kitapta paylaştığı Rıza Tevfik’in şiiriyle bitirmek istiyorum.

Her cehre bir hayalettir bu süreksiz rüyada
Unut yavrum! Sen de unut! Bu ölümlü dünyada
Her cefayı unutmaktır bizler için teselli
Sonbaharın matemini gözlerinde okuma.

Mete Karagöl
Visited 14 times, 1 visit(s) today
Close