1.Bölüme ulaşmak için: https://mahaledebiyat.com/marsin-yoldaslari/
2.Bölüm
Kemal Maurin:
“Luka Vitez’in değişen koşulları ne kadar dâhiyane biçimde fırsata çevirebildiğinin adeta kanıtıydı Themisi Devrimi. İsmini aynı adlı tanrıçadan alan devrim, adaletin ve düzenin devrimiydi.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“Plana göre yılbaşı sabahı Themisilerden küçük bir ekip Vitez’in önderliğinde MOXIE Bölgesi’ne gidip Falcon Nest’i besleyen oksijen ve su kanallarını devre dışı bırakacak, ardından aynı grup Musk Bahçeleri’ni ele geçirip Xdome-1 ve Xdome-2’ye açılan geçitlere barikat kuracaktı. Themisilerin geri kalanları ise akşama doğru Rivershub’ta toplanan kalabalığın ayaklanmasına öncülük edeceklerdi.
Yılbaşı sabahı planın ilk kısmı sorunsuz işledi. Luka Vitez ve arkadaşları kısa sürede MOXIE Bölgesi’nin ve Musk Bahçeleri’nin kontrolünü ele geçirmişlerdi. Bu küçük grup toplumun gözünde ihtilalin öncüsü olup devrimin fitilini Musk Bahçeleri’nde ateşlediğinden ilerde Musketeers lakabıyla anılacaktı.”
Kemal Maurin:
“Bütün bunlar olurken kolluk kuvvetleri ne yapıyordu? Devrime destek veriyordu tabii ki. Rivershub’ın güvenlik şefi Kappei Aizawa partinin gayriresmi kurucularından ve devrimin en büyük destekçilerindendi. Bu herkesin bildiği ancak kimsenin dile getirmediği, halktan burjuvaziye taşmayan bir sırdı. Aizawa devrim günü partinin önde gelenlerine silah teminini bizzat kendi yapmıştı.
Rivershub devasa kalabalıkla dolup taştıktan ve Musketeers Musk Bahçeleri’ni fethettikten hemen sonra parti Rivershub’ta sloganlar atıp proleterleri hareketlendirmeye başladı. Kısa sürede kubbeye büyük bir karmaşa hâkim olmuştu. Halk ayaklanmıştı. Yaşlısı da genci de senelerdir süregelen adaletsizliğin intikamına ant içmiş, yumruklarını sıkıp burjuvazinin üstüne yürümeye başlamıştı. Kuzey Sibiti halkı tarihte ilk defa bir bütün olarak hareket ediyor, dışarıdan bakıldığında böylesine yüce bir halkın birlikteyken üstesinden gelemeyeceği hiçbir engel yokmuş gibi görünüyordu.”
Golda Vitez:
“Bir sosyaliste sorsanız size şehirde sermayeyi elinde bulunduranlar dışında herkesin ayaklanma sırasında devrimi desteklediğini söyleyecektir. Bu sav kocaman ve içi boş bir propagandadan ibaret aslında. Musketeers lakabıyla bilinen örgüt Musk Bahçeleri’ne kimseyi sokmadığı gibi kubbedeki kimsenin de dışarı çıkmasına izin vermiyordu. Biz şu an bu röportajı filme alırken eli silahlı bir örgüt bu binaya dalsa ve kendi tabirleriyle ulvi bir amaç için binanın giriş ve çıkışlarını kapasa onlara kollarınızı açar mısınız? Esir alındığınızda umursayacağınız ilk şey yuvanız, aileniz mi olur yoksa radikal bir devrim mi? Soruyorum size: dedem ve arkadaşları tarafından Musk Bahçeleri’nde esir alınan botanikçilerin, genetikçilerin, onca insanın suçu neydi? Hadi onu geçtim, peki güvenlik şefi Aizawa’nın emri altında çalışıp Rivershub’ta ayaklanma başladığında emir komuta zincirine uymaktan başka çaresi olmayan güvenlikçilerin suçu neydi? Themisi Devrimi halkın devrimi değil, aksine, toplumsal sorunlar karşısında yapıcı çözümler üretmekten aciz ufak bir radikal grubun devrimiydi.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“Güvenlik şefi Kappei Aizawa önderliğindeki Rivershub kolluk kuvvetinin ayaklanma sırasında odağı eylemciler değildi. Aizawa çıkış kapılarının kontrol altına alınması, halkın Falcon Nest’e girmesinin engellenmesi ve Falcon Nest sakinlerinin güvenle kubbelerine götürülmesi emrini vermişti. Falcon Nest’e yalnızca Rivershub’ın kuzey kapısından girilebilmesi ve Rivershub’ta hayatlarını tehdit eden halkla karşı karşıya kalan Falcon Nest’in doğal olarak verilen emre karşı çıkmaması Aizawa’nın işini kolaylaştırmıştı. Falcon Nest’in o an muhtemelen en büyük korkusu bir linçe kurban gitmekti. Lakin onları Falcon Nest’te maalesef linçten çok daha kötü bir son beklemekteydi.”
Kemal Maurin:
“Kappei Aizawa soğukkanlı bir adamdı. Pek merhametli olduğu söylenemezdi. Burjuvazinin saçının teline bile zarar vermeden onları güvenle Falcon Nest’e ulaştırmasının ardındaki sebep ise bunu emredenin Luka Vitez olmasıydı. Vitez kan dökmeden de orta yolun bulunabileceğine inanıyordu ve bunu kanıtlamaya da kararlıydı.
Şahsi fikrimi soracak olursanız burjuvaziyle orta yolda buluşmak diye bir şey olamaz. Ancak, Luka Vitez’in iyi niyetinin bu noktada takdir edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Burjuvazi yuvasına güvenle ulaştıktan sonra Falcon Nest’e açılan kapılar kilitlenmişti. Ve Musketeers’ın burjuvaziye şartlarını iletme vakti gelmişti.”
Golda Vitez:
“Falcon Nest’tekiler muhtemelen bu ayaklanmanın kısa bir süre sonra bastırılacağını ve şehirdeki yaşamın eskiye döneceğini düşünüyorlardı. Falcon Nest’in merkez binasındaki telefon santraline gelen arama ise sonradan onları tam aksini düşünmeye itecekti.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“Mars’ta iletişim kanalları sınırlıydı. Dünya’daki gibi her bir noktaya baz istasyonu kurulu değildi. İletişim, kubbelerin merkez binalarındaki telefon santrallerinden sağlanırdı. Musketeers taleplerini iletmek üzere Musk Bahçeleri santrali üzerinden Falcon Nest’i aradı. Aralarında geçen konuşmaya dair kayıt bulunamasa da partinin uzlaşı şartları Themisilerin kıdemli kimseleri tarafından biliniyordu. İhtilal sonrası Kappei Aizawa bu şartları ve şartların ardındaki motivasyonu medyayla paylaşmıştı. Aizawa’nın dediğine göre partinin talepleri temelde üç maddeden oluşmaktaydı:
- Kuzey Sibiti’nin yönetimi Kızıl Kardeşlik İşçi Partisi’ne bırakılacaktı. Parti her kubbeden demokratik seçimle gelen delegelerin yönetime dahil olduğu Falcon Nest merkezli bir devlet aygıtı kuracaktı. Şehrin yönetim şekli sosyalist cumhuriyet olacaktı.
- Üretim araçlarının mülkiyetinin devri yeni kurulan devlet aygıtına bırakılacaktı. Burjuvazinin artı değer sömürerek kazandığı haksız serveti likidite edilerek halka dağıtılacaktı.
- Burjuvazinin yetişkin her bireyi devlet aygıtı tarafından kurulacak olan istiklal mahkemelerinde yargılanacaktı. İkinci bir emre kadar burjuvazinin Dünya’ya seyahati engellenecekti.
Şayet bu şartlar burjuvazi tarafından kabul edilmezse burjuvazinin Falcon Nest’teki tecridi kubbenin oksijeni tamamen tükenene kadar devam edecekti. İlgili şartlar Musketeers tarafından Falcon Nest’tekilere sunulduğundaysa nasıl bir tepki verdikleri tam bir muammaydı.”
Kemal Maurin:
“Burjuvazi şartları kabul etmemişti. Bu beklenmedik bir durum değildi. Zenginliklerinden, fildişi kulelerinden olmaktansa canlarını feda etmeye hazırdılar. İşte bu nedenle şartlar okunduktan sonra burjuvaziden sekiz on kişilik bir grup hiç vakit kaybetmeden oksijen tüplerini alıp, tulumlarını giyip Falcon Nest’in kuzeydeki hava kilidini aşmayı becermişti. Amaçları gezgin araçlarla MOXIE Bölgesi’ne gidip Falcon Nest’in oksijen kanallarını yeniden aktive etmekti.”
Golda Vitez:
“Falcon Nest’tekiler şartları kabul etmişlerdi. Sanki kabul etmekten başka şansları vardı. Ama gaddar Musketeers için tabii ki bu yeterli değildi. İddia ettikleri adaletsizliklerin kanla ödenmesini istiyorlardı. Falcon Nest çaresizdi. Fakat ihtilal planının aslında ne kadar kusurlu olduğunun adeta bir kanıtı olan kubbenin kuzey hava kilidindeki güvenlik açığı Falcon Nest’tekiler için bir umut ışığı olmuştu. Falcon Nest’ten küçük bir grup kubbede esir kalan masum halkı canları pahasına da olsa kurtarmaya cesaret etmişti. Dışarı çıktıklarında MOXIE Bölgesi’ne doğru zorlu bir yolculuk onları beklemekteydi.”
Kemal Maurin:
“Kuzey hava kilidindeki güvenlik açığı kesinlikle Luka Vitez’in ya da Musketeers’ın hatası değildi. Asayişi sağlama sorumluluğu güvenlik güçlerindeydi. Diğer bir deyişle Aizawa’daydı.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“Musketeers için esirlerin MOXIE Bölgesi’ne ulaşabilmesi ihtimal dahilinde bile değildi. Bu yüzden bölgedeki güvenlik önlemi asgari düzeydeydi. Luka Vitez şehrin batı kanadından güneye doğru hızla ilerleyen gezgin araçları gördüğünde şok geçirmiş olmalı. Yolun sonuna geldiğini, ayaklanmanın başarısız olduğunu düşünmüş olmalı.
Muhtemelen gezgin araçlardaki grup için bu iş çantada keklik görünmekteydi. Fakat araçtakiler tam Musk Bahçeleri’nin batı tarafına kadar ilerlemişken beklenmedik bir felaketle karşılaştılar.”
Kemal Maurin:
“Burjuvazi avantajlı konumda gibi görünürken güneyden gelen ani bir kum fırtınası onların bütün planlarını suya düşürmüştü.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“O zamanlar Mars’ta bir kum fırtınası sırasında dışarıda olmak intihara denkti. Gözün gözü görmediği bir ortamda Mars’ın hantal gezgin araçlarını kontrol etmek ise imkânsıza yakındı. Kum fırtınasının şehri kuşatmasıyla beraber gezgin araçların Musk Bahçeleri’ne çarpıp kaza yapması bir olmuştu. Kubbe zarar görmemişti ancak Falcon Nest’i kurtarma girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Öncü gruptakiler ise bu girişimin bedelini canlarıyla ödemişlerdi.”
Golda Vitez:
“Dedemin önderlik ettiği bu ayaklanma kum fırtınasıyla beraber şans eseri bir devrime dönüşmüştü. Şehrin Dünya’yla iletişimi kesilmiş, Falcon Nest çaresiz kalmıştı. Kum fırtınası olmasaydı devrim de olmazdı.”
Kemal Maurin:
“Kum fırtınası evrenin insanlığa devrimin haklı davasına dair bir mesajıydı adeta. Fazlası değildi. Devrim kum fırtınası olsa da olmasa da her halükârda gerçekleşecekti.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“Kum fırtınası başladıktan sonra Falcon Nest’tekiler için işler daha da zorlaştı. Tecrittekilerin hava kilitleri üzerinden kubbeyi terk etmesine imkân yoktu artık. Falcon Nest’tekiler Themisilerin merhametine kalmışlardı.
Kum fırtınası tam bir hafta sürdü. Yılbaşı akşamı ayaklanan halk kum fırtınasının şiddetlenmesiyle beraber ikinci gün kubbelerine, evlerine dağılmıştı bile. Bir haftalık fırtına sürecinde Themisiler de dahil olmak üzere şehirdeki hiç kimse MOXIE Bölgesi’ne gidip Falcon Nest’in oksijen ve su kanallarını açmaya cesaret edememişti. Falcon Nest’te tecritte tutulan yaklaşık iki bin insan vardı. Kubbenin oksijen ve su kaynağı sınırlıydı. Rivershub’a açılan tek çıkış kapısı ise Aizawa’nın kontrolündeydi.
“Falcon Nest’tekiler ilk iki günü kubbedeki oksijen tüpleriyle geçirdiler. Oksijen tüpleri boşalınca kubbede kalan havayı tüketmekten başka şansları kalmamıştı. Lakin tecrittekilerin en büyük sorunu oksijen değil, suydu.”
Golda Vitez:
“Şaşıracaksınız ama Falcon Nest’tekilerin çoğu havasızlıktan değil susuzluktan hayatını kaybetmişti. Fotoğrafları görme şansınız oldu mu bilmiyorum ama gerçekten dehşet vericiydi. Havasızlıktan kendi boğazını tırnaklayarak parçalayan insanların cansız bedenleri; susuzluktan vücudu çürümüş, gözleri kan çanağına dönmüş cesetlerin endişe içindeki yüz ifadeleri… En büyük azap ise son güne kadar yaşamayı becerenlerindi. Susuzluklarını hayatını kaybetmiş dostlarının kanıyla gidermeye çalışmışlardı. Fakat en sonunda Falcon Nest’te kim var kim yok yaşama gözlerini yummuştu. Yaşlısıyla, genciyle, çocuğuyla iki bin can… Söyleyecek söz bulamıyorum gerçekten.”
Kemal Maurin:
“Yaşananlar acı verici. Bunu inkâr edemem. Partinin en büyük önceliği devrimi kan dökmeden gerçekleştirmekti. Fakat kum fırtınasıyla beraber maalesef Vitez’in en büyük kâbusu gerçekleşmişti. İnsanlar ölmüş, kan dökülmüştü. Burjuvazi mülkünden vazgeçip halka teslim olmaktansa ölmeyi tercih etmişti. Bu onların kararıydı. Partinin halka karşı bir sorumluluğu, bir devrim sözü vardı. Yapılabilecek hiçbir şey yoktu.”
Golda Vitez:
“Katliam bir hafta sürmüştü. Falcon Nest’in çığlıkları Rivershub’tan rahatlıkla duyulabiliyordu muhtemelen. Örgüt Rivershub’ın kuzey geçidini açabilir, Falcon Nest’i kurtarabilirdi. Ama kurtarmamayı seçti. İki bin insanı davaları uğruna ölüme terk etti.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“Kum fırtınası dinip iletişim kanalları yeniden aktif hale geldiğinde Dünya bambaşka bir Kuzey Sibiti’yle karşı karşıyaydı. Şehrin nüfusu bir haftada yüzde on azalmıştı.
Kum fırtınasının dinmesiyle beraber Themisiler Falcon Nest’in su ve oksijen kanallarını geri açtılar. Ardından Aizawa önderliğinde kubbenin kapıları açıldı. Halk gördüğü manzarayla şoka uğramıştı. Kubbede tek bir canlı beden bile yoktu. Sokaklar kana bulanmış, çürümüş bedenlerin kokusu kubbenin her köşesine yayılmıştı. Şehrin bedenlerden kurtulması birkaç günü aldı. Falcon Nest’in eski haline dönmesi ise yaklaşık bir ay kadar sürdü. Luka Vitez ve partinin kurucularının önderliğinde şehirde Falcon Nest merkezli bir sosyalist cumhuriyet kuruldu. Lakin halk mutlu değildi. Çünkü rejim değişikliğinin bedeli şehrin sakinleri için ağır olmuştu.”
Kemal Maurin:
“Kuzey Sibiti burjuvazisini saf dışı bırakmak bağımsız bir sosyalist cumhuriyet kurmak için yeterli olmayacaktı. Bunun Luka Vitez de farkındaydı. Asıl mücadele Mars’ın değil, Dünya’nın burjuvazisine karşı verilecekti.”
Golda Vitez:
“Kum fırtınası dindikten sonra Dünya Kuzey Sibiti’yle yeniden bağlantı kurduğunda herkes şoka uğramıştı. Katliam ve rejim değişikliği Dünya’da bomba etkisi yaratmıştı. Haberler tüm Dünya’da yankılanıyor, iş dünyasının önde gelenleri ve politikacılar yaşanan bu krizle ilgili nasıl bir aksiyon almaları gerektiğine dair gece gündüz kafa patlatıyorlardı.”
Kemal Maurin:
“Luka Vitez partide iyimserliğiyle anılan bir liderdi. Dünya’nın Kuzey Sibiti’de yaşanan bu radikal değişikliği sindirmesinin zaman alacağını biliyordu fakat er ya da geç Dünya’nın partiyi resmi olarak tanıyacağına dair masumane bir inanca sahipti.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“Dünya’daki önde gelen devlet liderlerinin ve şirket sahiplerinin çoğunun Kuzey Sibiti rejimine misilleme yapacağı aşikardı. Bu misillemenin şiddeti ise Vitez’in beklentilerinin de ötesindeydi.
Kuzey Sibiti’nin iletişim kanalları Mars yörüngesindeki Uluslararası Uzay İstasyonu’na bağlıydı. İstasyon ise NASA ve Avrupa Uzay Ajansı tarafından kontrol edilmekteydi. Şehrin bütün iletişim kanallarının kısıtlanması misillemenin ilk adımıydı. Kuzey Sibiti’nin Mars’taki diğer şehirlerle ve Dünya’yla açık iletişimi koparılmış, şehir insanlığın geri kalanından izole edilmişti.
İkinci adım ise ekonomik ambargoydu. Kuzey Sibiti’nin ithalat ve ihracatı ikinci bir duyuruya kadar süresiz olarak dondurulmuştu. Ambargonun Dünya’daki mücevher endüstrisine hatırı sayılır bir etkisi vardı tabii. Ancak bu etki sektörü derinden sarsmayacak kadar küçüktü. Öte yandan ekonomik ambargo Kuzey Sibiti için şehre yiyecek ikmalinin kesilmesi anlamına gelmekteydi.”
Kemal Maurin:
“Dünya toplumu Kuzey Sibiti’deki izolasyondan bihaberdi. Mars kolonilerinden birinde sosyalist bir devrim olduğunu tüm dünya duymuştu tabii fakat Dünya burjuvazisinin bu devrime tepkisi kamuoyundan saklanmaktaydı. Dünyalıların Kuzey Sibiti halkının maruz kaldığı ekonomik ambargodan, yaşanan acılardan haberi bile yoktu.”
Golda Vitez:
“Kuzey Sibiti halkına değil, rejime karşı uygulanan bir ambargodan bahsediyoruz aslında burada. Themisiler iktidar hırslarından vazgeçselerdi ambargo da sonlanırdı.”
Kemal Maurin:
“Burjuvazinin talebi ne miydi? Luka Vitez’in kellesi ve şehrin yönetiminin devri. Ambargoyla halk yüce davasından vazgeçirilmeye, yıldırılmaya çalışılıyordu. Ve maalesef burjuvazinin bu politikası bir miktar başarıya da ulaşmıştı.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“Yeni sosyalist cumhuriyetin maruz kaldığı ambargo şehri büyük bir krize sürüklemişti. Ambargonun ilk üç ayı elindeki erzakla kıt kanaat geçinebilen halkın rejim güçlerine olan güveni azalmıştı. Örgütlenen küçük gruplar şehrin erzak depolarına yağmalar düzenliyor, Rivershub’taki market rafları talan ediliyor, erzak kuyruklarında saatler geçiren insanlar birbirleriyle kavga etmek için yeni bahaneler buluyorlardı. Hatta bir keresinde Xdome-2’de ikamet eden eli sopalı bir grup genç toplanıp Musk Bahçeleri’ndeki tarlaları yağmalamaya bile çalışmıştı.
Her geçen gün artan iç karışıklıklar ve isyanlar devrimden sonra mareşalliğe terfi eden Kappei Aizawa önderliğinde başarıyla bastırılmaktaydı.
Falcon Nest’ten şehri yöneten Themisiler ise büyük bir çaresizlikle karşı karşıyaydı. Ambargonun şehirde yarattığı kriz partiye de sıçramış, Themisiler iki ayrı kanada ayrılmıştı. Partide azınlık olan ılımlı kanat Dünya burjuvazisiyle ortak paydada buluşma kaygısı güderken Luka Vitez’in de dahil olduğu agresif kanat uzlaşı yanlısı değildi. Luka Vitez yaşanan krizin geçici olduğu, eninde sonunda ambargonun sona ereceği inancındaydı.
Partinin halkla etkileşimi de eskisi kadar şeffaf ve dinamik değildi. Aslında bunun nedeni Luka Vitez’in partiye dayattığı mesafe politikasıydı. Luka Vitez partinin ideallerinin halkın geçici ve ani duygusal değişimlerine göre şekillenmemesi gerektiği, kriz anlarında halka karşı şeffaf olmanın ister istemez partinin kendinden ödün vermesine neden olacağı düşüncesindeydi. Parti katı bir politika gütmeliydi ve dış tehditlere rağmen topluma karşı güçlü görünmeliydi. Hem kolluk kuvvetleri şehirdeki karmaşayı rahatlıkla bastırırken parti neden iktidardaki konumu konusunda endişelensindi ki?”
Kemal Maurin:
“Her insan hata yapar. Kimse kusursuz değildir. Bu, zor şartlar altında rejimin kalıcılığını sağlamaya çalışan Luka Vitez için de geçerli.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“Şehirdeki kriz ambargonun dördüncü ayında doruk noktasına ulaşmıştı. Partideki ılımlı kanatla agresif kanadın arası iyice açılmıştı. Luka Vitez parti binasını terk etmiyor, partinin merkez grubunda bulunan birkaç kişi haricinde kimseyle konuşmuyordu. Şehirdeki ayaklanmalar artık zar zor zapt edilmekteydi ve ılımlı kanadın Luka Vitez’i devirmekten başka çaresi yok gibi görünüyordu. Ancak bunu askeri güç olmadan yapmaları olanaksızdı. Bu nedenle ılımlılar aylardır şehirdeki iç karışıklıkla mücadele ettikçe partiye karşı sabrı tükenen bir askerle, Mareşal Kappei Aizawa’yla planlarını paylaştılar: Mareşal Aizawa planlanan günün sabahı kolluk kuvvetiyle beraber parti binasını basacak ve Luka Vitez’i tutuklayacaktı. Ardından ılımlılar partinin başına geçecek ve krizi çözmek için geçici bir komite oluşturulacaktı. Mareşal Aizawa da bu komitenin önemli bir üyesi olacaktı. Fakat darbe günü ılımlıları bambaşka bir sürpriz beklemekteydi.”
Kemal Maurin:
“Son birkaç gündür olduğu gibi darbe gününün sabahı da Falcon Nest’teki parti binasının önünde büyük bir kitle toplanmış partiyi protesto etmekteydi. O gün ben de oradaydım. Kenarda bir banka oturmuş, kafa karışıklığıyla karmaşayı izliyordum. Sonra uzaktan büyük bir ordunun parti binasına doğru hızlı ve ritmik adımlarla ilerlediğini gördüm. Ordunun başında Mareşal Aizawa vardı. Kolluk kuvvetlerini gören protestocular sağa sola kaçışmaya başladılar. Fakat kalabalık Aizawa’nın umurunda bile değildi. Ordu parti binasının önüne gelince durdu. Aizawa bir grup askerle beraber binaya girdi. Sokaktaki herkes soluğunu tutmuş, neler döndüğünü anlamaya çalışıyordu. Yaklaşık yarım saat kadar sonra Aizawa ve grubu binadan çıktı. Yanlarında kolları arkadan kelepçeli, perişan görünümlü biri daha vardı. Ağzı yüzü benzetilmiş, soyulup anadan üryan bırakılmış bu adamın Luka Vitez’in ta kendisi olduğunu idrak etmem biraz vaktimi aldı. Aizawa’nın amacı Vitez’i halka rezil etmekti. Vitez’in ise eski yüceliğinden eser yoktu. Ancak gururundan ödün vermemişti. Sırtı dikti. Kimse Aizawa’nın ne planladığını bilmiyordu. Orduyu arkasına almış, Luka Vitez’i kolundan ve saçından sıkıca tutmuş ana caddede ağır ağır sürüklemekteydi. Olanlara şahit olan meraklı topluluk ise orduyla arasına mesafe koymaya özen göstererek Aizawa’yı takip ediyordu. Aizawa ve ordusu caddenin bittiği yerde, kubbenin sınırında, yani Falcon Nest’in kuzey hava kilidinin önünde durduğunda ise Aizawa’nın planının ne olduğu netlik kazanmıştı. Lakin yaşananları idrak etmekte, sindirmekte zorlanan halk için neler olacağı halen büyük bir muammaydı.
Aizawa hava kilidini açtı. Luka Vitez başta ileri doğru adım atmamakta direndi. Sonra direnmeyi bırakıp başı dik bir şekilde içeri girdi. Aizawa hava kilidinin iç kapısını kapatıp Mars’ın acımasız atmosferine açılan dış kapısını açarak Luka Vitez’in ölüm fermanını imzalamış oldu.”
Golda Vitez:
“Ne olursa olsun hiçbir canlı bu kadar acı bir ölümü hak etmiyor. Dedemin ölmeden önce çektiği çileyi tahmin bile edemiyorum.
Dava arkadaşlarının dedeme ihaneti Mars’ta ne kadar da yozlaşmış bir rejimin hüküm sürdüğünün apaçık bir kanıtı. “
Prof. Dr. Max Ammar:
“Danton’ın da dediği gibi; her devrim kendi evlatlarını yer. Vitez’in ölümünün Aizawa’nın elinden olacağı şehirdeki kimsenin aklına gelmezdi.
Partideki ılımlılar bile böylesine katı yürekli bir askeri darbe beklemiyordu. Luka Vitez’in ölümüyle beraber oluşturulacak komiteye dair inançlarını da kaybetmişlerdi. Darbe gününün akşamında Aizawa kendini parti lideri ilan etmiş ve topluma her şeyi normale döndüreceğinin sözünü vermişti.
Vitez’in aksine Aizawa kriz karşısında statükocu bir tavra bürünmemiş, alternatif çözüm yolları için gecesini gündüzüne katarak çalışmıştı. Bu süreçte partinin ve ordu mensuplarının da fikrini almaktan çekinmemişti. Ve kısa sürede umut vadeden bir planı devreye sokmayı başarmıştı. Aizawa şehrin kaderini NASA ve Avrupa Uzay Ajansı’na teslim etmektense, yörüngedeki Çin Uzay İstasyonu aracılığıyla Çin ile iletişime geçmeyi tercih etmişti. İçinde dört aylık kriz sürecinin ıstıraplarını barındıran görsel derlemelerini Çin aracılığıyla Dünya kamuoyuna sunmayı başarmıştı. Aizawa’nın paylaştıkları Dünya’da büyük ses getirmişti. Görseller aracılığıyla Kuzey Sibiti’de yaşananlardan haberdar olan Dünyalılar ambargodan sorumlu şirketleri ve kurumları boykot etmiş, halkın desteğiyle Kuzey Sibiti’dekilere yüklü miktarda erzak bağışı yapılmıştı. Kuzey Sibiti rejiminden ödün vermeden refaha kavuşmuş, aslında Vitez’in hayali bir nevi gerçekleşmişti.”
Golda Vitez:
“Kuzey Sibiti’de açlıktan ölmek üzere olan sosyalistlerin yardımına liberaller koşmuştu. Çünkü liberaller için bireyin yaşama hakkı hangi ideolojiyi savunduğundan daha mühimdi.”
Kemal Maurin:
“Kuzey Sibiti özgürdü artık. Devrim gerçekleşmiş, sosyalist parti iktidar olmuş, şehirde burjuvaziden eser kalmamıştı.”
Prof. Dr. Max Ammar:
“Kamuoyunun takdirini toplayamayan Dünya devletleri ve şirketleri de zamanla Kuzey Sibiti’ye karşı güdülen politikada değişikliğe gitmiş ve sonunda ambargo kaldırılmıştı.
Ambargonun kaldırılmasıyla beraber Aizawa, iktidarı için büyük bir tehdit olarak gördüğü Vitez’in eşi Maria Vallés ile oğlunu dünyaya sürgün etmişti.
Diğer Mars koloni şehirlerinin de zamanla devrimden etkilenmesi kaçınılmazdı. Sosyalist rejim on yıllar boyunca Valles Marines’in her köşesine aşama aşama yayılmıştı.”
Günümüzde gelişen teknolojiyle beraber eskisi kadar dışa bağımlı olmayan Mars kolonilerinin geçmişe nazaran dışa daha kapalı bir politika izlediği söylenebilir. Mars’la olan bağımız her geçen yıl git gide daha da silikleşiyor. Mars kendini Dünya’dan soyutluyor. Fakat günümüzde kolonilerde yaşanan küçük karışıklıkların haberleri güç de olsa halen kulağımıza gelmekte. Günümüzde Marslılarla Dünyalılar her ne kadar uçurum düzeyinde bir kültürel farka sahip olsalar da son zamanlarda ortak sosyolojik sorunlarla yüzleşiyorlar.
Bu komünizmin de liberalizmin de çatırdamaya başladığının habercisi aslında. Bu iki ideoloji zayıfladıkça hümanizmi de beraberinde sürüklüyor. Özellikle insandan başka hayvana yer olmayan Mars’ın acımasız doğasında hümanizm önemini yitiriyor. İnsanlık liberalizmden de komünizmden de hiç olmadığı kadar şikayetçi. Lakin hiç kimse sorulması gereken esas soruyu sormuyor: Komünizm, liberalizmin ve akabinde hümanizmin çöküşüyle beraber yeni dünya hangi ideolojiyle karşı karşıya kalacak? Gelecekte insanlığı ne bekliyor?”
***
Deniz gözlerini ovuşturdu. Derin bir nefes aldı. Ardından e-postayı sildi.
Editör: Elif Türkoğlu
- Darboğaz - 5 Ağustos 2023
- Kayıp Zamanların Peşinde - 8 Mart 2023
- Mars’ın Yoldaşları -2- - 18 Aralık 2022