Yazar: 19:25 Makale

Türk Toplumcu Gerçekçi Şiirine Değmiş Bir Kadın Eli: Yaşar Nezihe

Bir Türkolog ve edebiyat üzerine eğitim almış ve eğitimler vermiş bir kişi olarak, okuduğumuz sürece bizlere, Toplumcu Gerçekçi tavrın, Nazım Hikmet’le beraber, Modern Türk Edebiyatı’na yansıdığı, onun da Sovyetler Birliği’ne git gel süreçlerinde Mayakovski şiirlerinden ve oradaki siyasi süreçlerden etkilenerek bu şiirleri yazdığı ve Toplumcu Gerçekçi Şiirin edebiyatımızda resmi anlamda bu şekilde zuhur olduğu anlatılmıştır.

Bense, çoğu yerde dile getirdiğim üzere, bu süreci Tanzimat Dönemi’ne kadar indiririm. En azından Toplumcu Gerçekçi Şiir olmasa da edebiyatı indirgiyorum. Nabizade Nazım Efendi, ilk köy romanını yazıp da oradaki gerçekleri ve dertleri anlatmış olmasa, kim bilir ne zaman köy kavramı edebiyatımıza girecekti? Yahut kim sokacaktı? Bu sebeptendir ki benim için Karabibik adlı roman ilk köy romanı olmakla beraber Türk Edebiyatı’nın da ilk Toplumcu Gerçekçi romanıdır.

Şiire dönersek de evet Nazım Hikmet, onlu yaşlarında milliyetçi tavırlarla; ki bu Birinci ve İkinci Balkan ve Birinci Dünya Harbi Dönemi ve nihayetinde Kurtuluş Savaşı’nı da kapsayan bir dönem olduğundan herkesin milliyetçi bir tavırda olduğu dönemdir, şiirler yazdığı ve sonrasında çok da anlatılmamakla beraber Sosyalist bir fikre dönüşü, Batum üzerinden Sovyetlere geçişiyle, oralarda okuduğu Vladimir Mayakovski şiirleri ve onun şiir anlayışını yani serbest nazım ve Marksist, Sosyalist içerikler, fütürist öğelerle işlediği şiirleriyle Toplumcu Gerçekçi Şiirin temelini oluşturmuştur. Beşir Fuat, Hoca Tahsin Efendi, Abdullah Cevdet, Ercüment Behzat, Şevket Süreyya, Vedat Nedim gibi şairlere de ilham vermiştir.

Gel gelelim, bu şairler, Nazım Hikmet’ten feyz alarak yazdıkları şiirlerle, Türk Toplumcu Gerçekçi Şiiri’nin içeriğinde yer alırken, tek başına hayatın zorluklarıyla mücadele eden bir kadının adı ders kitaplarında hiç geçmemektedir. Bu kişi Yaşar Nezihe’dir.

Yaşar Nezihe 1880’li yılların başında İstanbul’un Baruthane semtinde dünyaya gelmiştir. Şehremaneti’nde hademelik yapan bir baba ve ev hanımı olan bir annenin çocuğudur. Doğduğunda adı Zeliha olarak koyulmuştur. Beş kardeştirler lakin hayatta kalan tek Zeliha olunca, ailesi ismine Yaşar ismini de eklemiş Zeliha Yaşar olarak hayatına devam etmiştir.

Okumak istese de ailenin kötü olan ekonomik durumu sebebiyle babası onu okula göndermemiştir. Bu dönemde annesini de kaybetmiştir. Fakat Zeliha okumak için çareler düşünmüş ve etraftan ot toplayarak onları aktarlara satmış, kazandığı parayla bir seneliğine de olsa okul masraflarını çıkarabilmiştir. Kendisinin anlatımıyla: “Evimizin yakınlarındaki derenin kenarından papatya, ısırgan otu, deve dikeni, ebegümeci tohumları toplayarak aktarlara satardım” Aktardan aldığı paranın yarısını mahalle mektebinin muallimine, yarısını da kalfaya vererek okumayı öğrenmiştir. Aynı dönemde gelecekte geçimini sağlayacağı dikiş nakışı ise komşu kızları ona öğretmiştir.

Bu dönemden sonra, biraz daha büyüdüğünde babası işinden olunca, zaten kötü olan maddi durumları daha da kötüye gitmiş. Ekonomik olarak durumları düzelebilir diye babası, kızını kendinden yirmi yaş büyük bir kişiye gelin olarak vermiştir. Evlendirildiği adamın ismi Atıf Zahir Efendi’dir.

Atıf Zahir Efendi, ilk olarak karısının ismini beğenmediği için değiştirtmiş ona Yaşar Nezihe ismini verdirtmiştir. Atıf Zahir Efendi’yle evliliği, çocuğu olamadığı gerekçesiyle uzun sürmemiş yakın zamanda Atıf Zahir, Zeliha Yaşar’ı boşamıştır.

İkinci evliliğini ise bir mühendis olan Mehmet Fevzi Bey’le yapmıştır. Bu evlilikten Suat, Sedat ve Vedat adlarında üç çocuğu olmuştur. Mutlu sanılan altı yıllık evlilik, Mehmet Fevzi Bey’in evi terk etmesiyle dağılmıştır. Sonrasında gelen sıkıntılı ekonomik süreçte ise Suat ve Sedat adındaki iki çocuğu gıda yetersizliğinden hayata veda etmiştir.

Üçüncü evliliğini ise, aslında ilk aşkı ve ilk nişanlısı olarak kabul ettiği Yusuf Niyazi Bey’le yapar. Lakin bu nihayetinde olan evlilik de sadece 50 gün sürmüştür. İlginçtir ki, Yusuf Niyazi Bey’le ayrı olsalar da tam kırk sene mektuplaşarak ömürlerine devam etmişlerdir. Ardından da babası ve amcasının ölümüyle daha zor günler Yaşar Nezihe’yi bulmuştur.

Babasının ölüm senesi olan 1912, aynı zamanda ülkenin de zor yıllarının, savaşların, işgallerin başlangıç senesidir. Ekonomik olarak çok ama çok zor dönemler Osmanlı tebaasını beklemektedir. Yaşar Nezihe de bu dönemde açlık sınırında geçinebilmeye uğraşmıştır. Nakış yapmış, okuma yazma bildiği için harbe gidenlere parayla mektup yazmıştır. Öyle zor dönemler geçirmiştir ki bu dönemde iki kere intihara kalkışmıştır. Lakin hayatta tutunduğu tek kişi olan oğlu için son anda iki intihardan da vazgeçmiştir.

On yedi sene, Esirgeme Derneği’ne sonra da Kızılay’a iş nakışlar işlemiş, Şark Pazarı’na dikişler yapmıştır. Darphane’nin, İstiklâl Madalyaları’nın kurdelelerini o dikmiştir. Ölen babasından da kendine çok az bir meblağ da olsa maaş bağlanmıştır. Bu döneme denk gelen başka bir geliri ise Mısırlı bir prenses olan Tevfika Hanım tarafından beş sene boyunca ona bağlanan beş liralık aylıktır.

Şiirlerinin temeli annesi öldükten sonra, babasının teyze diye çağırdığı ve kızına bakması için yardım istediği bir kadından dinlediği manzum aşk hikâyelerine dayanır. Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre özellikle şiire yönelmesinde etkili olan manzum aşk hikâyeleri olmuştur. Ot toplayarak kazandığı parayla öğrendiği okuma yazma dışında, aruzla şiir yazmayı kendi çabalarıyla öğrenmiştir.

İlk şiirlerini, Malumat ve Terakki Dergisi’ne, Mazlume, Mehcure, Mahmure mahlaslarıyla yazmıştır. Hanımlara Mahsus Gazete’nin daimi yazarı haline gelmiştir. Sabah, Menekşe, Kadın Yolu, Kadınlar Dünyası dergilerinde yazıları çıkmıştır. 1913 senesinde ise ilk şiir kitabı olan Bir Deste Menekşe yayınlanır. Kadınlar Dünyası dergisinde, kadınlar üzerine yazdığı makaleleri yayınlanmıştır.

Öyle çaresiz, zor günler geçirmiştir ki bu günleri gazete ve dergilere yolladığı şiirlerde anlatmaya çalışmıştır. Bu şiirleri bir mektupla yollamış, tepkilerini de bu şiirleriyle göstermeye uğraşmıştır. Tarih adlı gazetede İsmail Müştak adında bir kişi, yazılan bu mektuplardan etkilenmiş, o dönem Türk Edebiyatı üzerine çalışan, antoloji hazırlayan Hartmann’a bu mektupları ve şiirleri göstermiştir. Prof. Hartmann da çıkarttığı Türk Şiiri Antolojisi’nde üç sayfa gibi önemli bir kısmı Yaşar Nezihe için ayırmış, şiirlerini yayınlamıştır.

Gel gelelim, Toplumcu Gerçekçi Şiir içinde Yaşar Nezihe’ye neden yer verilmesi ve ders kitaplarında  yer alması gerektiğine vurgu yaptığım noktaya. 1923 senesinin mayıs ayında, Aydınlık dergisinde Yaşar Nezihe’nin “1 Mayıs” adlı şiiri yayınlanmıştır. Ayrıca şair, başka bir 1 Mayıs şiirini 1924 senesinde de yine Aydınlık’ta yayınlatmıştır.Şiirlerde 1919’dan itibaren bu topraklarda kutlanan 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın etkisi ve özellikle çok ses getirmiş olan 1922 senesindeki 1 Mayıs eylemleri etkili olmuştur. İlk şiiri ise şu şekildedir:

1 MAYIS İÇİN[1]

Ey işçi…
bugün hür yaşamak hakkı seninken

patronlar o hakkı senin almışlar elinden.

sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin
kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?

rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;
lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.

zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.
azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.

sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.

Ey işçi…
mayıs birde bu birleşme gününde
bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…

baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz;
yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.

patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
ta’zim ile, hürmetle sana başlar eğilsin.

dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.
bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.

herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say…

birgün bırakınca işi halk şaşkına döndü.
ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.

sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
sen olmasan etmezdi teali medeniyet.

boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat.

     [2]       

Sadece bu şiirle değil, aynı zamanda kendisi de yaşanılan ortamda bir ezilen, açlık sınırında geçinen bir kadın olduğundan, grevlere, işçi hareketlerine ve ezilenlerle yan yana olan tavrını ortaya koymuştur. Hatta bu şiiri yazdığı zamanlarda Mürettipler Cemiyeti ve gazete sahipleri arasındaki anlaşmazlık, çalışma saatleri üzerine olan bu gerginlikle oluşan grevin tam da merkezinde yer almıştır. Haksızlığa uğrayan işçileri anlatan şiiri Haber adlı dergide 1923 Eylül ayında yayınlanmıştır.

Zamanla hem Aydınlık’ta yazması, hem tavırları; hem de Amele Cemiyeti’nde olan üyeliği sebebiyle, 1925 senesinde “Komünistlik” ve propogandasını yapması nedeniyle gözaltına alınmıştır. İşte tam da bu noktada, Toplumcu Gerçekçi Şiir’de resmi olarak yer alması için ikinci gerekçeyi ortaya koymaktayız. İşçi Sınıfı ve 1 Mayıs üzerine bir şiir yazmıştır, onlarla birlikte mücadeleye girişmiştir ve dahi komünistlik gerekçesiyle gözaltına alınmıştır. Toplumcu Gerçekçiliğin ana maddesi, özellikle de şiirde Sosyalist Gerçekçi tavır, işçi sınıfı yandaşlığı, propogandist, nutukçu tavırla yazılan serbest şiir olması değil midir? Yaşar Nezihe hepsine uymaktadır. Gel gelelim, biraz daha ileri gidersek, nispeten soylu ve şanslı ailelerde doğmuş diğer şairlerden daha da gerçek olarak; alt sınıftan gelen bir mücadele kadını değil midir?

1934’te TBMM tarafından çıkartılan, Soyadı Kanunu’na istinaden, aslında o dönemki her Sosyalist tavırlı yazarın kendine aldığı, manidar soyadları gibi; misal Hasan İzzettin Dinamo gibi, Yaşar Nezihe de kendine “Bükülmez” soyadını almıştır. Ama soyadına atfen de bir şiir yazmıştır. O şiirde şu dizeler yer almaktadır: “Bakıp da soyadıma sanma ki bükülmüyorum / Felek cefalarıyla gençken büktü belimi”

Geride kalan yaşamını ise hayatta tek kalan çocuğu, kendisini adadığı oğlu için yaşar. Lakin bazı söylentilere göre oğluyla ciddi sorunlar yaşamış hatta ondan şiddet dahi görmüştür. Yaşar Nezihe Bükülmez’in zorluklarla, acılarla, mücadelelerle ve hayal kırıklıklarıyla dolu yaşamı 6 Kasım 1971’de son bulmuştur. Geride onlarca şiir, 1913’te Bir Deste Menekşe, 1924’te Feryatlarım adlı kitapları, ünlü 1 Mayıs şiiri ve gazel olarak ağırlıkla okunan; Urfalı Ünlü Gazelhan Tenekeci Mahmut  ve Kazancı Bedih tarafından seslendirilmiş olan, bestelenmiş 250 şiiri kalmıştır.

Sınıfsal olarak alt sınıfta doğan, yetişen ve bu sınıfta hayat mücadelesini devam ettirmiş, grevlere katılmış, işçi hareketlerinde, kendisi de bir emekçi olarak yer almış, ötekileşmiş ve ezilmiş kadınların sorunlarını dile getirmiş, Komünizm propogandasından ve Komünist tavırla yazdığı şiirlerden yargılanmış, Toplumcu Gerçekçi Şiir anlayışının her öğesine uyan şiirler yazmış bir kadın şair Yaşar Nezihe’ye, artık Türk Edebiyatçılarının ve bu eksende hazırlanan kitapları yazanların, bir bakıma iade-i itibarla Toplumcu Gerçekçi Türk Şiiri’nde bir şair olarak yer vermesi gerektiğine inanmaktayım. Hatta unutmamalı ki bu kadın şair Kadınlar Halk Fırkası’nın da kurucusudur. Nazım Hikmet, nasıl Toplumcu Gerçekçi yahut Sosyalist Gerçekçi Şiir anlayışını Türk Edebiyatı’na kazandırmışsa, bu tavrın ilk kadın şairi olan Yaşar Nezihe Bükülmez de hakkıyla bu şairler arasında anılmalıdır.


[1] Aydınlık Dergisi, 1923

[2] Aydınlık Dergisi 1924 senesi yayın kapağı

KAYNAKÇA

Aydınlık Dergisi, orijinal basım, 1923.

“Yaşar Nezihe”, Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, C. 2. İstanbul, Yapı Kredi Yay.(2010).

Ay, Taha, “Yaşar Nezihe”, Türk Kadın Şairleri, İstanbul, Universum Matbaası.(1934).

İnal, İbnülemin Mahmut Kemal, “Yaşar Nezihe”, Son Asır Türk Şairleri, C. IV. İstanbul, Dergâh Yay.(1988).

Kırılmış, İlknur Tatar, Yaşar Nezihe Bükülmez Hayatı ve Şiirleri, Yüksek Lisans Tezi. İstanbul, İstanbul Üniversitesi.(1997). 

Kırılmış, İlknur Tatar, “İlk Sosyalist Kadın Şair. Yaşar Nezihe Bükülmez mi?”, Turkish Studies, S. 4/8. 1856-1865. (2009).

Kırılmış, İlknur Tatar, “Şair Bir Halk Kızı Yaşar Nezihe Bükülmez”, Teke. S. 1/4. 70-84.(2012).

Macit, Muhsin, “Urfa Sıra Gecelerinde ve Musiki Meclislerinde Okunan Gazellerin İşlevi”, Millî Folklor. S. 87. 84-93. (2010).

Rifat Necdet, “Yaşar Nezihe Hanım Hayatı ve Eseri”, Feryatlarım, İstanbul, Vatan Matbaası.(1340).

T. Z. “Yaşar Nezihe Hanım”, Nevsal-i Millî. Dersaadet: Artin Asaduryan ve Mahdumları Matbaası, 219-223.(1330).

Toros, Taha, “Yaşar Nezihe”, Mâzi Cenneti, İstanbul, İletişim Yay.(1998).

Uraz, Murat, Kadın Şairlerimiz I. İstanbul, Tefeyyüz Kitabevi.(1941). 

Yaşar Nezihe,  Feryatlarım, İstanbul, Vatan Matbaası.(1340).

Editör: Melike Kara

Visited 41 times, 1 visit(s) today
Close