Gökyüzünün misafiri serçe, yine bir gün kırgın kalbinin hışmıyla mavilikte süzülür. Kime güvense kimi kendini unutacak kadar çok sevse minicik kalbi kırılıyor. Ah serçe, sevmek zor! Kanat çırpmaktan yorgun düşen serçe dinlenmek üzere yere inerken ayağını burktu. Yürümekte zorlanırken bir el uzandı, yakaladı misafir serçeyi. Başını okşadı ve onu hemen bir veterinere götürdü. Veterinerin müdahalesinden sonra yardımını esirgemeyen o el, minik serçeyi birkaç gün evinde ağırladı. Kendini toparlayan serçe bir sabah teşekkür edercesine neşeli neşeli öterek yuvasına uçuverdi. Ona yardım eden el ise uyandığında onu göremeyince hayal kırıklığı yaşadı. Serçe geri dönecek miydi?

     Minik serçe yuvasına döndüğünde kimsenin yokluğunu fark etmediğini gördü. Gökyüzünün misafiri dışında herkes her şeye kaldığı yerden devam ediyordu. Paramparça olduğunu hissetti. Çünkü günlerdir merakta bıraktığı sevdiklerinin ne kadar üzüldüğünü düşünüp hüzünlenirdi. Hal böyle olunca kırgınlığın boyutu da bir hayli büyük oluyor. Oldum olası anlamadım zaten, neden kimse sevdiği kadar sevilemedi?

     Serçe, kanatlarının gücü tükenene kadar uçtu. Kırgınlığı geçmiyordu ama onlara öfkelenmiyordu da. Yine hep yaptığı gibi hatayı kendinde aradı. “Ben de olsam sevmezdim beni. Kim niye sevsin ki beni? Merhametten yoksun, bir hal hatır sormaktan aciz, gamsız bir serçeyim ben; kim niye sevsin ki ahde vefa bilmeyeni?” diyerek kendini haklı haksız azarlıyordu. Oysa serçe kibirlenmemek için hiçbir vakit iyi yanlarını dillendirmedi.

    Misafir serçe yalnızca sevdiklerine merhametli, daima sevdiklerini güldürmeye çalışan, onların derdine onlardan çok üzülen aynı şekilde sevincinde de onlardan çok sevinen hatta kendi kırgınken bile istemeden de olsa kırmışsa sevdiği birini nasıl telafi edeceğini düşünen zarif bir kalbe sahip. Sadece sevdiklerine zaaf gösteren bir kalp ama bir kez daha gördü… Serçe bu kez affedemedi. Aldı başını ona uzanan yardım elinin yanına gitti. Gördüğü manzara karşısında serçenin gözleri doldu. Siz hiç gözleri dolu bir serçe gördünüz mü? O yardım eli, döneceğine eminmiş gibi serçenin yuvasını bozmamıştı.  Ara ara anımsadı, iç geçirdi ama dönemedi eski yuvasına. Gözü yaşlı serçe, yaşamına bir yanı eksik ve buruk bir mutlulukla devam etti.

Visited 11 times, 1 visit(s) today
Close