Giyim tarzı, kendine has hal ve hareketleriyle dilden dile aktarılmış “Şarlo” karakterini tüm dünyaya benimsetmiş Charlie Chaplin 16 Nisan 1889’da Londra’da bir efsane olacağını bilmeksizin dünyaya gelmiştir. Ailesinin tek çocuğudur. Bir de üvey abiye sahip olan Chaplin, üç yaşındayken şiddetli geçimsizlikten anne ve babasının boşanmasına şahit olmuştur. Chaplin’in ailesi tiyatrolarda oyunculuk yapmışlardır. Beş yaşında iken annesi ile ilk kez sahneye çıkmış ve dans etmiştir. Fakat annesi bir süre sonra sesini kaybetmiş ve aile için kötü dönemler başlamıştır. Bunalıma giren anne, her şeyin üst üste gelmesi sonucu evini ateşe vermeyi denemiş, bunun sonucunda kliniğe yatırılmıştır. Ortada kalan Chaplin ve abisi babasının yanına gönderilmiştir. Geçimini müzikhollerde pandomim yaparak sağlayan baba, Charlie’yi de yanına alarak müşteri çekmesi için palyaço kılığına sokularak müzikholün kapısında bekletiyormuş. Ayrıca babası ne Charlie’ye ne de abisine babalık yapabilmiştir. Sürekli alkol almış ve alkol komalarına girmiştir. Sonunda ise otuz yedi yaşında iken alkol komasına girerek hayatını kaybetmiştir. Bunun üzerine Chaplin bakımevine gönderilmiştir. On sekiz yaşındayken bakımevinden çıkan Chaplin abisi ile görüşmüş ardından anne ve babasının izinden giderek müzikhollerde ve tiyatrolarda yer almaya başlamışlar.

On dört yaşında iken rol aldığı “Jim: A Romance Of Cockayne” isimli oyun sevilmemiş ve iki haftadan fazla gösterime sunulmamıştır. Daha sonra karın tokluğuna Sherlock Holmes topluluğuna bu turnelere çıkmaya başlamıştır. Turnelerden sonra 1914’te Henry Lehrman yönetmenliğini yaptığı “Making A Living” sinema filminde rol alması üzerine herkes tarafından beğenilen ve tercih edilmeye başlanan Charlie Chaplin, bir sene içerisinde otuz beş sinema filmini çekmeyi başarmıştır. Kendisini bu filmle bulan Chaplin, başarıdan başarıya koşmaya, film çektikçe sevilmeye başlanmıştır. Bunun üzerine kendi film şirketini kurmaya karar vermiştir. Sessiz film anlayışını getirdiği ve sessiz olmasına rağmen birçok konuyu ele aldığı için bir takım insanlar tarafından söylemlere ve karalamalara maruz kalan Chaplin, daha fazla dayanamayıp İsviçre’ye taşınmıştır.

Beyaz perde anlayışını yıkması, izleyicilerin karşısındaki hareketleri, komik bıyığı, melon şapkası, paytak yürüyüşü ve sürekli sallanan bastonu ile seksen sekiz yıllık ömründe çok konuşulan Charlie Chaplin birçok başarıya imza atmıştır. Komünizm yanlılığını ele aldığı ”A King in New York”; ilk sesli filmi olarak tarihe geçen, antisemitizm ve faşizme odaklı komedi filmi “The Great Dictator” ile birçok eleştiri yağmuruna tutulsa da anlatış tarzı ve hareketleriyle izleyiciyi kendine çekmiş ve hayran bırakmıştır.

Beyaz perdenin birçok tabusunu yıkan Chaplin, dünya üzerine gelmiş az sayıda olan, oldukça önemli bir oyuncudur. Hayatında aştığı birçok engel onu yıldırmamış ve önemi bir oyuncu olmayı başarmıştır. 25 Aralık 1977’de uyur vaziyette iken hayata gözlerini yuman Charlie Chaplin, sevdiklerini derin bir yasa sokmuş, üzülmelerine neden olmuştur. Arkasında ise nesilden nesile aktarılan, birçok kişi tarafından sevilen ve tercih edilen eserler bırakmış ve hala güldürmeyi başarmıştır.

Hayat uzak çekimde komedi, yakın planda trajedidir.

Sevgi Çelik
Latest posts by Sevgi Çelik (see all)
Visited 41 times, 1 visit(s) today
Close