Yazar: 17:08 Film İncelemesi

Peki Şimdi Nereye?

Lübnanlı oyuncu, senarist ve yönetmen Nadine Labaki’nin 2011 yapımı ikinci filmi Peki Şimdi Nereye? (Where Do We Go Now?), bugünün içerik bombardımanında zaman ayırmaya değecek bir film. Film hakkında en iyi tanımlamayı, büyük sanatçıların önemli alıntıları ya da güçlü analizler değil de, bir Ekşi Sözlük yazarının cümlesi yapıyor gibi; “Barışı bulan bir köyün öyküsü.”

İki üç ayda bir yeni filmlerin vizyona girdiği dönemlerden, sabahlayarak ‘dizi bitirdiğimiz’ bir zamana geçişte, herhangi bir filmi, hele sosyal medyada da bir akım olmamışken, izlemeye ikna olmanın oldukça zor olduğunun farkındayım.

Peki Şimdi Nereye? Hristiyan ve Müslümanların bir arada yaşadığı Lübnan’ın bir köyünde geçiyor. İç savaşta birçok kayıp vermiş olan köy, bir arada yaşanan ama giderek gerginleşen bir yer haline geliyor. Filmdeki hikâyenin başlangıç noktası, bizlere Vizontele filmini hatırlatıyor: köyde bulunan ender televizyonlardan birinde, köy halkı haberleri dinler ve istenmeyen haberler, huzursuzluk hızla yayılır.

Filmin ana teması; din savaşlarının arttığı bir bölgede farklılıklarıyla iç içe yaşayan bir köyün, kadınların çabalarıyla mevcut çatışmalardan uzak durma mücadelesi gibi düşünülebilir. Özellikle filmin senaryosunu, yönetmenliğini ve oyunculuğunu yapan Nadine Labaki, kadınların yapabileceklerini hiç de yapay ve üstten olmayan bir şekilde anlatmış. Bu gerçekçiliğin, bu kadar sorunlu bir bölgede, başta kadınlar olmak üzere tüm insanlara bir umut verdiğini söyleyebiliriz. Umut vermesinin sebebi ise, kadınların zekası ve güçleri ile neler yapabileceklerini çok normal bir şekilde bizlere göstermesi. Bunu sadece toplumsal bir konuda değil, evlerinde, sohbet ettikleri mekânlarda, ayaküstü uğradıkları dükkanlarda yapabildiklerini görüyoruz. Popüler bir yerden, daha düz bir şekilde söylemek gerekirse, her seçimde kadınlara neden bu kadar önem verildiğini ve güçlerinin nereden geldiğini çok net gösteren bir filmle karşılaşıyoruz.

Filmin ‘akil insanları’, köyün kadınları ve iki topluluğun temsilcileri olan rahip ve imam oluyor. Dışarıdan gelen çatışma haberleri, köyde de basit anlaşmazlıkları iki topluluk arasında önemli sorunlar haline getiriyor. Filmin akil insanları ise, bu noktada devreye giriyor ve türlü taktiklerle iki dine inananların uzun yıllar beraber yaşadıklarını hatırlatmaya çalışıyorlar. Bununla beraber, filmin başındaki mesajı vermeye çalışıyorlar: “Buradaki hikâye, dinlemek isteyen herkes içindir.” Ötekisini dinlemeye karar verdiğimizde, çözümlere de geçmiş oluyoruz. Filmin etkisi bu evrensel tespitlerine de dayanıyor. Bugün dünyanın en önemli  sorunları, dinlemek isteyen insanların sayısının artmaması ile de büyümeye devam ediyor.

Filmde dini liderlerin, cemaatlerinin başkalarını suçlarken, kendi sorumluluklarını hatırlatması, kadınların yaşanan küçük sorunları erkeklerden saklamaları, sorunları çözmenin neden zor olduğunu da bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Çünkü çoğu sorun için kendimizi değiştirmemiz gerekiyor.  Kadınlar kimi zaman köye gelen gazeteleri saklamaya çalışırken, kimi zaman da yine erkekleri oyalayacak zekice oyunlar oynuyorlar. Bir yanda erkekler en ufak meselede büyük kavgalara girerken, diğer yanda Hristiyan ve Müslüman kadınlar zarar görmüş camiyi temizleyebiliyorlar.

Film müzikleri ve etkileyici sahneleriyle de öne çıkıyor. Filmin başında kadınların topluca köyün mezarlığına girişi, filmin sonundaki çıkmaz ve filme ismini veren soru, hareketli ve eğlenceli görünen kısımlar kadar, hüzünlü ve düşündüren sahneleri de bize derinden hissettiriyor. Her ne kadar siyasetin yoğun yaşandığı bir ülkede olsak da, büyük sorunların bireysel hayatlara etkisini anlamamız için, trendlerin ötesine geçmemiz gerekiyor. Aksi takdirde oğlunu kaybetmiş bir annenin, cesedini evinde saklayarak çatışmanın büyümesini engellemeye çalışmasını ve bu acıyla ayakta kalma çabasını sadece bir film senaryosu olduğunu düşünebiliriz. Hayır, sadece iyi bir insan olduğu için yapmıyor bunu; diğer çocuklarını kaybetmemek üzere, doğal bir refleksle yapıyor.

Nadine Labaki, genel olarak duruşu ve sanatıyla bilinen bir isim. Bana göre en büyük başarısı, o büyük sorunların çözümünün, sıradan insanların tutumlarından başladığını bize sanatı aracılığıyla gösterebilmesi. Cannes Film Festivali’nde sadece Gazze’de yapılanları kınamıyor. “Buna sessiz kalmamalıyız,” diyerek kadınlara seslenirken, , bizlerin sorumluluğunu da hatırlatıyor.

Peki Şimdi Nereye? mükemmel insanları anlatmıyor. Oyuncularının çoğu profesyonel değil. Karakterler ise idealist kişiler değil. Dedikodu yapıyorlar, tembellik yapmak istiyorlar. Sadece gerçek hayatta hepimizin de istediği şekilde, huzurlarının bozulmasını istemiyorlar. Burada gördüğümüz en büyük fark ise, ince zekalarıyla kadınlar, gidişata müdahale ediyorlar. Labaki, biraz bunu anlatıyor. Mükemmel insanlar olmamıza gerek yok, sadece içgüdülerimize kendi hayatımıza müdahale edebilmemiz gerekiyor.

Tür: Dramatik komedi
Yönetmen: Nadine Labaki
Oyuncular: Nadine Labaki, Yvonne Maalouf, Claude Baz Moussawbaa
Süre: 1s 50 dk
Senaryo: Nadine Labaki, Thomas Bidegain, Rodney Al Haddid, Jihad Hojeily
Gösterim Tarihi: 2011

Editör: Çisem Arslan

Visited 9 times, 1 visit(s) today
Close