Özdemir Asaf hepimizin bildiği, okuduğu, özellikle aşkına saygı duyduğu önemli bir şairimizdir. Aşk demişken Lavinia’yı hepimiz duymuşuzdur, eminim. Hiç merak etmeyin yazımın büyük bir kısmını bu aşka ayırmaya layık gördüğümden bildiğim her şeyi anlatacağım fakat bu aşkı anlatmadan önce Asaf’ın hayatına değinmem gerektiğini düşünüyorum. İzninizle Asaf’ın hayatını anlatmaya başlıyorum.

1923 yılı Haziranında Ankara’da doğan bir şair. Halit Özdemir Arun olarak doğan şair, eserlerinde ismini Özdemir Asaf olarak tanıtmayı tercih etmiştir. Aslında ilk Özdemir Özden ismini kullanmıştır fakat sonradan Özden yerine babasının ismi olan Asaf’ı kullanmayı tercih etmiş, böylece Özdemir Asaf’ı yaratmıştır. 

Küçük yaşta babasını kaybeden bir şairdir Asaf. Onun ve kardeşinin eğitimiyle bizzat Atatürk ilgilenmiştir. Bunun sebebi de Asaf’ın babasının Milli Mücadele yıllarında danıştay üyesi olmasıdır. İlk önce Galatasaray Lisesi’nde öğrenim gören şairimiz daha sonra Kabataş Erkek Lisesi’ne geçerek oradan mezun olmuştur. Daha sonra İstanbul Üniversitesi’nde hukuk, iktisat ve gazetecilik eğitimi almıştır.  Hukuk fakültesinde tanıştığı Sabahat Hanım’a aşık olmuş ve onunla evlenmek istemiştir (Aslında Asaf’ın üniversitede aşık olduğu bir kadın daha var fakat sabrınızı isteyeceğim). Ailesi bu duruma karşı çıkınca yataklara düşen Asaf ne yapıp edip Sabahat Hanım ile evlenmiştir. Seda adında bir kızı olmuştur.

Burada Seda Arun’un babası ile ilgili bir anısına yer vermek istiyorum. 

Seda daha ilkokul öğrencisiyken, öğretmeni sınıfta ezbere şiir bilenlerin kim olduğunu bilmek istediğini söyler. Parmak kaldıran çok az öğrenci vardır. Bilen  öğrenciler sırayla tahtaya çıkar. Kimisi Atatürk şiiri okur kimisi 23 Nisan, 29 Ekim. Sıra Seda’ya gelir. Seda babasının evde okuduğu şiirleri ezberlemiştir. Bir tanesini okumaya başlar çekine çekine. 

ölebilirim genç yaşımda,
en güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim.
şimdi kavak yelleri esiyorken başımda,
sevgilim,
seni bir akşamüstü düşündürebilirim. 

Şiiri okuduktan öğretmeni Seda’ya bu şiirin kime ait olduğunu sorar. 

Babamın.

-Babanın işi ne senin?

-Matbaacı.

-Öyleyse babana söyle yarın okula gelsin.

Seda koşa koşa eve gider ve olanları babasına anlatır. Babası sadece gülmüştür. Seda anısını anlatırken şöyle demiştir:

“Uzun saçları, gür bıyıkları, siyah beresi, bakışlarındaki ışıltısı, r’leri söyleyemeyişi, onu arkadaşlarımın babalarından ayırıyordu. Babamın Özdemir Asaf olduğunu öğrenmem için ilk kitabının basılmasını beklemem gerektiğini o günlerde bilmiyordum.” 

Üniversiteden  sonra hem sigortacılık işiyle uğraşmış hem de çevirmenlik yapmıştır. Çok iyi bir çevirmendir Asaf. Oscar Wilde’ın Reading Zindanı Balad’ını dilimize kazandıran şair Özdemir Asaf’tır. Bu eseri şöyle hatırlatmak istiyorum: “Herkes öldürür sevdiğini.” Bu sıralarda kendi basımevini kurarak kendi şiirlerini basmıştır(Sanat  Basımevi). Şiirleri hakkında şöyle demiştir Asaf: 

“Yaşadığımı şiirlerimde en yoğun yönleriyle, en kesin sandığım biçimlerde, en kısa olduğuna inandığım ölçülerle verdim, veriyorum, vereceğim.” 

Yıldız Moran, Asaf’ın ikinci eşidir. Yıldız Moran’ın Türkiye’nin ilk kadın fotoğrafçısı olduğunu söylemek isterim. Bilmeyenler sayemde öğrensin, bilenlere tekrar olsun. Yıldız Moran geçim sıkıntısına düşer ve para kazanmak için yılbaşı kartları bastırıp satmak ister. Bir matbaa ile anlaşır fakat matbaa baskısını çok kötü ve özensiz yapar. Bunun üzerine Moran umutsuzluğa kapılır. Bu durumu bilen bir arkadaşı Yıldız Moran’a, Asaf’ın matbaasını önerir. Yıldız Moran ve Asaf bu şekilde tanışmış olur. Yıldız Moran o anı böyle anlatıyor:

“Yaşamımı sürdürebilmek için para kazanmam gerekliydi. Yılbaşı kartları yapıp satmak, para kazanmamı sağlayabilir diye düşündüm. Anlaştığım matbaa çok kötü basmıştı kartlarımı. Tam umutsuzluğa düşmüşken, bir arkadaşım Özdemir Asaf’ı önerdi. ‘Hem şairdir, hem de titiz ve güzel baskılar yapar’ dedi. İş konuşmak için Özdemir Asaf’ın matbaasına gittim. Tarihini de verebilirim tanışmamızın; 4 Kasım 1954, saat 11.00. Kelimelerle dile getirmek zor. Duygulu, kibar, hiç görülmemiş ve bir daha göremeyeceğim bir insandı Özdemir Asaf. Pırıl pırıl bir zekâ, renkli, yepyeni, bambaşka bir dünyaydı o. Olağanüstü bir insandı kısacası…”

İlerleyen yıllarda Asaf ve Yıldız evlenirler. 

Gelelim Asaf’ın dillere destan aşkına. Hepimiz biliyoruz öyle değil mi bu aşkı? Hatırlamayanlar için hatırlatayım hemen, merak etmeyin bir şiirle anımsayacaksınız:

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia. 

Hatırladınız değil mi bu şiiri? Bu şiirin yazarı Özdemir Asaf. Bu şiiri çok sevdiği bir kadın için yazdı. Genelde insanlar şiirleri bilip hikayelerini ya da yazarlarını bilmiyorlar. Özdemir Asaf’ın günümüzde dillerde dolanan pek çok dizesi vardır aslında:

Bekle dedi gitti
Ben beklemedim, o da gelmedi
Ölüm gibi bir şey oldu
Ama kimse ölmedi

Bu dizeler de Asaf’a ait. Her neyse,  Lavinia şiiri karşılıksız aşkın bir eseri… İlk olarak lavinia kelimesinin ne anlama geldiğini açıklayarak başlayacağım. Lavinia, ölüm çiçeği demektir. Diğer bir anlamı ise “muhteşem sevgili”dir. Asaf bu yüzden Lavinia demiştir karşılıksız aşkına. 

Asaf üniversite yıllarında bir kadına aşık olur. Bu kadın Mevhibe Meziyet Beyat’tır. Onu düşünerek yazdığı şiiri yani Lavinia şiirini  yarışmaya gönderen Asaf, bu yarışmada birinci olur. Öyle ki birincilik getiren bu ilham yaşıyordur. Rivayete göre, sonuçlar açıklanınca Asaf’ın bu şiiri sahnede okumasını ister oradaki insanlar. Asaf okumaya başlar, ölüm çiçeğine, kusursuz sevgilisine sesleniyordur. Tam o anda Lavinia sahneyi terkeder. Yüreği parçalanan Asaf, bu güzel kadına hiçbir zaman açılamaz. Fakat bu aşkı da hiçbir zaman inkar etmez. Mevhibe Hanım’ın en yakın arkadaşına şöyle demiştir Asaf: 

“Öylesine özel ve farklı bir kadındı ki, kitap yazsanız yetmez.

Mevhibe Hanım çevresi tarafından beğenilen bir kadındır zaten. Fakat onun da çok beğendiği, aşık olduğu biri vardır: öğretmeni. Bu yüzden Asaf’ın aşkı böyle karşılıksız kalmıştır. 

1981 yılında hayata gözlerini yuman Asaf, günümüzde de hala okunan, saygı duyulan şairlerimizdendir. Saygı ve özlemle anıyorum…

Benim söylemek için çırpındığım gecelerde,
Siz yoktunuz. 

Zeynep Çalıcı
Latest posts by Zeynep Çalıcı (see all)
Visited 9 times, 1 visit(s) today
Close